SANIK KORUMA PROGRAMI
Stratejik derinliği haiz dönemin başbakanı 4-5 Mart 2016 tarihinde İran'a ziyarette bulunur. 6 Mart tarihinde ise İran yargısı, İran devletini 2.8 milyar dolar dolandırmaktan Zencani'yi idama mahkum eder. Ve iki hafta geçmeden Zarrab, maaile turistik gezi görünümünde Miami'ye uçar..?
OLASILIK : Türk yetkililerin kendisini İran'a verebileceği ya da ortadan kaldırabileceğine ilişkin korkuların tetiklendiği kısa zaman zarfında, kendisi ile sanık koruma programı kapsamında anlaşma yapılmış olunması kuvvetle muhtemeldir. Anlaşma kapsamında; en fazla iki yıl hapis yatabileceği, akabinde tanık statüsüne devşirileceği ve işbirliğinin ödülü olarak mal varlığının önemli bir kısmının kendisinde kalması ve de Mahzun arabesk yüz ifadesinin estetik cerrahi ile değiştirileceği konusu karara bağlanmış olabilir..! ( 6-19 Mart arasındaki süreçte, Zarrab'ın Türkiye'deki mal varlığına ve hesaplarına ilişkin inceleme olasılığın tetkikinde yardımcı olabilir)
DELİLLER : Utah'da düzenlenen sahte delil üretimi derslerinde dersten kaytaranların acemilikleri ile Ergenekon, balyoz gibi dava süreçlerinde fazlasıyla yüzleşmiş olan toplumumuz için delil kavramı farklı gözükse de, Yankee adaleti için kendi kurumlarınca elde edilmeyen deliller kanıt değeri taşıyamazlar. Bu durumda 17/25 Aralık süreçlerinde açığa çıkan dinlemeler ve belgelerin dava sürecinde sanık statüsündeki Zarrab aleyhine kullanılması mümkün değildir .., Ve yankeeler çıkıp da bu belgelerin FBI tarafından elde edildiğini ifşa edemeyeceklerine göre ( Bu durum FBI ve Fetö ortaklığı itirafı olur ) Zarrab''ın tanık statüsünde yargılanmasından başka olasılık yoktur. Olasılığın söylemi gereği ; Tanık koruma anlaşması yapmadan yankee memleketine gidilmesi mantık dışı kalmaktadır..
Zarrab'ın siyasal şantaj için kullanılabileceği başından beri belli iken nasıl olup da bahse mevzu kısa süreçte FBI ile pazarlıklar yürütmüş olabileceği sorusu, açık bir güvenlik ve istihbarat zafiyeti olduğu gerçekliğinden ya da halen daha çifte ajanlar, kripto kimlikler ve hedef şaşırtıcıların mevcudiyeti kuşkusundan açığa çıkar.., Dava süreci esasen Türk iktidar ve kurumlarını hedef alacak gibi gözükse de asıl hesabın zamana yayılacak ekonomik kaos senaryosu olduğunu görmek de yerinde olur. Daha dava başlamadan önceki 10 günlük dönemde 1.1 milyar dolarlık yabancı sermaye kaçışı olduğunu unutmamak gerekir.., Ekonomisi daha yeni uçuşa geçmiş ülkemiz için ( Yere çakılmadan önceki serbest düşme hareketi de bir çeşit uçuştur ) özellikle bankacılık sektöründe yaratılmak istenilen deprem öncesi bazı tedbirleri almış gözüken yönetimin , siyasal anlamda antiemperyalist persona sahibi olacağının en yakın delili de içinde bulundukları Atatürk hasretliği görüntüsüdür..!