Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Türk Olmakla Övünmek
Bülent Kuşoğlu
YAZARLAR
3 Şubat 2012 Cuma

Türk Olmakla Övünmek

Geçen hafta Taraf’taki köşesinde Ahmet Altan ilginç bir yazı yazmıştı. (27 Ocak- Işınla Beni Scotty) Siz internetten girer okursunuz ama ben bazı yerlerini paylaşayım;

“Geçenlerde milliyetçilik hastalığına tutulmuş bir delikanlıyla konuşuyordum.

Aslında zeki biriydi ama milliyetçiliğin insanı sersemletip sıradanlaştıran klişelerine takılarak konuştuğunda, karşısındakinde zekâsıyla ilgili kuşkular yaratıyordu.

“Ben,” diyordu, “Türk olmakla övünüyorum”.

“Niye övünüyorsun” diye sordum, “Türk olmanda senin övünmeni sağlayacak nasıl bir rolün var, öyle bir rolün yok, tesadüfen Türk olarak doğdun, Samoalı, Nijeryalı, Amerikalı olarak da doğabilirdin, o zaman da Samoalı olmakla övünecektin. Öyle değil mi?”

“Evet,”
dedi, “öyle övünecektim, herkes ait olduğu ulusla övünür. Tesadüfen de olsa Türk doğdum, onun için Türk olmakla övünüyorum”.

“Ama övündüğün şey sadece coğrafi bir tesadüf. Sekiz yüz kilometre aşağıda doğsan Suriyeli, sekiz yüz kilometre yukarda doğsan Rus, sekiz yüz kilometre batıda doğsan Yunan olacaktın. Sekiz yüz kilometrelik bir fark mı bütün hayatını ve kimliğini belirliyor?”

“Evet,”
dedi, “o belirliyor. Herkesinkini o tesadüf belirliyor, dünyadaki bütün insanlar uluslarıyla övünüyorlar ve hepsi de tesadüfen o ulusun parçası”.

Ona dedim ki, “Benim gençliğimde bir dizi vardı Uzay Yolu diye, orada gördüğümüz her şey gerçekleşiyor. Mesela ellerindeki küçük aletlerle konuşurlardı, en sevdiğimiz laf da ‘Işınla beni Scotty’ lafıydı, şimdi aynı küçük aletlerle biz konuşuyoruz. Binlerce kilometre ötedeki insanla cep telefonları sayesinde haberleşebiliyoruz. Bugün Uzay Yolu’ndaki o sahnenin konuşma kısmı gerçekleşti, yarın sen benim yaşıma geldiğinde, belki daha da önce o sahnenin öbür bölümü de gerçekleşecek.”

Yazı gelecekte teknolojinin gelişmesi ile savaşların biteceğini, milliyetçilik gibi ilkel bir kavramın kalmayacağını anlatan cümlelerle devam ediyor. Ahmet Altan düşünen bir adam ama burada fazla uçmuş gibime geldi. Ne yapmaya, ne anlatmaya çalıştığını anlamakta zorlandım.

Ailenizi seversiniz, akrabalarınızı, çevrenizi, mahallenizi, çalıştığınız şirketi veya kurumu, yaşadığınız şehri… Bu sevgi vatan sevgisine kadar gider. Kimse “Ben tesadüfen burada doğdum. Ailem de tesadüfi. Buradakileri, buraları sevmek, onlara yardım etmek zorunda değilim” demez. Ailesini, çevresini, “tesadüfen” doğduğu yeri sever, oradan etkilenir, doğduğu yer havası ile suyu ile insanı ile töresi, kuralı ile genlerine işler. Kişiyi belirleyen özellikler olur. Bu başkalarına düşmanlığı gerektirmez. Bu aslında farklılığın farkında olmaktır.

Neden takım tutuyoruz? Neden tesadüfen seçtiğimiz takım için fedakarlıklar yapıyoruz? Çünkü kimlik, aidiyet ihtiyacı içersindeyiz. Bunlarda bir anormallik yok ki… Bu aidiyetlerin en önemlisi de mensup olduğumuz millet. Türk olmakla doğal olarak öğünürüz. Ne var bunda?

Her Cuma hutbede hoca “Allah iyiliği, adaleti ve akrabaya yardımı emreder” ayetini okur. Neden? Neden öncelikle akrabaya yardım? Önce bizi biz yapan çevremizden sorumlu olduğumuz için. Bu kadar basit… Dolayısı ile akrabalarımızı severiz, büyüdüğümüz köyü, kenti severiz, ülkemizi severiz, ülkemizin insanlarını severiz. Buna da milliyetçilik deriz. Milliyetçilik etnik olmadıktan sonra, başkalarına zarar vermeyi hedeflemedikten sonra, faşizme varmadıktan sonra neden bu kadar aşağılanır anlamıyorum…

Türk olmam tesadüf ama Türklüğün bana verdikleri bir kültür, tarih, benim tüm yaşamım ve gerçeğimdir. Beni ben yapan öğelerden dolayı Türk olmakla öğünüyorum.

Bu arada yeri geldi, neden Atatürk’ü sevdiğimi de belirteyim; Çünkü, Mustafa Kemal heyecanı, kurumları, kadroları bitmiş, padişah için, hatta din için savaşamayan, ordusunun yarısı asker kaçağı, kimliksiz bir toplumdan hem bir devlet, hem de bir millet oluşturdu. Bu gün iddialı bir ülke isek, din ve dayanışma konusunda bir çok toplumdan önde isek bu Atatürk’ün önderliğinde olmuştur. Atatürk milliyetçiliği ile Türk milliyetçiliği bu nedenle aynı anlama geliyor. Atatürk milliyetçiliği de asla etnik milliyetçilik değil, çağdaş bir anlayıştadır. Atatürk bu topluma yeni bir kimlik vermiştir. Hem Türk’üz hem Müslüman… Çok şükür.  

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 5 Şubat 2012 Pazar 12:01
1945 lere kadar Alman FAŞİZMİNİN özlemi ve hayali içerisinde yaşayan RUH Hastaları, Gezegenimizin DEMOKRAT Güçlerinin Alman Faşizmini ortadan kaldırmalarının ardından, SSCB nin KIZIL FAŞİZMİNİN hayali ile yaşamaya başlamışlardır.ÖRNEKMİ?, onlarca hatta yüzlerce verebilirim,fakat aklı selim olana Cumhuriyet Gazetesinin 1925 ile 1945 Arasındaki gazete ARŞİVLERİ ile 1945 den sonraki gazete arşivi yeterli olur sanırım.Tabi "OKUMASINI" bilenlere.H.Tahsin.
 Misafir
 5 Şubat 2012 Pazar 11:58
Milliyetçilik akımları,1789 Fransız ihtilalinden sonra dünyaya yayılmaya başlamıştır.18 ci Asrın sonlarına doğru ise bu akım adeta bir hastalık gibi gezegenimizin belirli bölgelerinde ur-HASTALIK halini almaya başlamıştı.Bu hastalık ne yazık ki Osmanlı imparatorluğuna da sıçrayıp Milyonlarca insanımızın kırılıp dökülmesine sebep olmuştur.Bundan ders çıkarmayan IRKÇI Yobazlar 1915-1945 arasındaki FAŞİST diktatörlüklere özenmişlerdir.Ülkemizdeki Irkçı ve Ulusalcılar bunların kalıntısıdır.H.Tahsin.
 Misafir
 5 Şubat 2012 Pazar 07:46
Okuma ve araştırma meraklıları bilirler. Özellikle Hıristiyan Batılıların Türklerle fazla bir sorunları bulunmamaktadır. Onların sorunu "Müslüman Türkler"ledir. Batılıların okul kitaplarının yanında, roman ve hikayelerindeki, "Türk-Arap ve Müslüman" Kelimelerine yükledikleri anlamlara dikkat edildiğinde; Bugünkü, "Müslüman=Terörist" imasını da kolayca anlaşılabilecektir. Bunların yanında batılıların bizim "Laik"liğimizle neden bu kadar ilgili oldukları da...(canmehmet)
 Misafir
 5 Şubat 2012 Pazar 07:38
Irk ve İslam, verdikleri anlamı bir arada koruyamazlar. "İnsanlar tarağın dişleri gibi eşittir." Ve "İnsanların en hayırlısı, insanlara yararlı olanlardır." Verilen mesajlarda, bir ırk değil, çalışma ve yararlılık ön plana çıkarılmıştır. (canmehmet)
 teyze
 4 Şubat 2012 Cumartesi 23:04
Pakistanlılar İslamın şartı beş,altıncısı Türkleri sevmek dermiş.
 Misafir
 4 Şubat 2012 Cumartesi 21:43
dönülürse kärdir, dönelom artik bu tür savas esnasinda ve akabinde söylenen cilali laflardan.Acizane benin yazmam ve yorum adina fikir yönetmem burda kalmasin,aslinda 1.muhataplarimizdan biride sevgili abimiz Bülent Beydir.Ben sahsen Kilicdar Beyinde bu konuda bizimle ayni fikirde oldugunu düsünüyorum läkin onunda isi zor gibime geliyor,bindigi gemideki insanlarin bir cogunun beyinleri yikanmis -2-
 Misafir
 4 Şubat 2012 Cumartesi 21:37
Konu cok hassas olmasina ragmen,dünyada bizi ilgilendirdigi kadarda kimseyi ilgilendirmiyor, tamam bizim millet irkci degildir cok dogru yanliz buna ekliyecegimde bir sey var sakin darilmayin o da bizim millete bazi etik kurallari ögretememisler.Bu yargiya neden geldigimi sorarsaniz isim icabi günde en az 1000 tane degisik dilde ve kültürde insanlarla diyalogum olur.Bazen kendi kendime sorarim bizim bunlardan neyimiz fazlada sadece birimiz bunlarin hepsine bedeliz ? bence zararin neresinden -1-
 Misafir
 4 Şubat 2012 Cumartesi 20:06
Bu tezgahlar Milletimizin rotasını değiştiremedi fakat,Hedefe ulaşmasını geciktirdi.Bugün,yani İKİBİNLİ Yıllar 1960 lı yıllar değil,70 li,80 li,90 lı yıllar değil.HİÇ KİMSE,ama hiçkimse, MİLLİ İRADEYİ ipotek altına almaya kalkışmasın,zira Milletten yiyeceği TOKAT çok ağır olur.Bu Ülkeyi Türk Milleti kanı ile canı ile kurdu,asla ve asla 1939 larda düştüğü hataya düşmayacektir.H.Tahsin.
 Misafir
 4 Şubat 2012 Cumartesi 20:02
1960 ile 1970 Arasında Ülkemde sahneye konulan TEZGAHLARI yaşayarak gördüm,keza 1970 ile 1980 arasında TEZGAHLANAN oyunları da yaşayarak gördüm.1991 ile 2002 arasında ÜLKEMDE sahneye konulan oyunlar,diyebilirimki insanlık tarihinin en iğren,en aşağılık tezgahları idi.Bu tezgahlar kimler tarafından sahneleniyordu?.Dışımızdaki Türk-İslam düşmanları ile onların içimizdeki aşağılık işbirlikçileri tarafından sahneye konuluyordu.Tüm bu aşağılık tezgahlar,Milletimizin rotasını değiştiremedi....H.Tahsin
 Misafir
 4 Şubat 2012 Cumartesi 19:43
İçinizde Mustafa Balbay Günlüklerini okuyanınız var mı?.Sanmam...Adam Ş.Eruygur paşaya ne GAZLAR vermiş,kendince ne akıllar vermiş.Balbay benden ufaktır.Balbayın nereden gelip nerelere gitmek istediğini çok iyi bilirim.Eruygura,"özkökü behemahal devredışı bırakmak lazım,aksi halde darbe gerçekleşmez,gerçekleşsede hedefine ulaşamaz" babından öğütler taktikler veren bir ADAMI,çıkacaksın sen Milletvekili yapacaksın,eee sonra,Türk Milletinin İRADESİNİ çöpe atacaksın,eee sonra.ben Milliyetçiyim..H.T.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2025 Turktime