Turktime adıl haber portalınızda 18.11.2009 tarihinde “TBMM den TURKTİME TEKZİP geldi” başlıklı haberiniz, ne yazık ki yine asılsız, hukuk dışı yorumlar ve iddialar içerdiğinden tekzip etme mecburiyetinde kalınmıştır.
1.Öncelikle tekzip TBMM den gelmemiştir. Tekzip müvekkil adına kişisel olarak yapılmıştır. Kişisel bir tekzibin kurumsal olarak TBMM den geldiği izlenimi yaratılması yanıltıcı bir haberciliktir.
2. Tekzibimizin mahkeme kararı olmadan yayınlanması, sorumlu bir gazetecilik anlayışı örneği teşkil etmiş, fakat tekzibimizden bazı bölümlerin çıkarılma ve anlam düşüklüğü yapan bazı kelimelerin atlanmasını doğru bulmadığımızı ifade ederiz.
3. Tekzibimizi yayınlarken kullandığınız, “ ‘Asılsız, mesnetsiz, saldırı amaçlı, gerçeğe aykırı ve kasıtlı bir yazı’, hakaret unsurları taşımaktadır.” Yorumunuz hem hukuka uygun değildir hem de objektiflikten uzaktır.
Bu kelimelerden hangi kelime hakaret niteliğindedir? Türkçe Sözlüğe açıp bakınız!
Ayrıca bu kelimeler şayet hakaret içerikli ise, aynı kelimeleri içeren, başka yayın kuruluşlarında yayınlanan tekzipleri niçin Turktime sitesinde yayınladığınızın cevabını kamuoyuna vermek durumundasınız!
Akşam gazetesi köşe yazarlarının yazılarına gönderilen tekzipleri konu alan haberlerinizi size hatırlatmak ihtiyacı duyuyoruz?
Örneğin; Oray Eğin’in yazısına yapılan, sitenizde “Akşam”da “Şok Üstüne Şok, Yine Tekzip” başlıklı haber yaptığınız tekzipte; haberle ilgili “önyargılı”, “art niyetli duygularla”, “gazetecilik kisvesi altında”, “müvekkile saldırı amaçlı”, “çok çirkin”, “düzeysiz”, “kasıtlı yayın”, “basın ahlakından nasibini almamış bir yazar”, “gerçekleri çarpıtma”, “gazetecilik değil, kara çalma”, “çirkin, düzeysiz”, “yalan dolu yazı” ibarelerine yer verilmektedir.
Yine, haber sitenizde, “Akşam’ın Köşecileri Yaramaz Oldu” başlıklı yayınladınız, Tuğçe Tatar’ın yazısına gönderilen tekzip metninde, “saldırı amacıyla yapılmış çok çirkin”, “düzeysiz ve kasıtlı”, “gerçekleri çarpıtma”, “gerçek dışı”, “karaladı”, “hunharca”, “yalan”, “çirkin bir iftira”, “hezeyan”, “yalan dolu”, “kasıtlı”, “art niyetli”, ibareleri yer almaktadır.
Şimdi siz, başka bir gazete ve yazarlarıyla ilgili, bizim tekzibimizde yer alan hakaret içermeyen hukuki kavramlardan daha ağır ibareler içeren tekzip metnini, yasal bir mecburiyetiniz olmadığı halde, yayınlayacaksınız, üstelik bunu olumlu bir havada haber yapacaksınız; kendi haberinizin tekzibini ise büyük bir alınganlık içinde, yine müvekkile haksız saldırı içeren ve gerçekleri çarpıtan bir yeni haber eşliğinde sunacaksınız! Bunun çifte standart olup olmadığını okurlarınızın takdirine bırakıyoruz.
4.Bir idari kuruluş içerisinde dedikodu niteliğindeki ve hepsi yargı denetimine tabi olmuş hususları, geçmiş saygın yayıncılık ve gazeteciliğinizi gölgeleyecek bir üslup ve tarzda yayınlamanızı, kişiselleştirmenizi, basın hürriyeti ve basın ahlakı ilkeleri çerçevesinde anlamakta güçlük çekiyoruz.
Tümüyle müvekkilime dönük kişisel saldırı niteliğindeki tekzip ettiğimiz yazınızda bazı hukuki gerçekler, ne yazık ki yine tümüyle çarpıtılarak; tekrar haberleştirilmiştir. Niçin Resmi Gazeteden Yönetmeliğin adı yazılı yeri yayınlamadınız?
Belge diye sunduğunuz Yönetmelik tekzip yazımızda da belirttiğimiz ayrıca Resmi Gazetede ve kurum internet sitesinde de yayınlanmıştır. İddia edildiği gibi ‘YOK’ denilmemiştir. İddia ettiğiniz tekzip yazımızı lütfen yeniden okuyunuz. 1996 yılında yürürlüğe giren “Televizyon Müdürlüğü Yönetmeliği” adında bir yönetmelik yoktur.
08.06.1996 tarihinde “TBMM Televizyon Hizmetleri Yönetmeliği” adlı yönetmelik yürürlüğe girmiştir. Bu nedenle Resmi Gazetedeki, Yönetmelik adını olduğu bölümü yayınlamayarak, kamu oyunu yanılttınız.
Şimdi normal ilkokul mezunu bir kişiye bu okutulsa, 1996 yılında TBMM TV Müdürlüğü Yönetmeliği adı altında bir yönetmelik olmadığını anlar. Bir yönetmeliğin adı Resmi Gazetede yayınlanırken yazılıdır. Bu yönetmeliğin adını ne Turktime sitesi, ne sitenin avukatları, ne de siteye gerçek dışı bilgi, yorum yapanlar değiştiremez, yok sayamaz.
a) 2919 sayılı TBMM Genel Sekreterliği Teşkilat Kanunu’nda TBMM
TV Müdürlüğü adı altında bir müdürlük yoktur. Yasada olmayan müdürlük yönetmelikle de kurulamaz. Yani 1996’da yürürlükte olan yönetmeliğin adını gerçeğe aykırı yazıyorsunuz. Belge diye yayınladığınız yönetmeliğin yayınlandığı Resmi Gazetedeki Yönetmeliğin adını bir kere daha okumanız, okuyucunuzdan özür dilemenizi sağlayacaktır.
b) Kamu kuruluşlarında memurlar ancak ve ancak bir kadro karşılığı
istihdam edilir. Kadro ihdası da ancak kanunla yapılabilir. 1996 yılında TBMM’ye ait 2919 sayılı Kanunda TV Müdürlüğü ve ekinde “TBMM TV kadroları”,muhabir, kameraman, resim seçici vb. yoktur.Bunlar da 2919 sayılı yasada 2006 yılında değişiklik yapan yasa ekinde ihdas edilmiştir. Sadece 1 adet daha önce Basın Müdürlüğü bünyesindeki faaliyetler gereği ihdas edilmiş kameraman kadrosu bulunmaktaydı. Bu kadroya da kameraman olarak teknisyen kadrosundaki Ahmet Tipi atanmıştı.
Anayasa, yasa ve memur hukuku ilkeleri böyle emrederken, siz ısrarla, müvekkil Nihat Bük’ün muhabir kadrosunda, ya da müdür kadrosunda olmadığını iddia ederek, bu nedenle TBMM TV’deki hizmetlerinin yayıncılık deneyimine sayılmayacağı sonucuna varmaktasınız.
Tekzip yazımızın hiçbir yerinde müvekkil “…kadrosunda görev yapmıştır” şeklinde hukuk dışı açıklamamız yoktur. Müvekkilin TBMM TV’de yürüttüğü çeşitli hizmetler ve görevlerde bulunduğu belirtilmiştir.
c) Memur hukuku hakkında hiçbir bilgiye sahip olmayan kişi ya da
kişilerce yazılmış olduğu kuvvetle muhtemel tekzip konusu yazınızda başkaca birçok hukuki yanlış ve tutarsızlık mevcuttur.
5. Sadece, size bu gerçeğe aykırı yorum ve bilgileri verenleri tanımanız ve bir daha itibar etmemeniz bakımından, gayri ciddi, hukuk dışı bazı değerlendirmelerinize de cevap verme mecburiyeti doğmuştur.
a) Haberinizde, “Yayın Kurulumuzun Hukuk Servisi bunu bilmeyecek kadar cahil değildir” diyerek, “2006 yılındaki atama, 2008 yılı yönetmeliğine göre değil, 1996 yönetmeliğine göre yapılmıştır. Zaten adı geçen 1996 tarihli yönetmelikle sadece televizyon müdür ve müdür yardımcısının atanma şartları yazılmıştır ki, biz de bunu yazdık….” denilmektedir.
Hukuk servisinizdeki hiçbir hukukçunun hukukla ve hukuk metinleriyle ilgili böylesi bir cahillik yapabileceği aklımızın ucundan dahi geçmez. Çünkü bu değerlendirmeleri hukuk servisi tarafından yapılmadığı, bir hukukçunun asla yapmayacağı yanlışların haber metninde olmasından kolaylıkla anlaşılmaktadır.
Şimdi biz soruyoruz; 1996 Yönetmeliği’nin neresinde “Televizyon
Müdürü”, “Müdür Yardımcısı” ibaresi vardır?
Bu yönetmelikte, “Televizyon Hizmet Birimi Yöneticisi” ve Yardımcısı” ibareleri vardır. Bu ibareler bir “kadro” yu ifade etmez, herhangi bir kadroda görev ifa eden memurlarca yerine getirilecek bir hizmeti ifade eder.
Birim yöneticisi hizmeti, müşavir kadrosunda bulunan bir memur tarafından yerine getirilebilir. Örneğin, Bilgi İşlem Müdürlüğü kurulmadan önce, Birim Amirliği olarak hizmet verirken, Birim Yöneticisi, müvekkil gibi Başkan Müşaviri kadrosunda olan bir memurdur. Şimdi, İnşaat Birim Amirliği görevi, Başkan Başmüşaviri kadrosunda bir memurca yerine getirilmektedir.
Kamu yönetiminde, vekaleten atama ya da görevlendirme hizmet gereklerine göre uygulanan bir yoldur. 2919 sayılı Kanunda “Müdürlük” olarak kurulmamış, TBMM TV Birimine, müdür kadrosu ve unvanıyla atama yapılamaz. Müvekkilin kadro unvanları, müşavir, başkan müşaviridir.
İç görevlendirmelerin resmi olmadığı, iddiası abesle iştigaldir. Görevlendirmenin kendisi resmi bir işlemdir.
Müvekkil ‘Müdür’ kadrosuna atanmadığından sicil amiri, disiplin amiri yetkisi olamazdı. (Bir kez daha belirtiyoruz: 2006 sonuna kadar ‘TV müdürlüğü’ yasa ve yönetmelikte yoktur. Bu nedenle kimse TV Müdürü kadrosuyla atanamazdı! Bu nedenle müvekkilin hukuka aykırı olarak TV Müdürlüğüne atandığı iddianız hukuka ve gerçeğe aykırıdır.
b) Yazınızda yer alan, “Nihat Bük’ün televizyonda muhabirlik unvanı hiç olmamıştır, resmi bir muhabirlik kadrosu da 2006 yılı sonuna kadar zaten olmamıştır” şeklindeki değerlendirmeniz ile, olmayan ‘TV Müdürlüğü’ kadrosuna müvekkilin atandığı iddianız birbiriyle çelişkilidir. O tarihte Televizyonda kimsenin kadrosu olmadığını, olamayacağını, müdür kadrosunun da olmayacağını, olamayacağını tekzip yazımızda ayrıntılı olarak açıkladık. Şimdi aynı şeyi siz söylüyorsunuz ama 2006 yılı sonuna kadar olmayan TV Müdürlüğü kadrosuna Nihat Bük’ün hukuk dışı atandığını tutarsızlık içinde iddia ediyorsunuz.
c)Nihat Bük’ün televizyon sorumlusu olarak görev yaptığını iddia ettiği döneme ilişkin, “müşavir kadrosunda Televizyon Müdürü olacak” şeklinde kayıtlı bir yazı var mıdır? Sorunuz da da aynı nedenle tutarsızdır. Her iki haberinizde de ısrarla aynı hata yapıldığından, bir kez daha tekrarlıyoruz: O tarihlerde (1994-2006 sonu) “Televizyon Müdürü” kadrosu hiçbir yasada bulunmamaktadır. Yasada olmayan bir “kadro”ya idarenin atama yapması, hukuken imkansızdır. Olmayan kadroya da ‘Televizyon müdürü’ olacak diye bir kayıtlı yazıda olamaz. Müvekkil televizyon müdürü olarak resmen, vekaleten ya da görevlendirmeyle atanamaz. Bir kez de büyük harfle belirtiyoruz: ÇÜNKÜ 2006 SONUNA KADAR YASADA TV MÜDÜRLÜĞÜ YOKTUR VE HİÇ BİR YÖNETMELİKTE TV MÜDÜRÜ KADROSU YAZILI DEĞİLDİR !
Asıl biz sizden, bu tarihler arasında yürürlükte olan, ‘TV Müdürlüğü’ “TV Müdürü” kadrosunun geçtiği bir tek hukuki düzenleyici işlem (varsa!) yayımlamanızı, yayımlayamıyorsanız da okuyucunuzdan “özür” dilemenizi bekliyoruz.
Lütfen, metinleri, “sorumlu”, “hizmet birimi yöneticisi” gibi kavramları “müdür” diye okuyan kişilere okutmayınız!
d) Dönemin TBMM Başkanı Sayın Bülent Arınç’ın onayına sunulan
listede, Nihat Bük’ün görevinin Başkan Müşaviri yazması tümüyle hukukidir. Müvekkilin o tarihteki kadrosu “başkan müşaviri”dir, görev yürüttüğü yer ise TBMM TV olup, yürüttüğü hizmet TV Birim sorumlusudur.
Bu belge dava dosyalarında da mevcuttur. Bu belge elinizde yoktur diye tekzip ekinde yolluyoruz.
Lütfen listeye bakın. Bu liste TBMM TV Müdürlüğü yasayla kurulup kadrolar ihdas edildikten sonra, TV Müdürlüğündeki boş kadrolara atama yapılmasıyla ilgili kurum içi çalışmadır. İta amiri olan TBMM Başkanı tarafından yaptırılan ve kendisine sunulan bir çalışmadır. Sayın TBMM Başkanı tarafından el yazısıyla da atama işlemlerinin hazırlanması talimatı verilmiştir.
Sayın Başkan 1995 yılından beri TBMM TV de hizmet yürüten, liste tarihinde Başkan Müşaviri kadrosunda, TV sorumlusu olarak hizmet yürüten müvekkil Nihat BÜK’ü yeni kurulan TV Müdürlüğünde müdür kadrosuna atama kararı vermiş ve bu iradesini yazılı talimatlandırmıştır.
Şimdi siz o tarihe kadar yasada olmayan TV Müdürlüğü kadrosu niçin Nihat BÜK’ün karşısında yazmıyor? diye kanuna ve gerçeğe aykırı tespit yapıyorsunuz.
TBMM TV’deki kadrolara nasıl atama yapılacağı 2919 sayılı Kanunda bellidir. Müdürlüğe atama, Genel Sekreterin teklifi ve Başkanlık Makamının onayı ile gerçekleşir. Müdürlüğe atama için şartlar da, TBMM Personeli Görevde Yükselme Yönetmeliğinde belirlenmiştir. 2008 yılında da TV Müdürlüğü Yönetmeliği çıkarılmıştır.
Müvekkilim yıllardır TBMM TV’de yürüttüğü başarılı hizmeti neticesinde, başarılı bulunarak Genel Sekreter ve TBMM Başkanı tarafından, 2919 sayılı Kanun, 657 sayılı Kanun ve TBMM Personeli Görevde Yükselme Yönetmeliği’nin Müdürlüğe atanma için öngördüğü şartları taşıdığı tespit edilerek, Müdürlük kadrosuna atanmıştır.
Müvekkile TV Birimi sorumlusu olarak görev yaptığı dönemde, çalışanlar tarafından fiilen “müdür” olarak adlandırılmıştır. İş yaşamı içinde “müdürüm” diye seslenmişlerdir. Haberinizin kaynağı olan, hukuk ve kamu yönetimi hakkında hiçbir bilgisi olmadığı anlaşılan kişi / kişiler de kendisine “müdürüm” olarak hitap etmeleri nedeniyle, çalıştıkları TBMM TV’nin yasayla ‘müdürlük’ olarak kurulu bir müdürlük olduğunu zannetmiş olmaları muhtemeldir.
Ayrıca yazıya bakarsanız diğer kişilerin karşısında da 657 sayılı ve 2919 sayılı yasaya göre atandıkları memur kadroları yazılıdır. Kimsenin karşısında başka bir şey de yazamaz!
Bir kez daha belirtiyoruz, müvekkilimin ataması, atama tarihinde yürürlükte olan TBMM Personeli Görevde Yükselme Yönetmeliğinde müdürlüğe atanmak için aranan şartları taşıması nedeniyle hukuka uygundur. Tekzip yazımızda belirttiğimiz gibi, “müdür” kadrosu ve unvanını içermediğinden, 2006 tarihinde yürürlükte olan Televizyon Hizmetleri Yönetmeliği’nin bu atamada uygulanması hukuken mümkün olmamakla birlikte, müvekkilin şartları bu yönetmelikle Birim Yöneticisi için aranan şartlara da uymaktadır.
Belge diye yayınladığınız yönetmeliğin 7. maddesini hukukçularınıza
okuttuğunuz da size ifade edecekleri gibi: Bu yönetmelikte, belli “kadro ve görev”de çalışma değil, “habercilik dalında” ve “yayıncılık alanında” çalışmış olma şartı aranmaktadır. Ayrıca TBMM TV dışındaki televizyonlarda çalışmış olma şartı da yoktur. TBMM TV nin yayıncılık faaliyeti yaptığı da tartışmasızdır. Müvekkilin TBMM TV de resmen görevlendirildiği 15.2.1995 tarihinden önce, habercilik yaptığı gazetecilik geçmişinin ve TBMM TV’de 11 yılı aşkın yürüttüğü görevin habercilik ve yayıncılık alanında sayılacağından kuşku yoktur. Dolayısıyla, müvekkil Müdür olarak atandığı 2006 tarihinde yürürlükte olan Yükselme Yönetmeliğine ve de TV Müdürü kadrosu anılmayan TV Hizmetleri Yönetmeliğinde aranan şartlara sahip olduğu için atanmıştır.
Yazınızda ‘TV de ve komisyonlarda görev yapan müşavirler yönetmelikleri hiçe sayarak uzmanım mı? Diyecek’ ibareleri de hukukçularınızın bilgisi olmadan haberin yapıldığını göstermektedir. Kamu kurumlarında uzmanlıklar sınavla gelinen kadrolardır. Ayrıca tekzibimizde müvekkilin ‘uzman’ lık iddiası da yoktur. Yazınızın bu bölümü uslüp ve kullanılan kavramlar nedeniyle haberin TBMM de çalışan görevliler tarafından yazıldığı/ yazdırıldığını göstermekten başka bir anlam ifade etmemektedir.
Açıkladığımız hususlar gayet anlaşılırdır:
Yeter ki, aklımızı, vicdanımızı gerçeklere açalım.
Yeter ki, kişisel saldırı amacıyla değil, habercilik anlayışı ile yazalım.
Yeter ki, gerçek bilgi ve belge sunmayı, “hakaret kokan tekziple sindirmek isteme” olarak değerlendirmeyelim.
Yeter ki, başka basın kuruluşlarına gönderilen daha ağır ibarelerle dolu metinleri, yasal zorunluluk yokken yayınlayıp, kendimize gelen tekzibin altında başka manalar aramayalım.
Müvekkille ilgili yürütülen disiplin soruşturması atamasıyla ilgili
olmayıp; müvekkil hakkındaki diğer işlemler gibi yargıya intikal ettirilmiş bir husustur. Sonucunu da sorumlu habercilik anlayışı gereği sitenizde yayınlamanızı bekleyeceğiz. Ayrıca müvekkil hakkında daha önce de soruşturma açılmış, önerilen cezalar reddedilmiştir. Hakkında yapılan iki adet ön inceleme de bu dönemde reddedilmiştir. Tüm bunlar müvekkilin görevden alınmasına zemin hazırlamak için yapılmış işlemlerdir. Yüce yargı tarafından iptal edileceğine de inanıyoruz.
Belgeli ve doğru haber yapma iddianız ne yazık ki gerçek değildir.
Belgelerin yanlış ifade edilmesi, hukuk dışı yorumların gerçekmiş gibi aktarılması, bu kapsamda değerlendirilemez.
Amacımız, saygın gazeteciler tarafından yürütülen Turktıme sitesinin,
maksatlı bazı kişilerce yanlış bilgi ve belgelerle yönlendirilerek, kişisel çıkarlarına alet edilerek saygınlığının zedelenmesine engel olmaktır.
Müvekkilin, her zaman kendisiyle ilgili her türlü haber hatta dedikodu hakkında bilgi alabileceğiniz, açık cevaplar verecek bir Meslektaşınız olduğunu bilerek hareket edilmesi halinde birçok yanlış ortadan kalkacaktır.
Müvekkil arzu ettiğiniz takdirde TV deki hizmetleriyle ilgili TV kayıtlarını da bilginize sunacaktır.
Bu tekzibi hazırlarken yayınladığınız müvekkilin görevden alınmasıyla ilgili haberinizi de tekzip edeceğiz.
İş bu tekzibimizin önceki tekzibimiz gibi aynı yerde, aynı düzende, bu tekzibin elinize geçmesinden itibaren en geç üç gün içinde yayınlamanızı aksi takdirde yargıya başvuracağımızı, haberle ilgili yetkili kişi ve kuruluşlar hakkında cezai ve hukuk yollarına başvurma hakkımızı saklı tutarak müvekkil adına talep ederim.
Nihat BÜK Vekili
Av. Tuba KAYALIK