Yok öyle yağma!
Genelde şöyle bir yanılgımız olduğunu düşünüyorum;
Bizim bildiğimiz ya da kamuoyunun bildiği bir konuyu, herkesin bildiğini varsayabiliyoruz.
Oysa bazen en basit bir konu dahi, bilgi kirlenmesinden dolayı eksik ya da yanlış bilinebiliyor.
Örneğin Kobani…
Kamuoyunun önemli bir bölümünde; IŞİD, Kobani’de yaşayan vatandaşlarımızı katlediyor algısı var.
Oysa, Kobani’de tek bir sivil yok!
Daha doğrusu kalmadı!
200 bine yakın Kobani’li IŞİD’in saldırılarından sonra Türkiye’ye sığındı.
Şayet Kobani’de tek bir sivil dahi kalmış olsaydı, Türkiye o sivili kurtarmak için gerekeni yapmalıydı ama yok!
Peki, kimler var Kobani’de?
Kobani’de, PKK ve yan kuruluşu olan YPG’liler var.
Yani, IŞİD teröristleri, PKK teröristlerine saldırıyor.
Türkiye’den istenilen ne?
Sınırlarımızın içinde mücadele ettiğimiz PKK’yı, sınırımızın dışında korumamız!
HDP bunun için, “Çözüm sürecini” bahane gösteriyor.
Hani; polislerimizi, Kürt vatandaşlarımızı çözüm sürecine rağmen şehit eden PKK için!
Hani; Türk bayrağını indiren, okulları yakan PKK için.
Hani; yalnızca başka partili diye 18 yaşında bir genci, 6. kattan atarak üstünden araba ile geçen PKK için.
Yok öyle yağma!
Halep’te, Musul’da Türkmenler katledilirken tek bir kınama dahi yapmayan HDP, hiç kimseye insanlık dersi veremez.
Irkçılık, insanlığın değil, şeytanın malıdır.
Hükümetin kamu otoritesini sağlayacak güçlü yasalar çıkarması yerinde bir karardır.
Kaos ve korkudan beslenen bir yapı, devletin gücünü hukuk içinde görmeyi hak eder.
O bayrağı indiren el, kırılmayı hak eder.
O bayrak ki; gölgesinde ezanlar okunur.
O bayrak ki; gölgesinde namus korunur.
O bayrak ki; gölgesinde Türk, Kürt, Çerkez, Laz yatar.
O bayrak ki; gölgesinde şerefimiz, hürriyetimiz dalgalanır.
*Bu yazı Talat Atilla'nın Güneş Gazetesi'ndeki köşesinden alınmıştır...