Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Mimari
Bülent Kuşoğlu
YAZARLAR
2 Eylül 2012 Pazar

Mimari

Farkında mısınız, geçen haftanın son birkaç günü terör ve siyaset açısından biraz sakin geçti. (Gerçi TBMM Başkanı Çiçek’in “Muhtırası”, Davutoğlu’nun “mülteci kampı” skandalı, Türkiye’nin ot-saman ithalatı rezaleti ve son olarak CIA Başkanı’nın ani Türkiye ziyareti var ama “es” geçiyorum) Sükunette Zafer haftasının payı da var mutlaka. Bu hafta başı biraz nefes alalım. Sürekli gerginlik, sürekli tartışma hepimizi yoruyor. Son günlerde e-dergahta ki üslupta bunun göstergesiydi. Nerede ise yapıcı hiçbir şey yoktu, sadece kırıcı, hakaretamiz yorumlar… Biraz tansiyonu düşürmeliyiz. Birbirimizi tanımıyorsak ta biz sonuçta bir şeyleri paylaşan kişileriz, gerginliği gereğinden fazla yükseltmemiz hepimizin zararına... Aslında geçen hafta yazdığım konulardan Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in cami mimarisine ilişkin sözlerini -her ne kadar kendisi siyasi yönüyle ele almışsa da- biz daha aklı selim değerlendirebilirdik. Üstelik geçen hafta Venedik Mimarlık Bienali başlamıştı. Gidenlerin yazdıklarından öğrendiğime göre uygarlığın ve teknolojinin evrilişi konusunda müthiş bir bakış açısı kazandırıyormuş.

Mimarlık çok anladığım bir konu değil, ama ilgimi çeken bir konu. Çünkü, önemli bir konu. Bana göre mimarlık uygarlık seviyesinin bir göstergesi. Bir toplum mimaride ileri gitmişse mutlaka uygardır, diğer alanlarda da ilerlemiştir. Zira, mimari, teknolojideki yenilikleri, yaşam anlayışındaki değişimleri hemen yansıtan, yansıtması gereken bir alan. Bir az zenginleştiniz mi, işinizi büyüttünüz mü hemen yaşadığınız ve çalıştığınız mekanı değiştirmeye, geliştirmeye kalkarsınız. Herkesin aklının bir tarafında veya gönlünde mutlaka yaşadığı ve çalıştığı yerle ilgili bir hayal vardır. “Param olunca 2 dönüm yeşil alana şöyle iki katlı, verandası da olan bir ev yaptıracağım  Peki, hayalinizdeki evi somutlaştırabilir misiniz?  Çoğumuz buna olumsuz cevap veririz. Çünkü, hayallerimiz mimari bilgiden uzaktadır…

Biz cami mimarisinde cumhuriyet döneminde pek başarılı değildik, doğru ama aslında genel olarak mimaride de başarılı değildik. Dolayısı ile sanki mimaride şaheserler yaratmış da cami mimarisini ihmal etmiş gibi şikayet etmemize, bunu siyasileştirmemize gerek yoktu. Mimar Sinan sonrası dünya çapında bir mimarımız olmadı. Kentlerimizde göze çarpan mimari çok arkaik bir görünüm ve unsurlar içeriyor. Övünecek yanı yok. Fakat, inşaat ve mimari ile çok ilgiliyiz. Yılların göçebe toplumu olarak acısını çıkarırcasına sürekli servetlerimizi ev yapımına ayırıyoruz. Ama hala Ankara veya Safranbolu evleri gibi bir tarz yakalayamadık. Kooperatif mantığı ve yoksulluğun da payı var tabi ki…

Sanırım geçmişte bir kitabını tanıttığım Alain de Botton’un en sevdiğim kitabı “Mutluluğun Mimarisi” adlı eseridir. “Mutluluğun Mimarisi”nde Botton, mimarlığın önemini, gelişimini, garipliklerini, psikolojik ve teknik yönlerini, farklı ülkelerden örneklerle çok güzel anlatır. Mimaride ki estetik anlayışın abartılması, sonra teknik kaygıların öne geçmesi, yeniliklerin getirdiği komiklikleri hiç sıkılmadan okuyabilirsiniz. Örneğin,  ünlü mimar Le Corbusier’ye yaptırdıkları evleri yüzünden çocukları hastalanan, paraları ile rezil olan ailenin trajı-komik öyküsü çok ilginizi çekecektir.

Mimarlık artık çok detaylı ve farklı alanlara ait bilgiler gerektiren bir iş oldu. Aydınlatmayı, ısıtmayı, izolasyonu,  tüm malzemeleri, gelişen teknolojiyi, farklı malzemelerin uyumunu, yaşamın taleplerini çok iyi düşünmeli ve uygulamalısınız. Eskiden derlerdi ama artık hiçbir mimar, “Ben böyle tasarladım, detayını siz yapın, uygulayın” deme lüksüne sahip değil, malzemelerin nasıl kullanılacağını da, birbirleri ile fiziki ve estetik uyumlarını da bilmek zorunda. Zaten iç mimarlık branşı da bayağı bir mesafe aldı. Mimarlık artık bir ekip çalışması gerektiriyor.

Mimarlık, insan fıtratı, beklentileri, toplumun anlayışı, gelenekleri, felsefesi ve teknolojik gelişmişlik durumunu en iyi yansıtan bir ayna… Eğer, hoşlanır, ilginizi çekerse zaman zaman mimarlık konularında da yazışabiliriz.    

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 6 Eylül 2012 Perşembe 01:32
@TEYZE 17:43/ Toplumumuzun göçebe ruhunun evrimini yakalayan girizgahınızı hakikaten tebrik ederim.Ayrıca sayın yazar Ankara-Safranbolu tarzının, eninde sonunda, kafamızdaki ev olacağı konusunda inancım tamdır.Şehit şerife bacının harcı vardır bu topraklarda ve kafasındaki mimaride.Dam olsda adı;halen giden şehitler de oralardan çıkmaktadır.
 teyze
 5 Eylül 2012 Çarşamba 12:37
20:52 Şehitlerimiz için söylenmemiş ne kaldıki benimkide nakarat olacak.Dün Antalya bir şehidini uğurladı, mezarlığa gideyim dedim yarı yoldan ağlayarak geri döndüm.Çok güldük arkasından ağlama var diye daha gülmemizin ortasında susturulan bir milletin çocuklarıyız hepimiz.Ağlamanın çok sık olduğunun belgesi bu.Şehitlerimiz ve kaybettiğimiz bütün sevdiklerimizin mimarisi yaradanımıza ait köşklerde bizi beklediklerini hayal edip hayata devam ediyoruz
 Misafir
 4 Eylül 2012 Salı 20:52
Teyze;Lütfen bir aciklama getirirmisiniz"bütün sevkim kirildi" cümlenize..üstüme alinmadim desem yalan olur.Sehitlerimize yönelik bir iki cümle yazsaydiniz biraz göz pinarlarimiz da rahatlardi.
 teyze
 4 Eylül 2012 Salı 17:43
Sayın yorumcular, duvarcı ustası Hiramdan bahsedip mimariye giriş yaptıktan sonra,Osmanlıdaki masonları araya sokuşturup günümüzdeki üç çocuk kampanyasına gelebilseydiniz çok estetik olacaktı.Mevzuyu mahvettiniz.İki saat boyunca Barok,Gotik mimarlık, Babür imp.Şah Cihanın yaptırdığı Taç Mahal'i çalıştım (M.Sinanın talebeleri yapmış) ordan İstanbulun mimari şaheseri Saraçoğluna bağlantı yapacaktım yorumlarınızı okuduktan sonra vazgeçtim,bütün şevkim kırıldı.
 Misafir
 4 Eylül 2012 Salı 17:42
geçmişinden utanmayan bugününü gönül rahatlığıyla kucaklar. bu noktada bülent kuşoğlu'nun ülkeye karşı göstermiş olduğu duyarlılığı saygıyla karşılıyorum. siyasette sağ ve sol tarafın iç içe girdiği merkez siyasetinin güçlenmesi gerektiği bir ortamda ortamı çapulçu çamur siyasetçilere bırakmadığı ve bu konuda istikrarlı ve yürekli yürüyüşünden dolayı kutluyorum. siyaseti riyadan kurtararak hakka olan haklılığa yaklaştıracak diğer siyasetçilerin sayısının artması temennisiyle hak için olalım
 Misafir
 4 Eylül 2012 Salı 13:30
mimariden yola çıkarak türkiyenin yeniden şekillendirilmesine konuyu bağlayarak türk siyasetinin yozlaşmış mimarisinin yeni bir Mimar Sinan'a ihtiyacı var noktasına geleceğinizi düşünmüştüm... ama herkesin hayalindeki evin mimarisini düşünmediği noktasında kendinizden yola çıkarak yaptığınız genellemenin müspet olduğunu belirtmek isterim.
 TOTEM
 4 Eylül 2012 Salı 13:16
Sizin elinizde yaradanın günah sevap defteri varmış gibi herkes hakkında hüküm verip ahkam kesiyorsunuz da ben bir Kürtaj ile ilgili bir saptama yaptım benden istatistiksel veri istiyorsun:)) ama yinede senin paşa gönlünü kırmayayım bununla ilgili istatistik var kürtajlar daha çok Büyük şehirlerde ve eğitim düzeyi yüksek kadınlarda görülüyormuş canım ciğerim bu arada zaten konu kel alaka bana ne yaa kim kürtaj yaptırıyor!Fasülyenin faydasından bahsetsem zararlı olduğunu ispata çalışacaksınız:)
 Misafir
 4 Eylül 2012 Salı 13:08
12:22 TOTEM elinde kürtaj operasyonu yaptıranların demografik verileri ilgili bir rapor mu var? Yoksa her zaman yaptığın gibi işkenbe-i kübradan mı atıyorsun??
 TOTEM
 4 Eylül 2012 Salı 12:45
Burası sana zevk vermiyor ama bak bana kutup ayısı yada zenci muamelesi yapma git kendini kime kovalatacaksan kovalat:)Alışkanlıkların değişmeye başlamış o yüzden bence acilen bir doktora git olur mu güzel kardeşim.
 TOTEM
 4 Eylül 2012 Salı 12:44
Basel sana uygun bir fıkra var yolda yürüyen bir adamı camdan kadın çağırmış adam sevinçle gitmiş ama evde dev bir zenci adamı kovalamaya başlamış!sonraki gün aynı kadın adama bak bu kez zenci yok korkma gel demiş adam inanıp girmiş ama yine zenciye yakalanmış bu iki üç böyle devam etmiş ve birgün yoldan geçen adamı kadın yine çağırmış ve bak bu kez gerçekten zenci yok yurtdışında demiş ama bu kezde adam amaan canım zenci yoksa neden geleyim demiş senin kide o misal Artık TOTEM olmayınca burası-
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2025 Turktime