" Minerva kuşu alacakaranlıkta uçar " HEGEL
MİT : Minerva kuşu , mitolojinin metinlerinde bir lanetin betimlemesine ilham olup , patolojik tanrı Zeus'un , aklın tanrısı Athena üzerine olan cezalandırmasının sembolik tasviridir.., Bilinen çizimsel anlatımlarda Zeus ; elindeki tesbihi sallayarak mahallede turlayan yarı kanatlı kabadayı misali , elinde şimşek ortalıkta gezinen, tanrılar katının tepe ismidir.., sol tarafından kalktığı bir gün Athena'ya seslenerek ; ölümlü yaratıklara akıllarını kullanmalarını sağlayacak şeyleri öğretmemesini salık verir.., sonrasında , Athena'nın emirlerine karşı geldiğini yarı tanrı muhbirlerinden öğrenen Zeus , Athena'yı lanetleyerek baykuş'a çevirir bir ormanda hapseder.., o günden sonra athena ( Minerva ) , aklın , felsefe ve ilham'ın sembolü olarak bilinir ve baykuş ise felsefenin totemi olarak yer bulur.., Bilinçdışında bu türden mitolojik hikayelerden kaynaklanan şişmeye sahip Roma toplumu hristiyanlığa geçince bu hikayeler tasvir değişikliğine maruz kalıp baykuş, lanetin temsili olarak akla indirgenir olmuştur .., Nitekim töre , gelenek ve ritüellerin dinsel argümanlardan bağımsız bir yayılma biçiminin olması hasebiyle , hristiyan topluluklarla coğrafi komşulukları gereği müslüman toplumlarda da baykuş , uğursuzluk özdeşleşmesine maruz kalmıştır.., İslam kaynaklı öykü , hikaye ve efsanelerde baykuş ölüm ile ilişkilendirilmiş , bir mahallede baykuş öttüğünde o mahalle sakinlerinden birinin zamanının dolduğunun anlatıldığı inanış biçimleri hayat bulmuştur.., İnsanların ölümsüzlük iksirini aradığı ortak toplumsal öykü ve masallardan , insanların ölümü unutmak için yabanıl alışkanlık ve kutsal yalanlara sığındığı modern zamanlara kadar , mitoloji bilinçaltından temizlenememiştir.., Ve insan denilen mahluk, totemler üzerinden vargısal sonuçlar üretmekten geri duramamaktadır.., Unutmak veya yok saymak uğruna insani vasıfların dahi törpülendiği bir yaratılış hikmetini, sırf hatırlattığı için baykuşa uğursuz diyelenler, ezan sesinde içgüdüselleşen bir dürtülenme ile uluyan köpeklere hangi gözle bakarlar kimbilir..?
İki alacakaranlık arasındadır gece .., güneş batarken kızıldan siyaha seyreden zamandadır ilk alacakaranlık ve yeni gün ağarmaya başladığında ikincisi ile sonlanır dün denilen gün .., Zamanın kendine has diyalektiğinin ve varlık alanının sonlu düalizminin bir diğer yansımasıdır alacakaranlık..,
ALCHİNDUS ( KİNDİ ) : İslam tarihinin ilk filozofu olarak seleflerince taktir gören ve ilmi seviyesiyle ortaçağ avrupasına ilham olacak eserler yazan Kindi , yaşadığı dönemlerde ( Dokuzuncu yüzyılın ilk yarısı ) , hakim cemaatlerden Mutezile tarafından mülhid ( Dinden çıkmış , kafirleşmiş ) ilan edilmiş olup .., kendisine yönelmiş olan saldırılara " İlk felsefe üzerine " ( Kitab fi'l-felsefeti'l üla ) adlı eserinde tarihi bir cevap vermiştir..:
" Layık olmadıkları halde Hakkı temsil durumunda olsalar da bunların kıt zekaları gerçeğin esprisini anlamaktan acizdir .., Bilgileri ise , yüksek düşünce sahiplerini taktir etme , yararı herkese ve onlara da dokunacak olan içtihad yapma düzeyinde değildir.., Bunların hayvani nefislerinde yer eden haset kiri ve düşünce ufuklarını kapayan karanlık , gerçeğin nurunu görmelerini engellemiştir.., Saldırgan ve zalim düşman pozisyonunda olan bu zatlar , haksız yere işgal ettikleri kürsüleri korumak için , elde edemedikleri ve çok uzağına düştükleri insani faziletlere sahip olanları aşağılarlar .., amaçları riyaset ve din tacirliğidir.., oysa kendileri dinden yoksundur..! "