Mesele ne? Şayet Atatürk ise…
Batı’nın bizi sahip olduğumuz bu topraklardan kovmak istediği yeterince açık değil mi?
Bizi bu coğrafyadan atmak isteyenlere karşı birlikte hareket etmemizin önünü yine BATI kesiyor olabilir mi?
Batı bizi bu coğrafyadan çıkarırsa, “Her hangi bir kesime” imtiyaz mı sağlayacak?
Diyelim sağladı! Sömürge altında yaşamak, yaşayanlara onur mu verecek?
Meselemiz ne?
“Evet çıkmazsa karşı taraf biter” sözlerinin ne ‘evet’e; ne de birliğimize katkı vermeyeceği, kutuplaştırmayı körüklediği açık değil mi?
Peki, “Hayır çıkmazsa Türkiye bölünür. Koyun olmayın!” demenin, MHP’nin 48 yıllık mirasını yok saymak ve “Evet” vereceklere hakaret anlamı taşıdığı bir sır mı?
Yok mu bu işin bir ortası?
Nezaketle oy istenemez mi?
Yoksa, “Millet nezaketten anlamaz mı?” diyorsunuz?
Meseleniz ne sizin?
Partiler de, iktidarlar da bir gün ömrünü tamamlar ve elimizde yine bu topraklar kalır (sa).
Hangi partiye oy verirse versin, seçmen toplumun en masum kesimidir.
Tek suçu sevdiği partiye gidip oy vermek!
Siyasetin meselesi ne? Yoksa, Atatürk mü?
Sol’un bir türlü tam anlayamadığı, ‘sağ’ın birkaç İslam aliminin yorumuna güvenerek nesilden nesile rezerv koyduğu Atatürk mü?
Hani, “Size taarruz etmeyi değil, ölmeyi emrediyorum!” diyen Atatürk…
Hani Sivas Kongresi’nde sonradan kahramanlık payesi alan Halide Edip Adıvar’ın bile, “Manda olmaktan başka çaremiz yok. Yoksa bu toprakların tamamını kaybederiz” dediği zaman, ona dönerek, “Ya istiklal, ya ölüm!” diyen Atatürk…
Hani düşman gemileri göründüğünde; “Geldikleri gibi giderler!” diyen Atatürk…
Hatırladınız mı?
Sanmıyorum…
Haşa tapınmaktan, içeriksiz sevgiden, abartılı goy goydan, hatasızlıktan bahsetmiyorum ama şundan şüphem yok;
Atatürk’ün yaptıklarını bir ermeni yapsaydı, bu millet yine ona vefa duyardı?
Rus Milliyetçi Lider Jirinovski, Türkiye hakkında iki kelime güzel şeyler söyledi diye, içimizden onu bile bağrımıza basmak geliyor.
Ya Atatürk’ün yaptıkları?
Elbette her insan gibi hataları, belki savrulmaları oldu ama tüm bunlar o günün şartları içinde değerlendirilerek anlaşılabilir.
Atatürk’e en büyük darbeyi indiren sağ değil, sol olmuştur.
Atatürk’e, “Kafir Kemal” diyenlerin CHP’den mebus yapıldığı bir yerde, sağ seçmen zaten psikolojik rezerv taşıdığı Atatürk’ü anlamak için beyninin hangi loblarını harekete geçirebilir ki?
Sağ seçmen, sol’un bu Atatürk’süz CHP haline bakıp, “Ha, zaten biz haklıymışız. Atatürk doğduğu yerden dışlanmış!” demedi mi sizce?
Dersim kalkan yapılarak Atatürk’ü itibarsızlaştırmak, sonra sıkışınca, “Hepimiz Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” demenin ciddiye alınır tarafı var mı Allah aşkına?
“Yeni CHP” demek tereddütsüz bir şekilde söylüyorum sübliminal bir mesajdı.
“Atatürk’süz CHP” demenin diplomatik bir yoluydu bu.
Hiçbir solcu kardeşimiz de çıkıp, “Yeni CHP dediğinize göre, CHP’nin en büyük doktrini olan Atatürk’ün eskidiğini, yerine yenisini koyacağınızı söylediğiniz açık. Peki, yeni Atatürk’ünüz kim o zaman?” diyemedi.
Atatürk ne yazık ki; bugün olduğu gibi dün de hep yalnızdı…
Yalnız bir kahraman…
"Vatanı elden gidiyor, bu vatanı kurtaralım" diyerek canını ortaya koyan bir komutanın, "Canını alın!" diye fetva veren hasımları vardı!
Milli Mücadele de, hatta kurduğu meclis’te bile yalnızdı...
Bir avuç yürekli komutan ve onu anlayan halkından başka kimi vardı Mustafa Kemal'in?
CHP’nin, Atatürk’ün fotoğrafını paradan silen İnönü’yü sevdiği kadar Atatürk’ü sevmediği bir sır mı?
CHP, Atatürk’çü değil; kişisel ihtirasları aklının önüne geçip bir süre sonra Atatürk'çü olmayı ret eden İNÖNÜ’cü bir partidir.
Dümeni kırık, rotasız ve kimliksizdir.
CHP kendisini düzeltmeden, yeniden Atatürk’çü olmadan, “ATATÜRK'ü BİTİRİYORLAR!” diye sakın hamasete soyunmasın.
Yoksa, üşür…
Atatürk’süz CHP üşümeye, üşütmeye mahkumdur…