Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Geçmişle Hesaplaşmak
Bülent Kuşoğlu
YAZARLAR
7 Mayıs 2012 Pazartesi

Geçmişle Hesaplaşmak

Toplumlarında bireyler gibi kimlikleri, kişilikleri vardır. Politik psikiyatri bilimine göre toplumlar yakın veya uzak geçmişte yaşadıkları önemli olaylardan mutlaka etkilenirler. Geçmişte yaşanan önemli olay olumsuz ise travma olarak ortaya çıkabilir, mutlaka hesaplaşmak gerekir.

Bugünlerde yakın geçmişimizin önemli olayları ile hesaplaşmamız söz konusu. Özellikle darbelerle. 12 Eylül darbeci generallerini mahkemeye verdik, 28 Şubatçıları dalga dalga tutukluyoruz. “27 Nisan Darbesi” konusunda ise ben hala darbe olup-olmadığına karar veremedim. Darbe olduğu konusunda tek emare internet sitesinde yer alan e-muhtıra, ne bir tank var, ne bir uçuş, hatta ne de bir tek asker…  Sahiplenen hiç kimse yok... Sonuç olarak ta Muhtıra iktidarın oylarını artırmış… “27 Nisan Darbesi” kahramanları oluşmaya başladı, 5 yıl sonra anlatılanlara göre Tayyip Bey gece Başbakanlık’a gitmek istemiş zor tutmuşlar… Nedense bu son darbeyi bir türlü yargılayamıyoruz…

Geçmişle hesaplaşmak, hem devletler için geçerlidir hem de toplumlar. Yani bu iki tarafında geçmişle hesaplaşması şarttır. Geçmişle hesaplaşmak da hedef ise toplumu olumsuz etkiden kurtarmak amacıyla, 1-Suçluları yargılamak, 2-Mağduriyetleri mümkün olduğunca gidermek, 3-Toplumun ve ilgili kurumların ders almalarını sağlamak, 4-Darbe kurumlarını ve mevzuatını değiştirerek kötü izleri silmeye çalışmak olmalıdır.

Peki biz ne yapıyoruz? Çok iyi bir fırsatı maalesef yanlış kullanıyoruz.

Siyaseten geçmişten bugüne yarar sağlamaya çalışıyoruz. Yani siyasi istismarcılık... “Mış gibi” yapıyoruz. Örneğin 12 Eylül için yargılamayı 32 yıl sonra başlattık. Simgesel tabi, bu anlaşılabilir ama ya 12 Eylül kurumlarının ve mevzuatının hala devam etmesi? Örneğin, 12 Eylül’ün en önemli kurumu YÖK söz verildiği halde devam ettiriliyor. YÖK dediğimiz üniversite özerkliği, hiç de basit bir konu değil. Örneğin, yüzde 10 seçim barajı… 12 Eylül mahkemelerinde yargılanıp mağdur olanlarla ilgili düzeltme işlemleri yapılmıyor. Memuriyetini, kamusal haklarını, sigortalılığını kaybettirilmiş olanların mağduriyetleri hala devam ediyor. TSK iç hizmet mevzuatındaki ünlü darbe gerekçesi 35’inci madde hala duruyor.

28 Şubat’ı ise bazı konuları gözden kaçıracağımız günlerde dalga dalga gözaltı ve tutuklamalarla başlattık. Yine siyasi istismar, göstermelik dalgalı yargılamalar… O günlerin sorumlu olması gereken bürokrat ve diğer kadroları keyifle işlerine devam ediyorlar…   Bir Kilis deyimi vardır; “Pambuğ yansın keyf olsun.” Şivesi ile aynen geçerli…

Geçmişimizde bırakılan izleri siyaseten kullanma konusunda Başbakan Erdoğan oldukça mahir. Örneğin, doktorlara çatıyor oy artırıyor, diplomatlara “monşer” diye hakaret ediyor oy artırıyor, askerlere bindiriyor oy artırıyor, valilere “kömür görevi” veriyor oy artırıyor, tiyatroculara “Kimsin sen?”diyor oy artırıyor… Politik ve toplumsal psikolojinin müthiş bir kullanımı… Gerçekten salt siyaset bilimi açısından bakarsak hakikaten literatüre girecek örnekler. Ancak bu mesleklerin toplumda kaybettikleri itibara bakarsanız, eğitimli kesimler için durumun vahim bir noktaya doğru gitmekte olduğunu görürsünüz. Doktorlar en bariz örnek… Bu devlet adamlığı değil.

Geçmişle hesaplaşmalıyız, gerçekten bir gereklilik ama bir hesap yapalım, mağdur olanlara, hukuksuzluklara, adaletsizliklere bakalım ve yeni toplumsal travmalar yarattığımızı da görelim. Geçmişle yüzleşmekle yukarıda saymaya çalıştığım amaçların hangisi gerçekleşiyor bir düşünelim. Biz geçmişle mi yüzleşiyoruz yoksa devr-i sabık mı yaratıyoruz irdeleyelim…

O dönemi yaşayanlar için bir soru; Kenan Evren mi daha despot, yoksa Recep Tayyip Erdoğan mı? Her ikisinin de çok sevildiklerini bir yana bırakalım… 

Bu konuya isterseniz devam edeceğim.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 8 Mayıs 2012 Salı 15:55
Doktorların ,mesleki anlamda değerlerini toplumun geneli zaten kabul ediyor.Fakat ticari hareket edenler yok mu ,bu açıdan değerlendirmek lazım ,hasta olarak bakan kim ?,müşteri gözüyle bakan kim ,edilen yeminle hayatın içindeki uygulamaları çelişmiyor mu ,mesele insanların hastalıklarına çare bulmak mı,yoksa tahlil için müşteri portföyü oluşturmak mı ,mesele özel sağlık sigortalı hastaların her türlü tahlilini sonuna kadar doldurma mı,hastalıklara deva olma mı ,bu açıdan çürümüşlük yok mu
 Misafir
 8 Mayıs 2012 Salı 12:22
FRONTAL:Geçmişle hesaplaşmak! sayın kuşoglu geçmışe bı dönup bakar isek şöyle bundan 10 yıl öncesine bugunkü halimize şukretmemmiz lazım ben artık şuna ıyıce ınanıyorumki AKP agzyla kuş tutsada kımseye yaranamıyacak çunki ınsanlarımız bencil olmuş bu kadar turkıyenın ilerlemısene ragmen halen mılletımız ınsanlarımız ınkar edıyor 3 maymunu oynuyor gerceklerı görmek mılıtanların işine gelmıyor ne diim allah ıslah etsin.
 Misafir
 8 Mayıs 2012 Salı 03:33
Yav arkadaslar yapmayin, ekmegi suyu bitkileri canlilari severseniz ! Bakin TOTEM arkadas Türkiyemizin gerceklerini güzel bir dille ifade etmis, sanki bu ve buna benzer olaylar yasanmamis gibi basmissiniz eksileri.Siz varya halkin refahini halka yapilan hizmetleri kiskaniyorsunuz.Halkciyim dediniz halkin burnundan getirdiniz,Cumhuriyetciyim dediniz Cumhurun kararlarini hice saydiniz.Peki siz ne siniz inmisiniz cinmisiniz?Yada uzayli filanmi ? 1453
 TOTEM
 7 Mayıs 2012 Pazartesi 22:36
'Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar'Demiş atalarımız ne kadarda haklılar!neyseki Güzel Türkiyem'de yüzbinlerce köy var:)Sadece şuna üzülüyorum,bana kızılıp nefret edilmesine değil!Beni görünce eksiyi basan vatandaşın söylediklerime verecek bir cevabı olmamasına rağmen,yazdıklarımda haklı olduğumu bilmesine rağmen tanımlayamadığım bir hırsla kendisini kandırmaya devam etmesine.Ama ben herkesin zamanla daha objektif olmayı öğreneceğine inanıyorum.
 TOTEM
 7 Mayıs 2012 Pazartesi 14:25
Sokulduğu için hükümete karşılar.Eskiden hastalar kuyrukta beklerdi,Bekle doktor gelsin Mesai 13.30 da başlamalı ama doktor yok,Saat 15 doktor teşrif ediyor nerede diye sormak mı?kimin haddine sonra içeri girersin amliyat der ama sigortada iki yıl sonraya,sen muaynehaneme gel ben seni şu hastanede ameliyat ederim yada muaynahaneye gelmeyen hastaya rontgende yok tahlilde manzara böyleydi vatandaş bunları yaşadığı için hükümete destek veriyor.ama halk cahil doktorlar eğitimli!Çıkarın eğitimi olmaz
 TOTEM
 7 Mayıs 2012 Pazartesi 14:16
Peki halkkın seçimi ilemi geldi?Hayır o koltıuğa nasıl oturdu? Kaba güç ve cebir ile.Peki Erdoğan kim?Politikacı kim seçti halk o koltuğa nasıl oturdd halkın seçimi ile şimdi ikisini kıyaslamanız bile bu halkın yarısının seçimine hakaretttir.birkere o konuda haddinizi bileceksiniz.Sizin halkın yarısının oyu ile İktidara gelmiş bir başbakana despot deme hakkınız yok.Doktorlar eğitimliymiş te hükümetin yanlışlarını görüyormuş!!bırakın bu masalları Sayın vekil.Doktorların tekerine tezgahına çomak-
 TOTEM
 7 Mayıs 2012 Pazartesi 14:12
Sayın Kuşoğlu.Sebepleri irdelemeden sonuçları değerlenirirseniz işte böyle yanlışa düşersiniz.Erdoğan doktora çatıyor çünkü halk rahatsız ondan oyu artıyor,Monşerlere çakıyır çünkü onlar İsrailden yana çıkıp aman yapma diyorlar halk bunada tepkili ondan oyu artıyor.Tiyatrocuya kimsin sen dediği için oyu arttımı azaldımı orası belli değil buda sizin ilaveniz.Evrenmi daha despot erdoğanmı diye sormanız bile halka hakaret,matematiğe bile aykırı.Evren kim?Bir general onu halkmı general yaptı?hayır-
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2025 Turktime