Bir cemaat , tövbe kapısını 49 yıllığına kiralamış gibi kendi dinsel yaklaşımını tövbe kapısı haline getirmiş bulunmakta.., Ne koca din alimleri sukütunu bozmakta ne de yüzde biri gayrımüslim olan halk için acaba sorusu değer kazanmakta.., Günah başına birim fiyat belirlenene kadar da bu mubalağalı şirk son bulmayacak gibi .., Diğer tarafta ; din hakkında , rakkaseler eşliğinde çalgılı çengili bilinçlendirmeler süregitmekte ama bir müslüman kalkıp bu konuda ruh sağlığı şubelerini aramamakta.., bir hipomanik karakter , şen şakrak bir program geçmesi uğruna konudan konuya dolaştırılmakta ve ezberindeki hadisler bitene kadar da durmayacak gibi gözükmekte .., peki liyakatlıların durumu derseniz ..; onlar ; ramazanda ojenin abdesti , balgamın orucu bozup bozmayacağına ilişkin ileri düzeyde gereksiz konularla sataşmalar yoluyla ; " ilminin kendisine hayır etmediği alimler " kategorisini zorlamaktalar..Peki bu bidatlar geçidi nasıl süregeldi..?
FLASHBACK : Kopya çekenin taktir topladığı ilkokul döneminde ders çalışanların inek,öküz gibi benzetmelere muhatap olduğu bir öğrenim türü ile başladı herşey.., ceketimi kim asacak diyen öğretmene iyi gözükmek uğruna eylemle bütünleşen öğrenci , yaramazları şikayet ettiğinde ödüllendirildikçe yetke ile kurulan ilişkisi şekillenmeye başladı.., Gel zaman git zaman ortaya çıkacak tüm yetileri elinden alınan öğrencinin varoluşundaki en önemli itki " voleyi vurmak " oldu.., Kısa zamanda köşeyi dönmek , küçük menfaatler uğruna satılabilecek değerleri arka arkaya sıralamak gibi eylemlerle şahıs toplumsal hayata kazandırıldı.., Şahıs bu gelişimi esnasında akla uydurma dediğimiz ilkel savunma mekanizmasının piri olmayı öğrenerek kayıtsızlık abidesine dönüşmeyi de başardı.., Çalışkanlara inek diyen zihniyet yıllar sonra koyunluğundan da utanmaz oldu diyebiliriz...
Peygamber hırkasının başında müminlerin halini görebilseydi , muhakkak putlar gibi hırkasını da parça parça eder ,toprağa gömerdi.., Mübarek insanların kabirlerine talep formları koymadığımız için henüz tam bozulmadık denilebilir.., diğer yandan 40. gün mevlüdü adı altında ortodokslara özgü olan bir adet de kültürümüze kazandırılmış olup ,şikayetsizliğin nedenini birçok sektörün nasibine bağlamak mümkündür.., Peki bir zamanlar doğum günü kutlayanlara hristiyan işi diyenlerin transformasyonuna ne demeli.., sırf mecmua ve ilmihal satışından elde edilecek kar büyük olsun diye doğum haftası kutlamaları da dinimize ayrı bir neşe getirdi demekteler fütursuzca.. Hele bir de kız çocuğunu okutmayan ve okutanlara da kötü gözle bakanların eylemleri ..,; karısını kadın doğum doktoruna götürdüğünde ısrarla kadın doktor aramaları .., gülünemeyecek , hatta acıtacak bir riyakarlık değil mi ..? Hele şükür ki ülkemizde başaörtüsüne ilişkin absürd yasakların sonu gelmek üzere .., inşallah başörtülü gençlerimiz artık bu soruna odaklanmaktan kurtulacak ve ceplerindeki kredi kartlarının faizi üzerine dininin söylemlerine odaklanabilecektir.. Bir diğer önemli konu var ki ; hristiyan ülkesinden hayvan satın alıp da kurban adı altında kesmek maksadıyla ithalat konusu .., ibadet kategorisinde değerlendirenlerin müdrikelerini incelemekte yarar var derim ben...
Gelelim kayıtsızlık mevzusuna ; duygulanım anlamında bir dinginlik, yaşamsal manada dingilliğe denk düşen bir olma şeklidir.., Örneğin kendisi vergi kaçıran kişinin savunması ;" sanki vergim hizmete mi gidiyor , yolsuzlukları yapanların cebine gidiyor" şeklinde olup onun oy verdiği kimseler de kendi aralarında ; " Bu paraya bunca sorumluluk alınmaz , aldığımız nemalar hakkımızdır " diyebilmektedir.., kendine bu derece ustaca yalan konuşup kayıtsızlık kotaran kişinin topluma konuştuğu yalanlar ne kadar iddialıdır , siz varın düşünün ... İşte tüm bu yalanları yaşantılamasına rağmen herhangi bir şüphe , pişmanlık ya da suçluluk hissetmeyecek yetkinlikteki insana kayıtsız insan denir.. Ancak bana göre bu tip kayıtsız insanın da işe yarayabileceği durumlar vardır.., Mesela büyük şirketlerin güvenlik açıkları ve çalışma koşullarının zaafiyeti hakkında kesin bilgi edinmek isterseniz kayıtsız kişiyi işe alıp 24 saat izlemeniz yeterlidir...Bu tüyo da kapitalizmi coşkunlukla kucaklamış müteşebbislere kıyağım olsun..
Sanırım çoğumuzun bilinçaltına itilmiş olsa da arap baharının başlamasından evvel ilk toplumsal hareketlerin nedeni peygamberimize karikatür yoluyla yapılan saldırılardı.., bu saldırıları yapanların demokratik özgürlüğüne vurgu yapan politikacının yine müslüman devletin oyu ile Nato genel sekreteri olmuş olması durumu mangalda kalan bir külden ibarettir..
İslam üzerine fikri cihat anlamında etkili olmuş iki filmden bahsederek yazımı bitireceğim.., hepimizin defalarca izlediği " çağrı " ve "çöl aslanı Ömer Muhtar ".., henüz bu yapıtların üzerine çıkmayı becerememiş islam alemi ne yazık ki yok etme konusunda başarı sağlamıştır.., her iki filmin yapımcı ve finansörü Kaddafi olup , yönetmeni ise Mustafa Akkad idi..,Akkad 2005 yılında El kaide nin otel bombalama eyleminde ürdünde yaşamını yitirirken, finansörün içleracısı sonu hepinizce malumdur..Şayet İslam camiası , bu neo-harici zihniyetli sosyopat kişileri barındıran örgütlerle sırf mezhepsel yakınlığı bahane ederek geçici ilişkiler kurmaya devam ederse , önünde sonunda bu bataklıkta teyemmüme zorlanacaktır..!