Cumhuriyet Gazetesi büyük, geleneği olan eski bir gazete.
Tirajı düşük olsa da kendi mahallesini bir ölçüde domino etme özelliğine sahip(ti).
Bugün meydana gelen operasyonlar,
Can Dündar’la başlayan katıksız Atatürkçüler ve liberal kanadın kavgasının sonucudur.
Cumhuriyet’e yapılan gözaltıları, sadece siyasi bir operasyon diye nitelemek, gerçekle dalga geçmektir.
Usulsüz şekilde ele geçirilmiş bir Cumhuriyet yönetiminin ikiye bölünmüş kavgasıdır merkezde duran gerçek.
2 yıldır sümenin altına saklanmış dosya, bu satırların yazarının, 29 Eylül 2016’da A Haber’de Erkan Tan’ın programında, “
Cumhuriyet Vakfı’nın aldığı karar geçersiz bir karar. Alev Coşkun ve Mustafa Balbay’ın itirazları haklıdır. Feto destekli liberal kanat Cumhuriyet Gazetesi’ni usülsüz yöntemle ele geçirdi” sözümden sonra bağlanan Vakıflar Genel Müdürü’nün, “
O kararı iptal ettik” sözleri ile ateşlendi.
(Cumhuriyet Vakfı’na operasyon yapan Savcılar, bu karara önce evet, sonra hayır diyen Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne niye bakmazlar doğrusu merak ettim!)
Gerekçesi ne olursa olsun elbette bir gazeteye, yazarlara yapılan operasyon sevimli değil ama gazeteci suçtan muaf olabilir mi?
Gazeteci ve suç ifadelerini yan yana koyunca, “
Yazmak suç olur mu kardeşim?” itirazı bir ilizyondur.
PKK ve Feto dahil neredeyse tüm terör örgütlerinin yayın organı haline sokulan Cumhuriyet,
Atatürk’ün kemikleri sızlatmaya devam ediyor.
Siz,
Mustafa Balbay’ın samimiyeti ve Atatürkçülüğünden şüphe eder misiniz? Etmezsiniz. Buyurun, Balbay’ın Cumhuriyet Gazetesi Hakkındaki sözlerini beraber yeniden okuyalım…
Balbay’ın bu sözleri ile tartışma bitiyor.
Peki, Cumhuriyet Vakfı’nda neler oldu da bugüne gelindi?
Vakıf, çoğunluk sayısı olmadan alına bir kararla Atatürkçüleri tasfiye ederek, yaptığı belgeseller ve yazılarla Atatürk’e hakaret eden Can Dündar’ı yayın yönetmeni yaptı.
Birkaç tane Atatürkçü yazarı göstermelik muhafaza eden yeni yönetim, kesintisiz bir şekilde Cumhuriyet’in mazisine yakışmayan terör destekli yayınlar yaptı.
Vakıf kanunsuzluğu ve terör desteğinin yargıya taşınmasının neresi anormal?
Vakıf’da kanunsuzluk olduğunu yalnızca ben iddia etmiyorum!
Cumhuriyet Vakfı’nın eski başkanı ve eski bakan
Alev Coşkun dahil Atatürkçülüğünden şüphe edilemeyecek bir düzine Cumhuriyet yazarının iddiası bunlar.
Ne yani? Hükümete muhalefet edince bütün suçlar örtülebilir mi?
Şu mu demek isteniyor:
“
Arkadaş, PKK/Feto istediğimize destek veririz. Vakıfta kanunsuzluk da yaparız. Çünkü biz hükümete muhalifiz!”
Hükümete muhalif olmak herkesin ana sütü gibi hakkı da:
Bu gerekçe, suç işleme hakkı verir mi sana?
Vermez, veremez, vermemeli…
Şu da var:
Nebil Öztürk ve karikatürist
Musa Kart gibi bazı isimlerin neden alındığını doğrusu merak ediyorum!
Haklı iken, haksız duruma geçmemek için bu tarz operasyonlarda dikkatli olmak gerekir.