Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Plansız Sohbet Yansımaları
Bülent Kuşoğlu
YAZARLAR
27 Ekim 2010 Çarşamba

Plansız Sohbet Yansımaları

Bugün sizle doğrudan içimden geldiği şekilde sohbet etmek, bunları size plansız aktarmak istiyorum müsaadenizle:

Bazı yorumcularımız siyaset konusunda haklı olarak hassaslar. Kendi düşüncelerine ters gelen her cümleye tepki veriyorlar. Ben de yazılarımda sık sık “Bu konuya günlük siyasetten sıyrılarak bakın” türü uyarılar yapıyorum ya, yorumcularımızda haklı olarak “Kendisi siyaset yapıyor bizi kısıtlıyor” duygusuna kaplıyorlar. Özellikle belirteyim, benim kastım siyaset yapılmaması değil, günlük siyaset yapılmaması. Çünkü hiçbir faydası yok, hatta safları keskinleştiriyor dahi. Kimse bu konularda bir bilim adamı gibi “Tarafsızlık duygusu ile gerçeği arama” peşinde değil ki, fanatizm içersinde deşarj olmaya çalışıyor. Bizim kitlenin dışındaki okuyucu yorumlarına bakın çoğunluk doğruyu aramaktan ziyade karşısındakine çok af edersiniz “geçirme” hatta “kapak yapma” peşinde. Konuları günlük siyasetten sıyırıp bakınca daha kolay tartışıyoruz. Teşbihte hata olmaz, tıpkı futbol fanatizmi gibi. Hiç tartışmaların sonunda 3-4 yaşındaki çocuklar dışında fenerli iken gassaraylı olana veya tersi bir duruma şahit oldunuz mu? Tam tersine tartışmalar tarafları kemikleştiriyor. Bu düşünce ile ben de siyasi olmama rağmen günlük siyasete girilmesini istemiyorum. Ha, bu sayfalarda siyaset yapalım, siyasetin ana konularını sık sık gündeme getirelim ama günlük siyaset gazetelerde, televizyonlarda, internette zaten çok yoğun adeta bıktırırcasına yapıldığı için bir de biz yapmayalım. Yani mümkün olduğunca yapmayalım. Konular soğuduğunda tartışalım belki doğruları buluruz, gerçeği yakalarız.

Yapılan yorumlar genellikle çok güzel. Hakikaten çok seviyeli bir grup oluştu. Hani ‘zamanımızın cemaatleri internet cemaatleridir’ diye bir düşünce var ya, burada kısmen gerçekleşti. Birbirini tanımayan, hatta isimlerini dahi bilmeyen ama birbirileri ile haberleşen, duygu ve düşüncelerini paylaşan, birbirini özleyen bir grup. En yakınlarımızdan dahi sakladığımız düşüncelerimizi açıkladığımız bir grup.  Ben burada her yazımda sadece konuyu tespit edip, bir kısım fikirlerimi yazıyor, siz ise bunları genişletiyor, bu vesile farklı konulara da girebiliyorsunuz. Eğer, bu aşamada günlük siyasete girersek birbirine hakaret eden, saygı duymayan bir grup oluruz ki bu bizi kısa zaman sonra bu keyfimizden uzaklaştırır.

Bazı yorumcularımız beni iğneliyor. Sen siyasi olarak şurdan geldin, şöylesin-böylesin ne oldu da bunu yazdın, yada değiştin mi diyorlar. Ben burada bir siyasi partinin temsilcisi olarak bulunmuyorum. Kimse beni parti siyasetine girmeye zorlamasın. Partilere ilişkin fikirlerimi bir siyasi parti temsilcisi olarak yazsam hoşunuza gider mi? Aramızdan kaç kişi siyasi partilerin sitelerine girerek keyif alıyor, düşüncelerini paylaşabiliyor, yayabiliyor? Seçimler yaklaştığında belki parti siyasetine veya günlük siyasete birlikte dalabiliriz. Ha, çok istiyorsanız şimdiden de başlayabiliriz! Ben size hayır diyebilir miyim?

Bazı konuları sanki olayın birinci derece tarafı imiş, kraldan çok kralcı tavrı ile, her şeyini bilirmiş gibi tartışmayı da sevmiyorum. Örneğin, HSYK seçimleri. Yargı kendi sorununa sahip çıkmamış, bakanlığı veya basit çıkarları karşısında boyun eğmiş ise yada doğrusu budur demiş ise ben çok şey söyleyemem ki… Ben konunun dışında birisi olarak hukukçulardan adil ve zamanında bir yargı sistemi isterim, destek isterlerse mücadele ederim, siyasetin müdahalesine karşı çıkarım ama bazı yargı mensuplarının beni kullanmasına, benim üzerimden siyaset yapmaların da müsaade edemem ki... Anayasa Mahkemesi üyeleri kendileri ile ilgili anayasa değişikliğini uygun buluyorlar ise ben neyin mücadelesini nasıl yapayım?

Diğer yandan yorumcularımızın da aynı şekilde siyasileri göklere çıkarmalarını veya yerin dibine batırmalarını, bu sayfayı bir siyasi propaganda aracı olarak kullanmalarını da sevmiyorum. Ben mümkün olabildiğince yapmıyorsam karşımdakinden de bekliyorum doğal olarak… Ancak bazı konular var ki günlük siyasetin veya parti siyasetinin konusuna girse de yazmak kaçınılmaz. Hatta yazmamak vebal. Siz bazı örneklerini de veriyorsunuz…

Bir de çok iyi bilmediğim, henüz yeterince hazır olmadığım konulara girmekten kaçıyorum. Size ve özüme karşı mahcup olmak istemiyorum.

Bir çırpıda kafamdakileri yazmaya çalıştım. Eksikler kalmıştır, sürçülisan olmuştur, bir daha ki sefere tamamlarım. Ancak kısaca demek istediğim şu ki, ben sizlerle samimiyet arıyorum, sohbet arıyorum ve doğruyu arıyorum. Şimdiye kadar bunu burada umduğumun ötesinde buldum. Teyze’den bir kerelik misafirlerime kadar herkese çok teşekkürler.

Özellikle belirteyim ki bu yazı hiçbir yorumcuyu hedef almamıştır.

Belki de Ayşe Hanım’ın yazısına konu ettiği, Asr Suresi’nde açıklanan “ziyanda olan” insan olmak istememin yansıma ve basit aforizmalarımı yazmaya çalıştım.

Neyse çok derine dalmadan size bir fıkra anlatayım;

Temel Gürcistan’a gidip gelmiş. İdris ve Yunus sormuş, “Til pilmeduğun içun çok zorluk çektin mu?” Temel cevaplamış, “Pen degil amma Gurcilar çok zorluk çektı!”

Şimdi siz de “Nereden çıktı bu yazı?” diye zorluk, sıkıntı çekmeyin.

Çekerseniz de lütfen yazın.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 30 Ekim 2010 Cumartesi 01:04
Ya kardesim Sabriye,bir soluklan bakalim ilk önce, savas meydanlarindan gelen Gazi´lere benziyorsun.Geri yaslan bir nefes al bakalim,durumunu hic iyi görmüyorum,bayagi bir seye kizmsligin var gibi.Sen bu tür yazilar yazmazdin,bak burda bir sürü Site dostlarin var,sinirlendiklerini onlara havale yap onlarin dumanlarini sökerler.Burda bile dumanin sökecekleri vatan haini ariyorlar,bazende hain olmayinca isler kesat gidiyor,antreman yapiyorlar birbirleriyle.Sevgi ve muhabbetle kalin Capanoglu
 Gerçekvatandaş
 30 Ekim 2010 Cumartesi 00:46
Hasan Tahsin arkadaşım; İngilizce Reception=Resepsiyon demektir. ReCepTion da sadece bazı harfleri büyük yazılarak vurgulanmış “Her şeyi Cepte Keklik bilen ReCep beyin katılacağı mutlak davet” anlamında bir espridir, böyle bi espriyi anlamak için zaten çok zeki olmak da gerekmez ama yanlış anlama halinde algılamada bir eksikliğin varlığı tartışılabilir… Ayrıca belirtmeliyim ki; Zaviye= Köşe demektir… Seviye= Düzey anlamına gelir.. Bir kimsenin ya da tartışmanın zaviye ya da köşesinin yüksekliği veya düşüklüğü değil, seviyesinin ya da düzeyinin yüksekliği veya düşüklüğü doğru ifadedir.. Zekânıza bi diyeceğim yok da, sadece geniş bilgi dağarcığınıza benim de ufak bi katkım olsun diye değinme ihtiyacı duydum bu noktaya:))
 Misafir
 30 Ekim 2010 Cumartesi 00:04
Sabriye Hemsirem coktan beridir bizleri yanliz biraktin,gittiginde bir bakima iyi oldu hem buranin kiymetini anladin,hem baska taraflarda ne oluyor diyede bizi bilgilendirirsiniz zahmet olmazsa.Insallah yorum yapmamaniza ragmen bu sayfayi takip etmisindir.Eger takip etmediyseniz bilhassa takip yapamadigin konulari bastan asagiya kadar okumani rica ediyorum,bizi takip etmede zorluk cekebilirsin.Siz olmadiginizda sahaya 10 kisiyle cikmistik,simdi kadro tamam.Artik gerisini Bülent bey düsüsün.Syglr
 Misafir
 29 Ekim 2010 Cuma 23:39
Yürekleri kadar Kalemleri ve bilgileri agiir olan can dostlarim H.Tahsin Ve Gercekvatandas arayi hattim olmayarak girip tansiyonu biraz düsürmeniz icin ricada bulundum,eger ben sizin o yazilari yazan üstün nitelikli kisiler oldugunuzu bilmeseydim kesinlikle araya girmezdim.Görüsünüz ne olursa olsun benim icin siz cok önemli sahsiyetlersiniz.Sizinle bu sayfa daha fazla deger ve önem kazaniyor.Bir ara düsündüm acaba Bülent bey araya girermi diye, bu korku bu yaziyi yazmama sebebiyet verdi.Tskr
 Misafir
 29 Ekim 2010 Cuma 23:32
"Gerçekvatandaş 29 Ekim 2010 Cuma 22:01",Yorumunda ortaya koyduğun gerekçelerin biraz olsun tutarlı tarafları var. PEKALA sıfatlaman olan “Cumhuriyet ReCepTionuna”ifadesinin,ZİHİN DÜNYANIZIN ne olduğunu ortaya SERGİLEDİĞİNİ,anlayamıyacak kadar "spastik beyinli" olduğumu mu sanıyorsun.El insaf,biraz SAYGI.Şunu artık idrak edin,Karşınızdakilerin sizden çok daha zeki ve bilgili olduğunu düşünerek hareket edelim.Böyle davranırsanız,göreceğiniz saygının zaviyesi yükselir.aksinde zaviye düşer.H.Tahsin
 Gerçekvatandaş
 29 Ekim 2010 Cuma 23:08
Kusura bakmayın, ben de ana muhalefetin lideri ve yaşamının 30 yılından fazlası kamuda yöneticilikle geçirip devlete, cumhuriyete hizmet etmiş mümtaz bi insan hakkında “mahallerde bolca var olan yapıdan, (bir eşkıya torunu olduğunu vurgulama amacı ile) Seyit Ali’nin Torunu” gibi aşağılık ve iğrenç yakıştırmalar karşısında kendimi tutamadım… Tıpkı “Göbeğini Kaşıyan” ,”adam olamaz inek güder” gibi abuk sabuk benzetmelerde bulunan Bekir Coşkun gibilerinin yazıları karşısında kendimi tutamadığım gibi.. Aaa, inanılır gibi değil, bak işte H.T. ile bu noktada birleştik.. Medya bölümünde “İşte Bekir Coşkun’un Cumhuriyette’ki” başlıklı haber altındaki yorumumu okursanız göreceksiniz:))
 teyze
 29 Ekim 2010 Cuma 22:58
Müsadenizle bugün Sabriye nin facedeki savaşını anlatacam.Facede nerde bir Türk düşmanı sayfa kişi var Sabriye orda tek başına kahramanlar gibi mücadele ediyor şikayet ettiriyor sayfa kapattırıyor ben o işleri yapmasını bilmiyorum sadece Sabriyenin faaliyetlerine beğen tıklıyorum.Ayrıca ilerde Sabriyeyi mecliste görebiliriz diye düşünüyorum.Bu devlet sırrına girmediği için açıkladım.Flaş haberleri hep Talat Atilla verecek değil ya:)) Bunu da benden duyun.
 sabriye
 29 Ekim 2010 Cuma 22:14
Bilinmezmiki temizlik İMANDANDIR!!Ama HERTÜR TEMİZLİK sn yazar;Ama gelin görünki MAKAMI,EŞYAYI ve PARAYI kendine BAŞTACI yaparak KİRLETENLER yüzünden,peygamberimizin (sav)bu hadisi mümin temiz olmalı pragmatiğinden ÖTE anlamlara çekilir oldu;Neyse uzatmayım daha fazla,emeğinize sağlık ve paylaşımınız için varolun sn yazar.
 Gerçekvatandaş
 29 Ekim 2010 Cuma 22:01
(2) Ama onların (hür iradeleri ile karar verdikleri takdirde) bu yöndeki tercihlerine karışılmasını, yüksek eğitim ve öğrenim haklarının engellemeye çalışılmasını, sırf bu nedenle dışlanmalarını da yanlış ve haksız kabul ediyorum.. Bunun yanında bir CHP yöneticisinin, açıkça; “Ben 29 Ekimde Çankaya resepsiyonuna katılamayacağım, geceyi halkımla kutlamak istiyorum, bunun türban protestosu ile bi ilgisi yok” diye açıklama yapmasına karşın, inatla türbana karşı olduğu için böyle davranıyor diye haksız ve ön yargılı suçlamalara kalkışılmasını da doğru bulmuyorum.. Hepsi bu.. Dolayısı ile durumu görmesine, duymasına, bilmesine karşın; hala haksız yakıştırmalarla demagojik takılanlara anlayacağı dilden yanıt vermek durumunda kalıyor insan....
 Gerçekvatandaş
 29 Ekim 2010 Cuma 22:00
(1) Ben bu güne dek hiçbir zaman baş örtüsü ya da türban takan kadınlarımızı dışlayan bi yorumda bulunmadım.. Benim yazılarımı okuyanlar, özellikle üniversitelerde okuyan başı türbanlı kızlarımızın önündeki tüm engellerin kaldırılması gerektiğini her zaman savunduğumu bilirler.. Kişisel görüşümü sorarsanız, türban şeklinde başın örtülmesini beğenmiyorum.. Kadınlarımızın kızlarımızın bazılarının bu şekilde türban yanında yaz aylarında dahi yerlere kadar pardösülü kıyafetlerini (hele de gri veya kahverengi gibi boğucu renklerle) iç karartıcı buluyorum.. Tıpkı çok mini veya aşırı yırtmaçlı bi etekten, fazla dekolte kadın giysilerinden, deve adımları atar gibi yürüten çok yüksek topuklu ayakkabılardan da hoşlanmadığım gibi..
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2025 Turktime