İktidar, göz göre göre gelen siyasi hezimeti durduramadı.
Göz gördü, akıl gördü, kalp gördü...
İktidar İstanbul’u kaybedecek...
Bu yüzden “İstanbul’u kesin kaybedeceğini” haftalar öncesinden yazdığım yazıyı çok da değerli bulmuyorum.
Belliydi...
Yaklaşan yenilgiyi görmediler demek haksızlık olabilir.
Durduramadılar...
Durdurmak için yaptıkları her hamle, İmamoğlu’na gaz verdi.
Sadece siyaset bilmemek, basiret bağlanması ya da kibirle de izahı mümkün değil...
Başka bir şeyler olmalı bu büyük yenilginin altında...
Tüm açıklamaların üstünde şemsiye bir tanımlama olmalı...
Kibir ve iç mantığın çerçevelediği bir zihin dağınıklığı olabilir mi acaba?
Zihni dağınık olanın, zekasından söz edilemez...
Dağılmış bir zeka, kimin işine yarar ki?
İktidar yöneticileri bile; parti organlarının, ya da partinin paçasına yapışmış kimliklerin kibir ve saltanatından şikayet etti!
Kimbilir, iktidara mesafeli olanlar iktidar için ne denli bir öfke biriktirmiş olmalı!
Bence problem;
“Kibirlenmeyin diyenlerin kibirlenmesiydi!”
Düzeltmeye bir yerden başlanmalıydı...
Sonuçla ilgilendiler!
Bu durum, sizce de trajikomik değil miydi?
Bir zamanlar ‘Türk Solu’nun düştüğü slogan siyasetine esir oldu iktidar...
Muhafazarlıktan başlayıp...
Muhafızlığa...
Ardından liberal karışık muhafazakârlık derken...
Sonra yine muhafazakârlık...
Ve nihayet “Ortaya karışık bir kimliğe” dönüşen siyasi bir serüvenin nerede biteceği konuşuluyor artık!
İktidar artık çok zorlanıyor!
Öyle ki...
Elindeki tek güç, Erdoğan’ın karizmasını riske sokma pahasına hata üstüne hata yaptılar...
İstanbul mitinglerini yarıda kestiğini sizde hissettiniz mi Erdoğan’ın?
1 günde 5 miting yapan Erdoğan’dan...
Ayda 5 miting yapan bir genel başkana gelmesini, ipin ucunun kaçtığını görmesiyle izah edenler hiç de az değil...
Siyaset arsasından imar planı geçirmek için sıraya girenler başka risk...
Ekonomi başka...
Kendi siyasi kolonlarının depreme dayanıklığı, bambaşka bir problem olarak orta yerde duruyor.
İktidar partisi kendi siyasal ortağı MHP’ye karşı bile sağlıklı politikalar üretemez hale geldi.
Sık sık Devlet Bahçeli’nin sınırlarını ölçüyor izlenimi veriyorlar...
İktidarın, ipin tam kopma noktasında “Pardon!” demesinden...
MHP’nin hoşnut olduğunu kim iddia edebilir ki?
MHP açısından bardağın yavaş yavaş dolduğunu düşünüyorum...
İktidarı iki arada bir derede bırakan, kafasından geçirdiği yeni bir açılım olabilir mi acaba?
Bence temel problem bu...
İster şuur altı, isterse üstü deyin...
İktidar partisinin MHP’ye olan dumanlı-sisli bakışının temelinde bu düşünce var...
MHP’nin iktidara yönelik göreceli esnekliğini “Ağızlarındaki baklayı çıkarsınlar, görelim!”diye okuyorum ben...
İlginç şeyler olabilir!