Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Askeri Harcamalar ve Demokrasi
Bülent Kuşoğlu
YAZARLAR
12 Mart 2012 Pazartesi

Askeri Harcamalar ve Demokrasi

Savunma harcamalarının aşırı büyüklükte oluşu Türkiye’de bir şehir efsanesidir. Yıllardır çok fazla askeri harcama yaptığımız yazılır-söylenir, “Bütçenin yarısı savunma harcamalarına gidiyor” denir. Ne kadar doğrudur aslında çok fazla bilen, konu üzerinde çalışan, diğer ülkelerle karşılaştırma (Bencmarking) yapan da yoktur. Yakın zaman kadar askerlere ayıp olmasın diye veya başıma iş çıkarmayayım gerekçesi ile konu araştırılmazdı dahi. Arada bir general çıkar askeri harcamaların Türkiye için gerekliliğinden bahseder, -gerekçesi Türkiye’nin özel konumudur- NATO içerinde kıyaslanınca harcamaların en çok olduğu ülke olmadığımızı söyler bizde pek üstelemezdik. Gerçekte durum neydi pek bilmedik, bilmekte istemedik, araştırmadık.

Konuyla ilgili bir uluslararası sempozyuma konuşmacı olarak çağrılınca fark ettim ki konu geçmişteki gibi değil, inceleniyor, sonuçlar ortaya konuyor, kıyaslanıyor, yorumlar yapılıyor. Özellikle özel üniversiteler bu konuda güzel çalışmalar başlatmışlar.

Bilgi Üniversitesi’nden Prof.Dr. Nurhan Yentürk, “Askeri ve İç Güvenlik Harcamalarını İzleme Kılavuzu” adı altında bir çalışma ile alanında bir ilke imza atmış.

Ülkelerin askeri harcamalarını izleyip karşılaştıran 2 kuruluş varmış dünyada. 1- NATO 2-Stockholm Barış Enstitüsü. Bunların “Askeri harcama” tanımları da farklı. Örneğin Nato, jandarma, sahil güvenlik gibi paramiliter kuruluşların harcamalarını askeri kabul etmiyor SIPRI (Stockholm ) ise değerlendirmelerine alıyor.

Geçmişte bizde bir ara GSMH’nın yüzde 4,5’ine kadar çıkmış olan savunma harcamaları şimdi yüzde 2,5’a kadar gerilemiş.

Savunma harcamaları bütçemizin ise yüzde 8-8,5’ine tekabül ediyor ve yüksek bir rakam. Galiba NATO’da bütçeye oranı olarak 3’üncü büyük harcama bizde. Eğitimde uluslararası sıralamada ne kadar geri olduğumuzu hesaba katarsak çok yüksek bir düzey diyebiliriz.

Demokrasiyi sadece sandıktan çok oy alanın çıkması olarak alıyor sonrası ile pek ilgilenmiyoruz. Halk oy veriyor sonrasını getirmek de aydınların, Üniversitelerin, sivil toplum ve meslek kuruluşlarının görevi olmalı. Savunma harcamalarının yüksekliğini, eğitimin düşüklüğünü, eğitim sisteminin keyfi olarak değiştirilmesinin sebeplerini sorabilmeli, gündeme getirebilmeli, tartışabilmeli ve sonuç elde edebilmeliyiz.  

Bir başbakan’ın halka yaptığı konuşmada Yasama organını hiçe sayarak, “Hafta sonu eğitim yasası değişikliği komisyondan geçecek” talimatı vermesini eleştirebilmeliyiz. Demokrasi kavramını biraz da buralarda, bu detaylarda arayabilmeliyiz.

Tekrar savunma harcamaları konusuna döneyim. Aslında askeri harcamaları yeterince denetlemiyoruz. Meclis denetimi de, Sayıştay’ın ve diğer birimlerin yaptığı idari denetimlerde yeterli değil. Ama bu durum sadece askeri harcamalar için değil her türlü bütçe harcaması için geçerli. Mevcut mevzuat ve uygulama ile yapılan denetim anlamlı değil. Siz hiç Kesin Hesap Kanunu nedir bilir misiniz? Üzülmeyin, bu konuda yetkili olan milletvekilleri de bilmez. Bu yıl 2010 Bütçe harcamaları kesin hesap kanunu ile bağlandı, bütçe de 15 milyar lira kadar ödenek üstü harcama yani izinsiz harcama olmasına rağmen mevzuat gereği bir şey yapılamadı.

Galiba demokrasi anlayışımızı bir az daha ileri götürmemiz ve detaylandırmamız gerekiyor.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 13 Mart 2012 Salı 11:08
Bu yüce milletin KUTSALI ile,dini ile uğraşıp,bu Milletin dinini,Kutsalını bu COĞRAFYADAN kazımaya çalışanların TÜRKLÜĞÜNÜ test etmek benim en doğal hakkımdır.Bu Ülkede kime zorla İSLAM dayatılıyor.Din özgürlüğünden neden bu kadar korkuluyor.Eğitim özgürlüğünden,eğitim TERCİH özgürlüğünden neden bu kadar korkuluyor.Türk Halkına DEMOKRASİ neden çok görülüyor.Türk halkına demokrasiyi çok görüp,KOMİSYON baskınları düzenleyenlerden,Türk halkının soracağı hesap çok ağır olacaktır.H.Tahsin.
 Misafir
 13 Mart 2012 Salı 10:29
1920 de -21-22 de TBMM kürsüsünü SUSTURMAYI pilanlayanlarla,bugün TBMM kürsüsünü işgal edip susturmayı pilanlayan KOMİSYON baskıncılar,aynı ZİHNİYETİN günümüze uzanan uzantılarıdır.24 Temmuz 1923 de İmzalanan LOZANIN,İngiliz Parlementosunda hangi tarihte ONAYLANDIĞINI merak edip öğrenenler,benim ne demek istediğimi çok net öğrenir.Lozanın TBMM deki onayından kaç yıl,kaç ay sonra İngiliz parlementosunda onaylandığını ve bunun nedenini merak edip öğrenelim.H.Tahsin.
 Misafir
 13 Mart 2012 Salı 10:03
(3)Askeri Harcamalar ve Demokrasi. Özetle, bir ordunun (şeklen) varlığı, ondan beklenenin alınmasına yeterli değildir. Bu nedenle harcamaların fazlalığı-azlığı, fonksiyonelliği ile ölçülmelidir. Geldik Asker ve Demokrasi-ye. Polis ve askerin farkı; Polis karşısındakini suçlu, asker karşısındaki düşman olarak görmektedir. Bu nedenle askerin ülke içerisinde bir görevi, yetkisi (savaş dönemleri hariç) olmamalıdır. Olursa, Demokrasi-özgürlük vb ATTA-ya gitmektedir. Ol hikaye budur. canmehmet
 Misafir
 13 Mart 2012 Salı 09:57
(2)Askeri Harcamalar ve Demokrasi. Anlaşılan Ordunun bağımsızlığı koruyabilmesi için kendi varlığının dışında başka varlıklara da ihtiyacı vardır. Örnek 1; a) Yetenekli profesyonel asker, b) Yüksek askeri teknoloji (ve üretilmesi) c)Güçlü ekonomilere sahip devletler. Örnek 2, İsrail, bir kondu devlet olmasına rağmen (Gelişmişlerin desteklerini bir tarafta tutarak) teknoloji üretmesi ve donanımlı askerleri sayesinde, kendisinden 20-40 kat fazla nüfusa sahip ülkelere diklenebilmektedir.Canmehmet
 Misafir
 13 Mart 2012 Salı 09:51
(1)Askeri Harcamalar ve Demokrasi. Modern devletlerde, özellikle batı kültüründe bir anlayış bulunmaktadır. "Ne verdiniz ve verdiğinizin karşılığında ne aldınız?" Bu anlayışla önemli olan, burada harcanan paranın miktarından çok, harcanan para karşılığında amacınıza ne kadar ulaştınız ve ne kadar yarar sağladığınızdır. Ordu, bir devletin bağımsızlığının teminatıdır. Ancak, Irak, Afganistan, Libya vb ülkelerin orduları bağımsızlıklarını koruyamadı. Demek ki, eksik olan bir şeyler var. canmehmet
 Misafir
 13 Mart 2012 Salı 00:27
gerçekvatandaş dostumun yazdıklarına ben de imzamı atarım. muhalefet nasıl bakmalı evet aynen böyle. muhalifler için verilen bu dersin bir başka açısını yani iktidar hangi sebeplerle eleştirilmeli, hatta bunu en başta kendi taraftarları neden yapmalı şeklinde genişletmesi mümkün olursa herkesin faydalanacağı bir birikimimiz daha olur. Evet muhalifler farklı bakabilmeli ama ya iktidar yanlıları? gka
 Misafir
 12 Mart 2012 Pazartesi 19:51
CHP nin bu gidişatı, hızla 1999 seçimlerindeki akıbetine doğru yol alıyor.Mecburi eğitim 8 yıldan 12 yıla çıkarılıyor,bunun neresine niçin itiraz ediyorsunuz.Derdiniz İmam Hatip Okulları ise, siz zaten AYVAYI yemişsiniz dostum.Lideriniz mezhebinin oyu size yeter.Mustafa Timisiye yetmemişti ama, size yeter de artar bile.Kandıralı.
 Misafir
 12 Mart 2012 Pazartesi 18:21
Gerçekvatandaş gibi "GERÇEK MUHALEFET",canım ÜLKEMİN başına.sevgiler.H.Tahsin
 Gerçekvatandaş
 12 Mart 2012 Pazartesi 16:23
(11) Muhalefetin hatalı çıkışları olduğunda, onları da yermekten kaçınmayacağımı, hangi taraftan olursa olsun tüm fanatik yandaşlara hak ettikleri yanıtı vermekten geri kalmayacağımı belirteyim… Daha sonra da yeri geldiğinde, AKP hükümeti ve “onun” Başbakanı ile “onun” Cumhurbaşkanının; bu günlere dek katılmadığım, yadırgadığım, kasıtlı, tehlikeli, hatalı, hukuka aykırı, gayrı adil, ayırımcı, belli başlı haksız uygulamaları ile aykırı tutum ve davranışlarını (özellikle görmezden ve anlamazdan gelen yandaşları için) sıralayarak hatırlatacağım… Şimdilik bu kadarcık(!) bir “giriş” yeterli olsun:)).. Sevgiyle kalınız…
 Gerçekvatandaş
 12 Mart 2012 Pazartesi 16:23
(10) Aksi halde milletin bu yolculukta at değiştireceğini sanıp hayal etmeyi sürdürmek en hafifinden saflıktır.. Açıklamalarımda bir amacım da; bundan sonraki yazılarımı okuyunca, olaylara at gözlüğü ile bakan bir iktidar muhalifi olduğumu sanarak bana çakmaya çalışacak AKP yandaşlarına, gerçek düşüncelerimi bir nebze de olsa anımsatmaktır… Ancak; AKP ve Erdoğan’ın haksız, yanlış, hukuka aykırı, antidemokratik, adalete, eşitliğe, milletin ve devletin çıkarlarına ters pek çok politikasını şiddetle eleştirmeyi sürdüreceğimi;
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2025 Turktime