Gezi’de “
Zulüm 1453 de başladı” diye yazmışlardı duvara…
Doğrusu bu yazıyı ilk gördüğümde, bir
meczubun münferit saçmalığı olarak görmüştüm.
Oysa, bu yazı İstanbul dukalığının Avrupa adına Türkiye’ye karşı açtığı savaşın gizli bir mottosu imiş.
“
Zulüm 1453 de başladı” sözünün, bu topraklardaki tüm kalkışmalara rehberlik ettiğinden, Gezi’den sonra 15 Temmuz darbe teşebbüsü ve arkası gelmeyen terör saldırıları ile emin olduk.
Gezi’de
Taksim’in işgalini yüksek sesle kutlayan şöhretli isimler, “Zulüm 1453 de başladı” duvar yazısına sessiz kalarak bu Yunan repliğini onaylamışlardı.(*
Konstantinopolis… İstanbul’un Fatih’in fethinden önceki ismi…)
Avrupa’nın; iş dünyası, medya, sanat ve siyaset dünyasından devşirdiği isimlerle, Türkiye topraklarında silahlı/silahsız yerleşkeler kurdurduğunu geç anladık.
Bu toprakların şefkatini, bu toprakların düşmanları adına istismar edenlere, bu toprağın çocuklarının yanıtları için tarihe bakmak yeterli.
Tüm Dünya tarihi boyunca esir edilememiş iki milletten birisi,
TÜRK MİLLETİ’dir…
44 fidanın şehit edilmesinden sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını, her şey eskisi gibi devam eder diye düşünenlere gösterme zamanıdır.
“Zulüm 1453 de başladı” diyenlere, “
ADALET şimdi başlıyor” demenin zamanıdır…
1452’nin çocuklarına, 1453’ün ne anlama geldiğini anlatma zamanıdır.
Avrupa ve onun içerideki yardakçıları bilsinler ki;
Kalbimize ateş edilmesinden rahatsız olmayız; çünkü, şehit olur yükseliriz…
Ama diz çökmeyen bir milleti çökertmek için dizlerimize ateş edenlerin
şaşırmak için bile vakti kalmayacak!