Başta ABD olmak üzere bir çok devlet,
İŞİD terör örgütüne karşı birleşmiş görünüyorlar.
Görünüyorlar diyorum çünkü, İŞİD’in temelinde, ABD ve körfez ülkelerinin parmak izleri olduğuna dair kuvvetli emareler var.
Uzaydan insanların göz rengini tespit eden teknolojinin, on binlerce silahlı teröristin aniden çıkmasını gözden kaçırdıklarını iddia etmek, akla ziyan bir önerme.
İŞİD’in olağan failleri; İslam imajını bozmak, kendi işlerini taşeron bir yapıya yaptırmak gibi mantıklı ve delillere dayanan resmin karşısına, şu ana kadar makul bir anti tez sunamadı.
İŞİD’in görevini yaptığını düşünen batı, İŞİD’in işini bitirmek için seferberlik ilan etti.
Öyle görünüyor ki; ABD, İŞİD savaşına Türkiye’yi aktif olarak katarak, bir taşla yüzlerce kuş vurmak istiyor.
Türkiye’nin bu durumda nasıl bir pozisyon alacağını zaman gösterecek ama unutulmaması gereken, İŞİD’in bir şekilde etki alanında olan, bizim kan ve tarih bağımızı taşıyan Türkmen, Kürt ve Arap vatandaşlarımızın güvenlik problemidir.
Türkiye’de İŞİD’le ilgili en derinlikli analizleri yapan birkaç isimden birisi olan gazeteci-yazar
Alper Tan’ın, “
Bizi yüz milyon rehinesi olan devlet konumuna sokmak istiyorlar” mealindeki yazısını, imkanım olsa tüm Türkiye’ye okutmak isterdim. (
http://www.kanalahaber.com/haber/analiz/bolgede-100-milyon-rehinemiz-daha-var-194078/)
Başta PKK unsurları olmak üzere bir çok denklemle uğraşan Türkiye’nin enerjisini emmek isteyenlere karşı, Türkiye stratejik adımlar atmalı.
Daha da ötesi;
Türkiye, İŞİD terörizminin direk-endirekt etkilerine karşı uzun süredir aktif ve pasif olarak zaten mücadele veriyor.
1,5 milyondan fazla mülteci Türkiye’nin topraklarına sığındı.
Türkiye, 49 rehinesini yeni kurtardı.
İŞİD, saldırılarının tamamını Türkmen, Kürt ya da Arap kardeşlerimize yöneltirse,
Bu tek hamle bile alanımızı daraltmaz mı?
Mümkünse bırakalım, Avrupa kendi büyüttüğü canavarı kendi bitirsin.
Mümkün değilse, ucundan dolaşalım!
*Bu yazı Talat Atilla'nın Güneş Gazetesi'ndeki köşesinden alınmıştır...