Dünya bize, biz birbirimize saldırıyoruz!
Geride bıraktığımız her tartışma, bu toprakların çocuklarını biraz daha fazla ayrıştırıyor.
Tartışmalar geride kalsa da, o kekremsi burukluk hafızamıza çakılıyor.
Birbirimize saldırmaktan, hendeklerden yeniden çıkma hazırlığı içinde olanları dahi gözümüz görmüyor.
Dünya bize, biz birbirimize saldırıyoruz!
Hükümetin zaman zaman panik atak eylemlerini, hükümet adına konuşan bazı gazetecilerin sorumsuz sözlerini olumlamak elbette mümkün değil.
Daha da ötesi, farkında olmadıklarını düşündüğüm üslup kaymaları, ötekileştiren eylemleri onaylamak vicdani olamaz ama Allah aşkına Rusya muhalefet liderinin, hatta eski Hollanda Dışişleri Bakanı’nın bile, “Türklere küstahlık yapılıyor. Yanlış yaptık” dediği bir yerde bile çıkıp, “Hollanda olayı düzmece” demek, ya da o anlama gelecek imalarda bulunmak neyin nesi?
İsviçre Gazetesi’nin manşetten Türkçe “Erdoğan’a hayır oyu kullanın” kelimeleri de mi düzmece?
Hükümet bu kadar düzmeceyi yapabiliyorsa, zaten küresel bir güç olmuş demektir. O zaman dükkanı kapatıp gidelim.
İç siyaseti anlayabilirim ama Dünya’ya karşı bile Türkiye’yi, Türkiye’nin seçilmiş liderini, Bakanını savunmamanın neresi muhalefet olabilir?
Sayın Kılıçdaroğlu güzel ve amasız konuştu ama ya yöneticileri?
İyi polis kötü polis oynamanın zamanı mı?
15 Temmuz darbe girişiminde FETÖ unsurlarının yaptığı propagandaya esir olmak, ya da FETÖ’dan ilham almak, ya da ilhamın ötesinde beraber hareket edildiği kuşkusu uyandıran söylemler muhatabını tarih önünde esir almaya yeter.
Ne yani?
İçeride oyla yenemediğin bir siyaset anlayışını, dışarıdan destek alarak alaşağı etmek sana onur mu verecek?
Türkiye’nin varlık yokluk mücadelesi yaptığı 15 Temmuz kalkışmasında görülmedi mi?
“Ama siz büyüttünüz FETÖ’yü” diyerek haklı bir gerekçeden, haksızlık üretilebilir mi?
Evet, FETÖ bu iktidar döneminde palazlandı.
Evet, bu hükümetin vebali büyük.
İyi de haklı bir gerekçe ile ürettiğin teze harcadığın enerjiyi niye FETÖ’y da harcamıyorsun?
Bak bu çok sırıtıyor işte…
Eleştirilerimizi yapalım ama milli konularda tereddütsüz Türkiye’nin yanında eksiksiz bir şekilde saf tutalım artık.
Siyaset bir yere kadar…
DUAYENE SALDIRI
Duayen gazeteci Rahmi Turan bir süredir sözlü saldırı altında.
Rahmi Beye saldıranlar bir süre önce de 5 sayfalık açıklama ile bana da saldırmışlardı.
Paradoks şu; Katıksız bir milli ruhun sahibi olan Rahmi Turan’a saldıranlar da milli insanlar.
Üstelik o Rahmi Turan ki;
Hayatının tüm dönemlerinde terör örgütlerine, güç unsurlarına karşı tavizsiz savaş vermiş, bir milim geri adım atmamış bir yürekli yazar.
Enerjimizi Türkiye’nin düşmanlarına saklayalım.
Kalp bardak gibidir, kırılırsa yapışmaz.
Lütfen sağduyu…