Başbakanlık Muhabirliği Bitiyor mu? Evet, bitiyor…

Bakanlar Kurulu Toplantısı sonrası Bülent Arınç, toplantıyla ilgili bilgi vermek üzere gazetecilerin karşısında.

O sırada Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı ve Jandarma Genel Komutanı da Başbakanlıkta…

Arınç’a sorulabilecek çok önemli sorular var…

Televizyonlar canlı yayında…

Başbakanlık Muhabirleri başlıyorlar soru sormaya.

Halk tabiriyle “hikayeden sorular” peş peşe geliyor.

Sorular hikayeden olunca, cevaplar da öyle oluyor.

Televizyonlar tek tek canlı yayını kesiyorlar.

Yayını bitirmeyen SKYTürk’te evlere şenlik soruları izlemeye devam ediyoruz.

Son iki soru:

- Bir muhabir: Efendim bir vatandaş olarak soruyorum. 12 Eylül Darbesi yargı önüne çıkarsa hakkınızı helal eder misiniz?

Arınç, içinden “hasbinallah” demişcesine yüzünü ekşitiyor ve “Şahsi bir soru” diyor. Bir iki kelam ediyor ancak şahsi cevap vermiyor.

 - Bir başka muhabir: Bir konunun netleşmesi için soruyorum. Açıklamanızda Bakanlar Kurulu’nda önemli kararlar alındığını söylediniz ve iki konunun ele alındığını belirttiniz. Terörle Mücadele ve Başbakan’ın Ortadoğu gezisi. Önemli kararları bu iki konudan hangisinde aldınız?

Arınç, Bakanlar Kurulu’nda ele alınan her konuda önemli kararlar alındığını söylemekle yetiniyor…

Sorulara bakar mısınız?

Bakanlar Kurulu olmuş, Türkiye’nin gündeminde Terör’den Ortadoğu’ya onlarca konu var. Ancak muhabirler bu konularda genel geçer şeylerin dışında bir şey soramıyor.

Çünkü çoğu bu konularda detaya hakim değil.

 “Başbakanlık Muhabirliği”nin maalesef adı kalmış durumda.

Önemli ölçüde çoluk çocuğun eline düştü dersek yeridir.

Son soruyu soran arkadaş acaba Başbakan Yardımcısı’nın “Terör konusunda önemli kararlar aldık, diğeriyle ilgili önemsiz kararlar aldık” demesini mi bekliyor.

Bir de “bir konunun netleşmesi için soruyorum” ifadesiyle mevzuya giriyor ki, zannedersiniz 8 sütuna manşet olabilecek bir soru soracak.

CEVAPSIZ SORU BİLE ÖNEMLİDİR

“İyi soru sorsak da doğru dürüst cevap vermez geçiştirir Arınç” diyebilir Başbakanlık Muhabirleri ama bu doğru değil.

Detaylara hakim olduğunuzda doğru soru haberleştirilebilecek değerde cevap alır.

Doğru sorunun cevapsız bırakılması bile haberdir çünkü…

Taki Doğan diye bir gazeteci vardı.

İlerlemiş yaşına ağarmış saçlarına bakmadan genç bir muhabir gibi her şeyin peşinden koşardı.

Koalisyon Hükümeti iktidardaydı ve Başbakan Bülent Ecevit hasta vaziyette evindeydi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer kendisini ziyaret etmişti. Çıkışta dışarıdaki “Başbakanlık Muhabirleri” etrafını çevirdiler. “Sağlığı nasıldı” seviyesini geçmeyen sorular soruyor, Sezer’den rutin “iyiydi” kabilinden cevaplar alıyorlardı.

Havalı Başbakanlık Muhabirleri’nin burunlarının ucuyla baktıkları, beğenmedikleri Taki Doğan o an soru sorma dersi verdi hepsine ve “Efendim, sizi yatarak mı ağırladı otutarak mı” dedi.

İşte o an Sezer çarpıldı. Verdiği cevap ertesi gün bütün gazetelerin manşetindeydi.

İşte soru budur…

Doğru ve iyi soru sormak gazetecinin birinci görevidir.

Habere giden yol buradan başlar.  

Bakanlar Kurulu sonrası Başbakanlık Muhabirleri’nin sordukları sorular insanın uykusunu getiriyor. Hepsinin rahatı yerinde tabi..

Kocaman koltuklara yayıla yayıla soruyorlar sorularını.

Eskiden Başbakanlığın önünde, yazın sıcaktan bayılacak hale gelir; Kışın soğuktan şuurunuz donardı.  Merdiven önünde ayakta yapılan açıklamalarda muhatap gerçek sorularla karşılaşırdı. Üstelik rutin diye o açıklamalara imza atılmazdı.

Başbakanlık Muhabirleri gerçek muhabirdi…

Şimdikilere çoğuna muhabir demeye insanın dili varmıyor…

Bir de rutin açıklamalara, Başbakan’ın rutin konuşmalarına imza atmıyorlar mı?

Ah ah…