Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Neden Red Oyu Verdim?
Bülent Kuşoğlu
YAZARLAR
1 Nisan 2012 Pazar

Neden Red Oyu Verdim?

İmam Hatiplerin ortaokul bölümlerinin yeniden açılması, Kuran-ı Kerim ve “Peygamberimizin Hayatı” derslerini de içine alan şu ünlü “4+4+4” yasasına red oyu verdim. Hayatımın en sıkıntılı günlerinden biri oldu. Sıffin’de Hz. Ali ordusu savaşı kazanmak üzere iken nasıl Muaviye askerlerinin mızraklarına Kuran sayfalarını geçirmeleri ile savaşı kaybettilerse ben de o savaştaki Hz. Ali askerlerinin yaşadığına benzer bir ikilem yaşadım. Müslüman bir kişi olarak Kuran derslerine ve peygamberin hayatının öğrenilmesine karşı mı çıkacaktım? Hakikaten zor anlardı. İktidar grubu sanki İslam yasaklanmışta  geri getiriyor  havasındaydı. Üzüldüm…  Biraz düşününce gördüm ki yeni Muaviyelerin eski numaralarını yaşıyordum. Çarçabuk toparlandım ve red oyu verdim. Vicdanen ve mantıken huzurluyum. Sebeplerim hukuki, pedagojik, toplumsal, siyasi ve inançla ilgilidir.

 Hukuki sebepler diyince müfredatla düzenlenmesi gereken konuların kanunla düzenlenmesinden, Anayasaya aykırılığa kadar bir yığın konu var. Kanunda Kuran ve “Peygamberimizin Hayatı” dersi olması hukuken yanlıştı ama mantıken de yanlıştı. Çünkü madem laik bir devletiz, madem diğer din ve inançlara saygı duyuyoruz bu ibare hukuk mantığına uygun değildi. Nasıl bir Hristiyan okulu müfredatını kanuna almamız ve İsa Peygamber’den bahsederken “Peygamberimiz” dememiz yanlışsa bu da yanlıştı. Diğer yandan Milli Eğitim Komisyonunda görüşülmeden geçen 21 maddenin Genel Kurul’a gelebilmesi, Kanunun en azından usul yönünden sakat olduğunu gösteriyordu. Bu durumda aynı zamanda Anayasa’ya aykırıydı. 11 ayrı kanunda değişiklik getiren ve yine bir o kadar kurumla ilgili olan bir kanunun ilgili yerlerin görüşleri alınmadan teklif olarak TBMM’ne gelmesi de hukuken sakıncalıydı.

Pedagojik sebepleri ise önceki yazımda daha detaylı anlatmıştım. ilköğretimin 5 yaş bitince başlaması ve çocukların 13-14 yaşlarında meslek seçimi mecburiyetinde kalmaları  ana gerekçelerdi.

Toplumsal yönden bakınca bu kanunun uygulaması bir çok yönden açıkça sorun yaratacak diye düşünüyorum. En başta ki sakınca da bu derslerin seçmeli gibi gözükmesine rağmen aslında zorunlu olacak olması ve toplumda yaratacağı bölünmedir. Daha 9-13 yaş kuşağında olan çocuklar alevi-sunni, şafi, hanefi ve cemaatler ayrışması yaşayacaklar. Çünkü  bu “4+4+4” okulların din ve inanç bazında bölünmelerini de getirecektir. Dindarlar bana hayatım boyunca hep güvenilir, temiz kişiler olarak intiba verdiler ama bu dönem dindar imajı para ve siyasetle iç-içe girdi. Piyasa kapitalizmi ile aşırı derecede uyumlu hale geldi. 

Siyasi sebeplerim ise daha fazlaydı. Bir kere ana muhalefet partisi milletvekiliyim ve partimin 2 milletvekili hukuka aykırı olarak tutuklu. İktidar sürekli olarak partimi bölmeye, küçültmeye çalışıyor ve gerçekleri halktan uzak tutmaya çalışıyor. Bu Kanunla siyaseten Türkiye’nin en büyük meblağlı projesi ihale ve denetimden uzak tutulmaya çalışılıyorken, dış politikadaki başarısızlıklar ve taşeronluklar, İslam dünyasına nifak sokma çabaları gözden kaçırılmaya da çalışılıyor. Diğer bir neden ise AKP içerisinde son dönemde ortaya çıkan çatlamanın, kırılmaya dönüşmesini önlenmek. Yoksa bu ölçüde bir gerginlik yaratılmazdı.

Son olarak inanç açısından da yasayı sakıncalı buldum. İnsan çocukluk yaşlarında sonradan değiştirmesi çok zor bazı alışkanlıklar edinebiliyor, dolayısı ile çocuklar bu dersler nedeniyle başörtüsü takmak, Arapça’ya yatkınlık, namaza ısınma gibi bazı “dindar” mantıklara hoş gelen alışkanlıklar edinebilirler   ama inanın bunlar dini taklit ve alışkanlığın ötesine götürmez. Halbuki İslam mantık dinidir. Alışkanlıklar ve çevre baskısı ile değil mantıkla, bilgiyle, istekle öğrenilmelidir.  İnanın eğer takva diyorsak bu yöntem daha hayırlıdır. İran örneğini görmüyor musunuz?

Geçmiş dönemlerde örneğin Fatih ilk şeriat dışı kanunu çıkardığı ve resmini yaptırdığı için din adamlarınca çok tenkid edilmişti. Şimdi ise dindarların gözdesi… Türkiye Cumhuriyeti laisizm yüzünden dindarların hedefi oldu ama İslamın en iyi yaşandığı devletlerden biri oldu. Bu işler hiç göründüğü, gösterilmeye çalışıldığı gibi değil.

Hele ihlasla değil de halkı uyutmak için yola çıkmışsanız… Bizim İhsan Eliaçık’ın dediği gibi Kuran’ı Arapça öğretmekten çok Kuran’ın dediklerini yapanlara ihtiyacımız var…

Ben sonuçta inandığımı yaptım. Hepimiz için hayırlı olsun.

 

 

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 5 Nisan 2012 Perşembe 09:30
"Yetmez ama EVETçiler" ile kendince dalga geçeceksin,sonra UTANMADAN gelip 12 Eylül davasında MÜDAHİL olacaksın.Bunlar "SÜRÜDÜR,sürü" diye iddia sahiplerine hakaret etmekte bir beis görmeyeceksin dimi "Salı 13:09" yazan dostum.Varmı böyle bir mantık? Evet malesef sizin gibilerde var be dostum.H.Tahsin
 Misafir
 3 Nisan 2012 Salı 20:28
Eski CHP mutlaka değiştirilmeli,mutlaka dönüştürülüp,halk ile kucaklaştırılmalı.Bilgi çağında,İletişim çağında fiber optik iletişim çağında,Devletin DİN BEZİRGANLIĞINA soyunması kadar absük bir durum olamaz.Uygar Dünyanın bugün gelmiş olduğu noktada,hala Marksist totalizim ile,Kızıl Faşizim ile,Irkçı faşizim ile,Teokratik Faşizim ile selamlaşarak Ülke yönetmeyi düşünenler,sürekli kafalarının üzerine çakılacaktır.ÖZGÜRLÜKLERİN sınırlandırıldığı ortamlar,bağnazlıkların kapısını aralar.H.Tahsin.
 Misafir
 3 Nisan 2012 Salı 17:16
Bizim Ülkemizde CHP kafası,chp zihniyeti olmamış olsaydı,yeminle söylüyorum,AKP iktidarları asla gerçekleşmezdi.Aşağıda 13.09 daki yorumcunun kafa yapısının tezahürü olan CHP zihniyeti var oldukça,değişmedikçe,AKP iktidarı BİN yıl sürer.CHP konuştukça,gurupbaşkanvekilleri SAÇMALADIKÇA,AKP %60 larıda aşarsa hiç kimse şaşırmasın.Halkı enayi yerine koymaktan artık vaz geçelim.Popülizmi bırakalım,pargmatizme yönelelim.Halk sürü değil.Herkes SÜRÜYÜ yakın çevresinde arasın.Başka yerde aramasın.H.Tahsi
 teyze
 3 Nisan 2012 Salı 16:58
Milli eğitim 1946-47’de gizli anlaşmalarla Amerikan danışmanların eline verildi.50’li yıllardan bugüne eğitim sisteminde yapılan değişikliklerin partilerle ilgisi yok“Yapana değil yaptırana bakın” Oktay Sinanoğlu böyle diyor.
 Misafir
 3 Nisan 2012 Salı 16:50
Salı 13:09 ,Hayret be kardeşim,sen farklı bir yönetim şekli olduğunu mu düşünüyordun.Kimi zaman 27 Mayıs 1960 Teokrasisi,Kimi zaman 12 Eylül 1980 Teokrasisi,kimi zaman 28 Şubat 1997 Teokrasisi,Kimi zaman da günümüzün Teokratik anlayışı.Devletin DİN ile ne işi olur?İnceleyin bakalım İslam Dininin yüce PEYGAMBERİNİN Medine ve Mekke yönetimlerini,Hele bi inceleyin bakalım,günümüzün Devlet yönetimlerinden bin defa daha LAİK değilmiydi.Her türlü İNANÇ HÜRRİYETİNİ sağlamıyormuydu.H.Tahsin.
 Misafir
 3 Nisan 2012 Salı 13:38
Bu tartışmanın din eğitimi sloganından öteye gitmemesi ve sadece başlık üzerinden tartışılması ne kadar acı. Asıl olan içerik, tartışılması gereken bu içerik iken, içeriğin tartışılmamasının iktidar açısından gerekçesi din-din karşıtı üzerinden rant kazanımı; muhalefetin gerekçesi ise içerik için ne deseler havada kalacak olduğunu bilip kavgayı slogan üzerinden yapmak dışında bir alternatif üretememesindendir. H. Tahsin dostun dediği gibi keşke DEVLET, sadece DEVLET olsa. Olmayınca da bu. TS
 Misafir
 3 Nisan 2012 Salı 13:09
H.Tahsin 10:51, köşeye sıkışınca her zaman olduğu gibi hemen ağzını bozup hakaret ve demagoji yolunu tercih ediyorsun. Senin ZEKA seviyenin öngördüğüne göre, din eğitimini devlet eliyle yapmakta olan Türkiye Cumhuriyeti, 60 yıldır Teokrasi ile yönetilmekte iken bir türlü İran olamamış nedense. Benim eleştirim gerçeklere ters bu çelişkili mantığın idi!
 Misafir
 3 Nisan 2012 Salı 12:58
AKP hem hükümet hemde iktidar.Siyasetin her türlüsünü çok iyi kullanıyor.Muhalefet partilerini istediği kulvara çekerek kendi şartlarında yarıştırıyor.%99'u müslüman olan ülkede dini savunucu konumunda olunca, diğerleri din düşmanı uluyor muhalefet eksi puan alıyor.Kullandığınız oyun doğruluğunu bazıları ayrımcılık tohumları yeşermiye başlayınca anlayacaklardır.Muhalefetin kendini deplasmandan kurtarıp kendi sahasında maç yapmaya başlarsa galibiyet şansı artar. M.A.
 Misafir
 3 Nisan 2012 Salı 10:51
23.11 de yazan dostum,senin ZEKAN benim ne söylediğimi anlayacak seviyede değil.Devletin EĞİTİMİN Tümünden elini çekmesi lazım desem,senin zekan beni anlayabilir mi?.Devletin Diyanet işleri KURUMU olmaz desem,sen ne algılarsın acaba.Devlet EĞİTİM destek fonu KURMALI,Halk istediği kurumlarda,çocuklarının eğitimini yaptırabilmeli,fakat bu kurumların hiçbiri DEVLET kurumu olmamalı desem,söylediklerimden birşey anlayabilirmisin.Türkiye,din devleti,DİNSİZ Devlet olmamalı.DEVLET olmalı desem.H.Tahsin.
 Gerçekvatandaş
 3 Nisan 2012 Salı 10:10
(3) Lise süresi ise üç yıldan dört yıla çıkartılarak meslek lisesi haline dönüştürüldü. 1973–74 öğretim yılında CHP-MSP koalisyonu, İmam Hatip okullarının orta kısımlarını yeniden açtı ve İmam Hatip liselerine bütün üniversitelere giriş imkânı verdi... 1974 yılında 33 tane İmam Hatip Okulu açıldı. 1974-1975 Bülent Ecevit, 29 adet İmam Hatip okulu açtı.. 1978-1979 Bülent Ecevit, dört tane İmam Hatip Okulu daha açılmasını kararlaştırdı.. Ancak 1990 da DSP lideri Bülent Ecevit, CHP’den 23 yıl sonra oturduğu Başbakanlık koltuğunda İmam Hatip okullarının orta kısımlarının kapatılmasını kararlaştırdı.. Ne kadar da istikrarlı ve anlamlı politikalar izlenmiş değil mi?..
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2025 Turktime