Türk Solu
Yunanistan’ın yeni Başbakanı Aleksis Çipras’ın iktidara gelişinin, Türk Solunu heyecanlandırmasını insani bulsam da, siyasi pratikten uzak buluyorum.
Her şeyden önce Yunanistan ve Türkiye’nin sosyolojik gerçekliği ve medeniyetleri bambaşka…
Türk seçmeninin, bir ateisti Başbakan yapacağına ihtimal veriyor musunuz?
Evet, seçmen ateisti anlayışla karşılayabilir ama yönetme yetkisi vermez.
Bunu yalnızca bir tespit olarak söylüyorum;
Niyetim şu ya da bu liderin inancını sorgulamak değil.
Ayrıca bu haddim de değil.
Yunanistan Solunun geçmişi ile Türk Solunun geçmişi arasında da derin farklılıklar var.
Yunanistan Solu, Türk azınlıklara bile hoşgörü ile yaklaşırken, Türk solunun geçmiş sabıkasında, asli vatandaşının inanç özgürlüğünü sınırlamak yok muydu?
Evet, Türk solu da kısmen değişti.
İnanç boyutuna bakışında ciddi bir esneme var ama Türk solunun dini hassasiyetlere gösterdiği duygunun adı; TOLERANS…
Oysa Türk seçmeni, içselleştirilmeyen hiçbir duyguyu saygıya değer görmüyor.
İçselleştirmekten maksat, aynı duyguyu taşımak değil.
Karşı tarafı, kendi yerine koymak…
Oysa şu anda, Türk solunun yaptığı, “Oy almak için muhafazakar kitleye yanaşmak” değil mi?
Üstelik bu yanaşma o kadar amatör, o kadar sığ bir siyasetle yapılıyor ki;
Sağ/Muhafazakar seçmen, Türk solunun samimiyetini daha derinden sorgulamak zorunda kalıyor.
Manzara tam da şu;
Genel merkeze bir mescit…
Liderin yanına sözde muhafazakar bir yardımcı.
Diğer yanına müftü…
Ortaya Öcalan’ın avukatı.
Oysa Türk solu, tarihsel mirasına sahip çıkarak ve elbette sağ siyasetçilerden de istifade ederek büyümeyi deneyebilir.
Asıl problem;
Türk solunun üzerinde yükselebileceği bir dalganın olmaması.
Talat Atilla/Güneş