Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Haftanın Aforizmaları
Bülent Kuşoğlu
YAZARLAR
26 Şubat 2011 Cumartesi

Haftanın Aforizmaları

Bu hafta geçen hafta kadar hareketli değildi. Bir çok bireysel konu vardı ama toplumsal veya özellikli genel siyasal gelişmeler fazla değildi. Sarkozy’nin kısa süreli gelişi ve bizi yine küçümsemeye çalışması, AB konusunda dışlama tavrı belki dikkate alınabilir ama yeni değil ki. Biz “AB’ye girdik” diye havai fişekler attığımızda da tavrı farklı değildi, biz anlamak istememişiz.

Bu hafta sonu Resmi Gazete’de çıkan ve uzun süredir Meclis’te bekleyen Cumhuriyet tarihinin en önemli ve en kapsamlı affını ihmal etmememiz lazım. Son yıllarda yapılan ne tür kaçak, borç, ödeme ihmali veya unutkanlığı varsa hepsi kapsama girdi. Bir genel seçim öncesi hiçbir siyasi parti veya sosyal taraf karşı çıkmadı ama yapılanın pek doğru olduğunu da kimse söyleyemedi. El birliği ile çalan, çırpan ve kaçıranı affettik. Helal olsun bize!

Belki de hiç birimiz masum değilizdir…

Galiba haftanın en önemli olayı bir kayıp verdikten sonra gerçekleştirdiğimiz Libya tahliyesi idi. Devletin vatandaşına sahip çıkması güzel bir şey. Benzeri olaylarda özellikle Amerika veya İngiltere’nin vatandaşlarına gösterdiği hassasiyet beni her zaman kıskandırırdı, bu sefer biz gurur duyduk. Ancak, vatandaşlarımızı almaya gidecek yolcu gemilerimizin olmayışını ve bir fırtına olma durumunda deniz otobüsleri ile aldığımız riski unutmayalım.

Bana Hürriyet’in konuyla ilgili Cuma günkü manşeti de ilginç geldi. “Türkler Kadar Olamadık” Güya Amerikalılar veya Avrupalılar böyle demiş, bize gıpta etmişler. Peki, mevhumu muhalifinden gidelim. Biz benzeri bir durumda “Bangladeşliler Kadar Olamadık” diye konuşsaydık Bangladeşlileri övüyor mu, yoksa küçümsüyor mu olacaktık? Benzeri bir espri ile Türk firması olmakla övünen kot, boru, inşaat alanları ile ilgili televizyon reklamları var ama onlar “gibi” ve “kadar” detaylarını ihmal etmemişlerdi. İktidara yağcılık yapalım derken, yanlış yapmışlar. Hürriyet’e yakışmıyor.

Haftanın bir diğer eni ise geçen hafta İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın Türkiye’deki basın özgürlüğünün ABD’den daha ileri olduğu yönündeki açıklamasına bu hafta cevap verilmesi oldu. ABD Dışişleri basın sözcüsü Crowley soru soran bir gazeteciye gülerek “ABD’den daha mı ilerideymiş?” dedikten sonra ABD’de yazdıklarından dolayı içeride olan gazeteci anımsamadığını söylemiş.

Bu arada Ahmet Hakan’ın Ankara’da kaldığı otelden alınarak sabah 5’de “sehven” karakola götürüldüğünün ne anlama geldiğini de unutmayalım.

Bu haftanın dikkate almamız gereken diğer bir olayı da bölgedeki olaylar başlayalı bildiğimiz Obama’nın Erdoğan’a açtığı 3’üncü telefondu. Başbakan’ın açıkladığı gibi BOP’un eşbaşkanıyız da bu ne anlama geliyor hep birlikte düşünmeliyiz. Bölgedeki olaylara taraf olarak giderek daha aktif katılmaya başlayacağız, bu anlaşılıyor. E-dergah’ın kadim yorumcularından Hasan Tahsin’in geçen yazıma yazdığı ilk yorum da olduğu gibi “Meteorolijik hava şartları, CANLILARIN yeni pozisyonlar almasını KAÇINILMAZ kılar.Bununla birlikte,yeni Meteorolojik şartları kabullenmek istemeyip, pozisyon almamakta direnen,Canlıların varlığını da unutmamak lazım.Manzara bundan ibarettir.” diye düşünmek bunu bir politika haline getirmek mümkündür ama Türkiye’nin bu anlamda bir politikasının olup-olmadığını bilmeliyiz. Türkiye’nin bölgedeki değişimden çıkarları nelerdir bilmeliyiz.  Kaddafi’nin oğlunun açıkça söylediğinin anımsattığı üzere, bölgede Türkiye gittikçe olayın tarafı, ABD’nin yandaşı görünümüne bürünüyor. “Pozisyon almakta” direnmiyoruz ama çıkarlarımız nelerdir, bilen var mı? Hükümetimiz Hasan TAHSİN kadar gerçekçi ve olayların farkında mı bilmek hakkımız değil mi?

Bir diğer konu da olaylar başladığında yazdığım gibi işin ekonomik boyutu. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın dediği gibi 10 milyar dolar civarında bir sıcak para çıkışı oldu. Petrol yükseliyor, döviz çıkışta, borsa düşüyor. Bu durum tüm dünyada böyle ama bizim ekonomik dengelerimiz çok hassas, çok dikkatli olmalıyız.

Değil mi?

Temel’in mezar taşına yazdırdığı “Hastayum, hastayum dedim bağa inanmadunuz, ne oldi?” durumuna düşmek istemiyoruz.

İyi hafta sonları.

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 28 Şubat 2011 Pazartesi 11:12
Media Gandi rumuzlu yorumcu, bak ben de dusundum o konuyu. Cozum onerim var. Basbakan 1. parti olacagini biliyor ona gore giriyor konuya, digerleri de kendi hesaplarini yapiyor. Hepsi ucuz uyaniklik yapiyor. Bakin ben elle tutulur bir iddia oneriyorum, tabi yerse. Hangi partinin vekil sayisi azalirsa, ciksin basarisiz olduk desin. Lider istifa etsin demek bize dusmez ne isterse onu yapsin ama o lider ekibini yeniden kurmaya yemin etsin. Siyasetin yuzu biraz degissin. GKA
 Misafir
 28 Şubat 2011 Pazartesi 01:05
Konumuz ile ilgili olmamasina ragmen,rahmetli Inönünü´nün cok anlamli bir sözünü sizin ile paylasmak istiyorum."Türkiye´ye son yüz yilda degerli bir sahsiyet geldi o,da Müslüman cikti" Bu söz bugün Hakka yürüyen Prof.Dr N.Erbakan icin söylenmistir.Tüm insanligin basi sag olsun.Yorumsuz!
 teyze
 27 Şubat 2011 Pazar 18:11
Bende hiç oy vermedim Erbakan Hocaya birde arkasından konuşurdum sağlığında, bugün çok üzgünüm.Sabahtan beri tv başındayım şimdi methiye düzenleri ibretle izliyorum,Allah rahmet eylesin.Hayat garip gerçekten yarın 28 Şubat ve Kaddafi de yolcu.
 Misafir
 27 Şubat 2011 Pazar 14:07
27 Şubattan 28 Şubata giderken.Yaşamım boyunca süren 40 yılı aşkın SEÇMENLİK dönemimde,rahmetli Erbakana hiç oy vermedim.Fakat rahmetlinin ardından,Siyasi hayatımıza İYİKİ GELDİN ve iz bıraktın rahmetli Erbakan,diyorum.Çünkü,sen olmasaydın,ünlü HAVUZ HESABIN olmazdı,dolaysı ile 28 Şubatlar olmazdı,28 ŞUBATLAR olmamış olsaydı,Istanbul DÜKKALIĞININ foyası kolayına ortaya çıkmazdı ve Türk Halkı bu vesile ile UYANMIŞ olmazdı. N.Erbakan'a rahmet diliyorum.H.Tahsin.
 Misafir
 27 Şubat 2011 Pazar 13:29
ONUN ADI KEMAL! Onun adı Kemal. Ne dese yeridir.. Erdoğan öyle bir taahhütte bulunmamasına rağmen % 50’nin altında oy alırsa istifa etmelidir, ama Kılıçdaroğlu, kendine koyduğu hedef olan % 40’ın altında oy almazsa yapacak bir şey yok. Bu, “hesap kitap adamı”nın hesabı.. Bu arada Erdoğan’ın bir sözü var. Seçimden ikinci parti çıkarsa genel başkanlığı bırakacak:( Kemal bey çok hoş adam:) Basına da bir eğlence çıktı sayesinde.. Her gün yeni bir şey söylüyor ve mediaya da iş çıkıyor.. Media “Gandi
 Misafir
 27 Şubat 2011 Pazar 12:54
Sayin Kilicdar´in secim yatirimi olarak basina yansiyan sözleri bu partide bi seyler yapilmak istendigi yönünde güzel gelismelerdir,kutluyoruz,tahmin ediyorum Bülent Beyin bu proje ile ilgili telkinleri olmustur.Kilicdar Beyin bu vaatlerinin yaninda nihayi hedef olarak, tam demokratik ve darbe olmiyan bir Ülke istiyoruz diye eklemis olsaydi ikinci bir tesekkürü hak etmisti.BG
 Misafir
 27 Şubat 2011 Pazar 00:54
Daha düne kadar Ülkede Fakir kesime,gelir düzeyi yaşam standartlarının altında bulunan kesime yapılan yardımları,İnsanlık dışı işlemlermiş gibi gören anlayış yerine,İstihdam yoksunluğu ve çeşitli nedenlerden ötürü,geçim standartlarından yoksun kesimlere Yapılması gereken SOSYAL DEVLET görevinin Çağdaş anlamda şekillendirilmek istenmesi,önemli bir gelişmedir.Bu çerçevede uygulanmak istenen program,Halkın anlayacağı dilden ve Ekonomi kuralları çerçevesinde şekillenip,halka izah edilmelidir.H.Tahsi
 Misafir
 27 Şubat 2011 Pazar 00:49
Ülkede YAPILMASI GEREKENLERİN, bir kısmının yapılması,İktidar için başarı olarak görülmemeli.Yapılması gerekenlerin %70-80 nin yapılması da başarı olarak görülmemeli.Hatta Yapılması gerekli olan İcraatların,%100 nün yapılabilmesi de BAŞARI olarak görülmemeli ve YAPILMASI gereken GÖREVLER olarak adledilmeli.Muhalefetlerin görevi ise,YAPILANLARI karalamak üzerine kurgulanmamalı.Muhalefet yapılanların DAHA İYİSİNİN nasıl yapılacağı üzerine üretilen Proje ve Programlar üzerine KURGULANMALI.H.Tahsin.
 Misafir
 26 Şubat 2011 Cumartesi 23:29
Dogrusunu isterseniz Bülent Beyin köse yazisina yorum yazarken önceden daha serbest(Locker) ve istek ile yorum yazardim.Bu demek degildirki köse yazilarinda her hangi bir irtifa kaybi var,aksine hepsi birbirinden daha güzel ve ilgi cekici.Yazarin PM girmesi bende irtifa kaybina sebep oldu,daha önce ne güzel Otbahnda hiz yapiyorduk,simdi Sehir icinde sürat tahditi var,Insallah anlamissinizdir, ne demek istedigimi.Capanoglu
 Misafir
 26 Şubat 2011 Cumartesi 22:20
Açılım vardı bir aralar son dönemde adı anılmaz oldu?ne oldu o açılım bir bilen var mı?mısır ve diğer arap diktatörlerinin sırayla devrilmesi,yerlerine model ülke olan türkiyenin alınması ne kadar inandırıcı ?biz model oldukmu?olacakmıyız?inanmak istediğim bu kısmı ,işsizlik ve ekonomimiz sıcak paraya çıkşına rağmen ayaktadır.IMF siz yolumuza devam etmekteyiz,olmaz denirdi ama iş bilen kadrolarla ne dağlar aşıldı ve aşılacak durmak yoook yolaa devam,izleyenler elbette herzaman izleyici kalacaktı
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2025 Turktime