90'lı yılların ortalarında zeka düzeyi epeyce yüksek bir gencimiz, Yankee ülkesine burslu olarak öğrenim görmeye gider.., Sınıfta ; Hindistan , Pakistan gibi 3.dünya ülkelerinden öğrencilerin de olduğu fakültenin dekanı , ilk derse girer. Sınıfa yönelir ve sinüs 60 ın değerini sorar.., Pakistanlı öğrenci doğru cevabı söyler. Logaritmadan bir ezber değeri sorar .., Hindistanlı bilir cevabı.., Ve dekan sınıfa dönerek şöyle söyler ..;" Bizim üniversite eğitiminde amacımız ; problem çözme yoluna odaklanabilen ve lüzumsuz bilgiden arınmış bir akıl düzeyine ulaşmaktır.., görüldüğü gibi hiçbir yankee genci sorularıma cevap veremedi.., Çünkü sorularım denkleme yönelik değil , ezbere yönelikti .., İşte biz ..., tüm bu lüzumsuz değerleri dünyaya ezberlettirdik. " .., Haliyle , gurbetteki zeki gencimiz ağır geçen bu ilk dersten pek çok şey öğrenmiştir...
" Tüm müstemleke ülkelerinde eğitim ; zekayı köreltme ve köreltemediğini yok etme konusunda , görevinin bilinçsizliğindedir "
ZEKA VE AKIL : " Kelimenin dar anlamında zeka , nihayetinde maddeyi düşünmeye yönelik bir melekedir.., bu bakımdan zekanın karakteristiği hayatı anlayamamasıdır.." Henri Bergson
Zeka, güncel yaşamda düzeyi çeşitli testlerle ölçülen bir matematiksel değer gibi algılansa da esasında yaratıcı vasfın yansımasıdır.., bir çeşit potansiyel enerjidir. Oysa akıl tam tersine hayatı anlamlandırma yolunda geliştirilebilen , sayısal sınır değerlere mahkum olmayan bir meziyettir, bir çeşit kinetik enerjidir ... Örnekle anlatım evladır : Benim IQ değerim 115 ve sizinki 130 olsun.., bir sorgucu ikimizin de bilgili olduğu bir konuda zor bir problemle bize başvurmuş bulunsun .., Çözüm için de bize kısa bir süre mühlet verilmiş olsun ...İkimizde problem çözmeye başlayalım.., ben ; bir iki dakika sonra sorgucuya , kendisinin cevabı bilip bilmediğini , cevabı bulursak bundan ne kazancı olacağını sorarken siz cevabı kısa sürede bulmuş olursunuz..., Sorgulama yeteneği, gelişmiş akıl niteliğidir .., Ve Bergson'a göre ; " Zeka , menfaatlerini de daima hesaba katan bir melekedir. " Esasında zeka , bilişsel hazza ulaşmanın kişisel aracıdır da diyerek Bergson'u tamamlamak mümkündür.., Sorgulama yeteneği akılla , soru çözme yeteneği ise zeka ile ilişkilendirilebilir.., Tabi bu iki kuvve birbirine sezgi gücü ve varyasyonel düşünme yetisi gibi melekelerle bağlıdır..
90' lı yıllarda yurdumuzda zeka düzeyi ortalama öğrencilerden oluşan bir devlet okulunda bir gencimiz , ortaokul düzeyinde ilk İngilizce dersine girer.., branş öğretmeni olmadığından coğrafya hocası derse girmek durumundadır..., Öğretmen ,tebeşiri alır ve tahtaya Present past tense yazar..., Aradan 6 yıl geçer ve gencimiz ; " Ben altı yıl boyunca İngilizce eğitimi aldım " diyebilecek kadar dahi İngilizce bilememektedir...Gencimiz , hocasına şunu sormak fırsatını dahi bulamamıştır ; " Hocam , ilk konuşmaya başladığınızda siz , anne - baba demeden önce şimdiki zamanda " yor " ekinden mi bahsettiniz...?
Gustav Le Bon aklın bastırılarak yok sayıldığı , ancak zekanın değerinin değişmediği iki kurumdan bahseder ; Cemaat ve Ordu ..., Her iki kurumsal iskelette , üstün sorgulanması yasak ya da cezaya tabii olduğundan, aklın bastırılması yoluyla terfinin mümkün olacağı gerçekliği ile yüzleşilir.., uyum için yok sayma bir bilişsel mekanizma halini alır.. Bastırılan akıl körelirken, bu durum güncel yaşamda sosyal zeka düşüklüğü ve sosyal uyumsuzluk tezahürleri doğurabilmektedir..., İşte Bergsonun da değindiği zekanın hayatı anlayamaması durumu sanırım böyle bir durumdur...!