" Yücelerden sana gururlu , nazlı .., Bir güvercin indi bülbül avazlı .., Elçisi mi Rabbin , yoksa nurumu ? .., Hayatın esrarı hep onda gizli ..! "
İlk dörtlüğünün okuduğunuz Ruh kasidesi, yazıldığı yüzyılda meşhur olmuş ve ezberlerde hayat bulmuş olup, İbn-i Sina'nın lirik karakterli edebi eseridir. Ruh , pek isteksiz şekilde yeryüzüne inmiş ve ten kafesine hapsolmuştur Sina'nın anlatımında. Ama bu isteksizlik hali sonraları yerini ayrılma korkusuna terk etmiştir. Üçüncü dörtlükte şöyle söyler ;
" İndiği haneyi zamanla tanır .., Alışamaz önce soğuk davranır .., nihayet benimser ten kafesini .., Ayrılırken bu kez ağlar kıvranır ..! "
Derin düşündükçe akla bir soru takılabilir .., Ten kafesindeki hapislik yaşamında ruh hiç mi avluya çıkmaz ..? Soruya İbn-i Rüşd , tefsiri ile cevap verir sezdirmeden ; " Allah ; ölenlerin , ölüm zamanı geldiğinde.., ölmeyenin de uykusunda iken ruhlarını alır .., ölümüne hükmettiğini tutar, ötekini ise muayyen bir vakte kadar bırakır .., şüphe yok ki , iyi düşünen bir kavim için burada ibretler vardır.. " İbn-i Rüşd ; Zumer süresi 42. ayeti , hem ölümsüz bir ruhun delili , hem de ölümden sonra yeniden dirilişin temsili sayar.., İbn-i Rüşd'ün Antik Yunan felsefesi dersinden hocalığını yaptığı " Avrupa medeniyeti" 'nin İncil tefsircileri, güvercin şeklinde inen ruh anlatımına İncil sayfalarından şahitlik etmiş olup yeniden diriliş esnasında insanların , İsa Peygamber'in öldüğü yaşta olacaklarını söylemişlerdir. ( 35-37 yaş ).., İslam dininde ise ; hadis alimlerince isnad kusurlu kabul edilen bazı hadislerde bu yaşın 33 olacağı nakledilmiştir.. Çoğu nakli ve akli delil de bize ruhun konukluğunun ; rahimdeki yaradılıştan yaradılışa geçişin üçüncü aşamasında başladığını anlatır. Ruh üfürülen cenin , içerisinde bulunduğu amniyon sıvısının sesi taşımasıyla duymaya ve doğmadan sekiz hafta önce sesleri ayırt etmeye ve yeni gelişen sinir hücre ağında kaydetmeye başlar.. Ruh , bedensel tekamül aşamalarında sadece uykuda mola vermek suretiyle adına kişilik dediğimiz olgunlaşma vasfını oluşturmakla mükelleftir.., belki de rüyada; dünyasal cismaniyetin algılanabilmesine karşın dünyadaki kişilik vasfının mevcut olmamasının hikmetidir bu karmaşık ilişki ..,Diğer yandan , Avrupa medeniyetinin ruh bilimcileri , insan kişiliğinin olgunlaşma yaşının 33-37 yaşları arası olduğunu söylemişlerdir laik bir yaklaşımla .., nadir de olsa isabet etmişlerdir belki ..?
TEK CEVAP : ( MİZANSEN )
Dağın tepesindeki geniş kayanın üzerinde , çiseli bir havada oturduk .., onun toprağa basan ayakları çıplaktı .., Bir soru hakkım olduğunu söyledi .., tabii olarak , pek de düşünmeden sordum .., şöyle dedi ;
_ Bu hayata gelmeyi seçmediğini söyler insan .., yanlış soru sorar ve sonra da yanlış cevaplarla hükmeder insan tabiatı .., Peki düşündün mü şöyle ; Ruh insan bedenine gelmeden önce yaşayacağı hayatın tamamını , tıpkı insanların film şeklinde izlediği gibi gördü ise .., gördükleri ile dünyada fazladan azab çekeceği için bu yaşanmışlık tabiatından silindiyse .., ölümünü sezen insanlardan bahsederler , kaza ve kader adına isabetli sezgi gücünden dem vururlar .., rüya alemindeki zamansızlık hissinin ne büyük bir hediye olduğunu da unuturlar bir taraftan.., ya , insanların adına deja vü dediği o anlık fotoğraflar , ruhun bedene inmeden önce yanında götürmesine izin verilen defterin sayfalarından başka bir şey değil ise ..?