Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Ne Yapmalıyım?
Bülent Kuşoğlu
YAZARLAR
4 Ekim 2012 Perşembe

Ne Yapmalıyım?

Evet, beklediğimiz ama aklımıza getirmek istemediğimiz olay oldu. Suriye sınırındaki Akçakale ilçemize düşen top mermisi 5 vatandaşımızın ölümüne sebep oldu ve Suriye ile 2’inci defa sıcak savaş riski ile karşı karşıyayız.

Henüz düşürülen ve 2 pilotumuzu şehit eden uçağımıza ne olduğunu, nasıl olduğunu, uçağımızı kimin düşürdüğünü, olayın arkasında sinsi birilerinin olup-olmadığını, asıl maksadın ne olduğunu anlamadan yeni bir türükle karşı karşıyayız. Top mermisinin kazayla mı yoksa kasıtlı mı düştüğünün muhakkak ki önemi var ama asıl önemli olan sonucu: Bu olay bir Türkiye-Suriye savaşına yol açar mı?  

Bu yazıyı Akçakale’ye bombanın düştüğü Çarşamba akşamı yazıyorum. Yarın sabah büyük ihtimalle TBMM’ye Suriye tezkeresi de gelecek. Partilerin ne karar alacaklarını henüz bilmiyorum. İlk düşüncem şu; Eğer, tezkerenin anlamı; gerekirse, ihtiyaç duyulursa Suriye ile savaşmaksa buna “Evet” demek lazım. Sorumluluk Hükümetindir. Savaşmak bir zorunluluk ise Hükümetin karar verebilme hakkı olsun.  Gerçi bu Başbakan ve Dış İşleri Bakanı’nın bu konularda pek makul kişiler olduklarını sanmıyorum ama yine de halkın yetki verdiği bu Hükümete bu sorumluluğu vermek gerekir her halde…

Ben savaş yanlısı asla değilim. Hele Suriye ile savaşın kesinlikle çok kötü neticeler vereceği için yanlış olduğuna da inancım tam ama yine de 5 vatandaşımız öldüğü için savaş yetkisinin Hükümete verilmesi gerektiği yorumunu yapıyorum. İnşallah bir savaş çıkmaz, inşallah bizimkiler şimdiye kadar olduğu gibi Suriye konusunda macera peşinde olmazlar.

Yukarıdakiler ilk aklıma gelenler. Kafamdaki bazı şüpheleri de sizinle paylaşayım.

Esat bizimle savaşmak ister mi?

Hayır. Muhaliflerle dahi savaşmakta zorlanan Esat neden bir de bizim askerimizi, silahlarımızı karşısına alsın?

Bizim savaşa girmemizi kim ister?

Belki İran, ama kesinlikle İsrail. Birkaç ay sonra da, yani başkanlık seçimleri sonrası da ABD. Suudi Arabistan ve Katar’ı saymaya gerek var mı?

Peki, Başbakan ve Dış işleri Bakanı şimdiye kadar bu konuda yeterince sorumlu davrandılar mı?

Hayır.

Bundan sonra davranırlar mı?

Zor. Az bir ihtimal.

Tezkereye “Evet” dersem onların sorumsuzluk ve maceracılıklarından ben de bir milletvekili olarak sorumlu olur muyum?

Evet, olurum…

Kalkar, “Biz savaş istemiyoruz fakat ülkemizin güvenliği için tampon bölge oluşturmamız elzemdir” gerekçesini öne sürüp sonuçta savaşla sonuçlanacak bir iş yapabilirler. Savaşta Esat ve Suriye ile sınırlı kalmaz. Yarın, Lübnan, Irak tüm Ortadoğu’ya dalarız. Kim için, ne için?

Ayrıca, gerekiyor ise savaşmak durumu varsa yani bize bir saldırı varsa zaten tezkereye dahi gerek duymadan mukabele etmek gerekir. Zaten biz de yoğun top ateşi başlatmışız. Dolayısı ile benim gerekli koşullarda savaşmak koşuluyla tezkereye “Evet “ dememin anlamı yok…

Diğer yandan Tayyip Bey hiçbir önemli konuda devlet adamı olamadı. Hiçbir uluslararası sorunda, AB, Ermeni, İsrail, Fransa’ya ambargo, Irak gibi hiçbir konuda başarılı olamadı. Bu sefer de olamaz. Dolayısı ile tezkereyi onaylamamın gereği yok düşüncesi de aklımdan geçmiyor değil…

Yazımı şimdi sizlerle paylaşmak üzere gönderiyorum. Sabah ola, hayır ola diyorum. Sorumluluğum ve kafa karışıklığımdan dolayı uyuyabilirsem sabah tekrar değerlendireceğim. Allah hayırlısını versin.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 7 Ekim 2012 Pazar 13:15
Değişmeyeni değiştiriler, hem içerden hem dışardan sebep bulunur.Böyle bedbin bir dünyanın kendi vatandaşına değer vermeyen değişime gelişme kapalı ekonomiyi EsadÎ ailelerin yönettiği nemalandığı bir dünyanın başına gelecekler bunlardır.İnsanlar zulmeder Allah zulmetmez.Saddam, Kaddafi,Mübarek,Esad vah İslam aleminin haline.Kader bazen zalimi zalime musallat edip adalet eder.
 Misafir
 7 Ekim 2012 Pazar 13:01
İslam ahlakından ilimden uzak, Saddam gibi Mübarek gibi Esad gibilerin darbeyle başa gelmiş ve aile hegamonyası kurmuşların ve "BİN YIL" sistemlerini sürdürmeye niyetli insanların yönettiği bir İslam alemi var(dı).Bu dünya değişimi eninde sonunda hangi sebeplerle olursa olsun yaşayacaktı.Halkın da talebi vardı.Baskı bunu engelliyordu.Yenilenmeyen çürür.Kader zulme sonsuz süre vermez.Çin sebep olur Maçin sebep olur.Kendinizi ve halkınızı dünyaya rağmen güdemezsiniz.Çünkü insanlar koyun değildir.
 Misafir
 7 Ekim 2012 Pazar 12:10
SUriye ordusu dişe diş savaşıyormuş kime karşı!!!!!! Nusayri bakışı bizde de var."Acıma yok tepeleme var"
 Misafir
 7 Ekim 2012 Pazar 09:34
06 Ekim 2012 Cumartesi 22:57,Bu kafalar işlerine geldiğinde Arap düşmanı,işlerine gelmediğinde ARAP DOSTU,ESET dostu olmaktan hiç ama hiç çekinmezler.Böylelerine SÜRÜ denir TEBA denir.
 Misafir
 6 Ekim 2012 Cumartesi 22:57
22:45 Yazısını da Arapça yazsa da tam olsa.
 Misafir
 6 Ekim 2012 Cumartesi 22:45
Orduya siyaset sokan, siyasi davalarla TSKnın birçok elit askerini hapse tıkan, geriye kalan dirayetli komutanları da pasifize eden hükümet ordumuzun savaş gücünü neredeyse yok etmiştir. Bitli teröristler karşısında bile savunmaya çekilip, yapılan saldırılarda bekleme pozisyonunda hayatta kalmaya çalışan asker topluluğu durumuna düşmüştür. Hal böyleyken dişe diş savaşan, savaşın başındaki zafiyeti üzerinden atmış ve düşmanına son darbeyi indirmeye hazırlanan Suriye ordusuna bi halt edemeyiz..
 Misafir
 6 Ekim 2012 Cumartesi 21:45
TSK'nın onuru yerlere serilmedi.Tam tersi MİLLET her şeyi görüyor. Her kurum işini yaparsa daha onurlu işlere imza atar.
 Misafir
 5 Ekim 2012 Cuma 20:05
Ben zaten bu saldırıyı Suriye'nin yaptığına da inanmıyorum. Hem uçak düşürme hem de bombalama olayları atlantik ötesinde pilanlanıp ÖSO tarafından uygulanmıştır. Kesin son bir umut Türkiye'yi batağa sürükleme hevesindeki ÖSO yapmıştır bu saldırıyı. Ama hazır darbe almışken Suriye icraatten kendine pay çıkarıyor. Türkiye'nin ekonomik, diplomatik ve askeri olarak zayıflığından faydalanarak bize galebe çalıyor ve burnumuzu sürtüyor. Gerçek tüm çıplaklığıyla böyledir.BOZDOĞAN
 Misafir
 5 Ekim 2012 Cuma 19:57
Suriye'ye savaş mavaş a-çı-la-maz! Teğmen, yüzbaşı, binbaşı, yarbay ve albaylarda savaşacak moral mi kaldı. 4-5 yıldır TSK'nın onuru yerlere serildi. Ordudan dışarıya belge sızdıran veya mülayim ve munis olduklarından iktidarın terfi ettirdiği subaylarla girdiğimiz bir savaşta bizi hacamat ederler. Er ve erbaş ta sahibine göre kişneyen attır. Basiretsiz bir komuta altında ve saçma sapan hedef uğruna kimse azimle savaşamaz. bunu Suriye de çok iyi bildiği için tehditlerden tınmıyor bile.BOZDOĞAN
 Misafir
 5 Ekim 2012 Cuma 18:44
05 Ekim 2012 Cuma 17:03,Çakma yusufiyeli.Alperenler Teskereye EVET diye bağırıyor.Ülkücüler ise daha gür sesle hem bağırıyor,hem TBMM de EVET diyor.Sen Yusufiyeli diye nick kullanıyorsun.Hayrola ağabeyin Perinçek ile baban Y.Küçüğün komşusu olmaya mı talipsin.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2025 Turktime