Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Geleceği Friedman Biliyor da Feridun Neden Bilmiyor?
Bülent Kuşoğlu
YAZARLAR
23 Şubat 2011 Çarşamba

Geleceği Friedman Biliyor da Feridun Neden Bilmiyor?

Balıklar denizde yaşar ama denizi bilmezlermiş. Biz de e-dergah olarak bol bol geçmişe ait ancak günümüz bakışı taşıyan analizler yapıyor ama günümüzü ve geleceği değerlendirmekte zorlanıyoruz. Amerikalı ünlü uzman-yazar George Friedman’la (Gelecek 100Yıl’ın yazarı, Stratfor’un kurucusu) Amerika’nın Sesi’nden Melek Çağlar’ın geçen hafta yaptığı bir röportaj dikkatimi çekti. Friedman anlayana çok şey söylüyor. İlginç bölümlerini paylaşayım birlikte yorumlayalım diye düşündüm.

Friedman aslında haklı bir eleştiri ile şöyle başlamış;

Bölgenin istikrarı Türkiye açısından büyük önem taşıyor. Dışişleri Bakanı Davutoğlu tüm komşularla sıfır sorunlu dış politika stratejisi açıkladı. Türkiye’nin Irak’ta, Kafkaslar’da, İran’da, Suriye’de ve Balkanlar’da çıkarları var. Ama düşman edinmeden bu çıkarları gütmek imkansızdır, çünkü eninde sonunda birilerini üzmek zorunda kalırsınız. Elbette Türkiye’nin düşmanları var. Örneğin Ermenistan. Türkiye artık Irak politikası konusunda ve İsrail’le, Amerika ile, Azerbaycan’la ilişkilerde zorlu kararlar almak durumunda. Bir dizi konuda ciddi kararlar almalı. Çok haklı olarak Türk hükümeti zaman kazanmak istiyor. Çünkü bunlar cevabı kolay olmayan sorular, atacağınız ilk adım bütün rotanızda belirleyici olur.”

Friedman’ın yakın geleceğe ilişkin tespitleri ise hayli ilginç;

“Anayasa değişti, yakında seçimler var, seçimlerden sonra çok daha farklı bir Türkiye göreceğiz, az önce bahsettiğim kararların alındığını göreceğiz. Kişisel değişiklikler göreceğiz, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasından, yönetimin yapısında değişik yapılmasından bahsediliyor. Seçimler sona erdiğinde daha iddialı bir Türkiye göreceğiz. Çünkü Türkiye bölgede ne görmek istiyorsa o yönde karar almak zorunda ve açıkçası bunu da yapabilecek tek güç.”

Friedman’ı değerlendirirken bölgemizde, Tunus’la başlayan gelişmeleri de unutmamak gerekiyor;

Türkiye’nin karmaşadan uzak durması değil, karmaşanın parçası olması gerekiyor. Türkiye enerji konusunda Rusya’ya bağımlı. Rusya da tarihi olarak Türkiye’nin rakibi. Şu anda böyle görünmeyebilir, ama tarihsel gerçek bu. Rusya Ermenistan’ı destekliyor. Azerbaycan ve Gürcistan’a baskı yapıyor. Bu nedenle Türkiye’nin diğer enerji kaynaklarına ihtiyacı var, bu kaynaklardan biri Azerbaycan ve Gürcistan’dan geçen boru hattı. Ama bu da yeterli değil. Burada ‘Türkiye’nin dünyanın en büyük petrol üreten ülkelerinden bir olan Irak’la ilgili politikası nedir’ sorusu öne çıkıyor. Elbette bu sorunun cevabı Kürt özerk bölgesi ve Türkiye’nin bu konudaki politikasıyla, Türk-İran ilişkileri ve Türk-Amerikan ilişkileriyle de kesişiyor. Mesele burada daha da karmaşık bir hal alıyor. Çünkü Irak’ın sunduğu her fırsat bir karmaşa içeriyor. Bu da Türkiye’ye sorunu çözmesi için bir fırsat sunuyor. Ama Türkiye’nin bu denklemi çözmesi için ellerini kirletmesi gerekiyor.”

Bu noktada Melek Çağlar soruyor, “Türkiye’nin ellerini kirletmesi gerekiyor dediniz, bunu biraz açar mısınız?”

George Friedman’ın cevabını nasıl yorulayacaksınız merak ediyorum…

“Türkiye halen Kürt özerk bölgesinde petrol arama-çıkarma faaliyetleri sürdürüyor, başkalarıyla ortaklıklara giriyor. Türkiye Kuzey Irak’ta önemli bir güç noktası. Amerikan kuvvetleri bu yıl Irak’tan ayrılıyor, bu nedenle Irak’ın geleceği, İran’ın Irak’ta egemen güç olma iddiaları Türkiye’nin ulusal çıkarlarını doğrudan ilgilendiriyor. Türkiye, “İran’la bir sorunum yok” diyor, evet bunu söyleyebilir, ama yeni bir sorun baş gösteriyor, bu da Irak’ın geleceği. Türkiye’nin Irak’ın geleceği konusunda İran’la asgari ölçüde uzlaşmaya gitmesi gerekecek. Bu da Türkiye’yi Amerika’yla karşı karşıya getirebilir, işte bu karmaşık sorun yüzünden Türkiye’nin eli kirlenebilir.”

Ben “Türkiye ile Amerika’yı karşı karşıya getirebilir” demesine ve bunun derindeki anlamına taktım. Bunu da Türkiye’deki son yıllarda meydana gelen gelişmelerle birlikte değerlendirmek gerekiyor. TSK, Yargı, medya ve iş dünyasındaki gelişmelerle… Siz ne yorumlar yapacaksınız?

Bu hepimiz için hayati bir konu, lütfen bir az daha ciddi yorumlayalım.

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 26 Şubat 2011 Cumartesi 14:59
Gelecek çok kısa özetiyle, İslam'ın (anlayışının) olacaktır. Çünkü insanlar aydınlandıkça, huzur ve refahın paylaşımda olduğunu kavramaktadır. Bugün dünyadaki açlık ve yoksulluk hammadde-gıda maddelerinin azlığından değil, paylaşımındaki adaletsizliktendir. Batı uygarlığı, bireyciliği (egoizmi) kutsarken, İslam, komşusu (diğeri) aç iken tok yatanı nerede ise lanetlemektedir. Medyada fazlaca yer almasa da, Gelişmiş batı da islam hızla yayılmaktadır. Meraklıları bu iddiayı araştırabilir.
 Misafir
 26 Şubat 2011 Cumartesi 14:58
Ortadoguda T.C Basbakanina olan sempatinin bir devrim niteliginde olacagini hakikatten hic kimse önceden bilemedi.ABD bile bu devrimlere hazirlikli degildi,AB ve Amerikayi düsündürten ise bu cografyada hep Türkiye´den bir adim geride kalmasidir. Türkiye bu sempatiyi cok iyi kullanabilmesi gerekiyor.Muhalefetinde bu noktada bir takim sacma seylerle ugrasmayi birakip,Ülke cikarlarina dönme zorunlulugu vardir.Firsatlar degerlendirilirse firsat niteligi tasir.Capanoglu
 Misafir
 26 Şubat 2011 Cumartesi 12:39
Tarih,2014 de Türk Halkı İLK kez CUMHURBAŞKANINI,Vekalet vermeden dolaysız olarak,kendisi belirleyecek.Bunun anlamı,Türk Halkı kendi İRADESİNİ,aracısız olarak,ÇANKAYA Köşküne yansıtacak.2014 deki bu değişiklikten itibaren,Türk Tarihi yeniden eski belirleyici Misyonu olan ROTAYA girmiş olacak.Tarihçiler bu durumu Tarihe,200 yıllık MOLADAN sonra,YENİDEN DİRİLİŞ diye not düşecekler.Yeniden Yükseliş döneminde,İktidarı ve Muhalefeti ile bu Yürüyüşün kesintiye uğramıyacağı muhakkaktır.H.Tahsin
 Misafir
 25 Şubat 2011 Cuma 21:29
Bi dakika beni dinleyin yorumcu olmak istiyen ve yorumcu kriterlerine uygun gönüldaslarim.Avrupa´linin ve Batilinin gözünde nasil bir Türkiye,nasil bir Türk imaji var?Avrupali hala Ülkemizi hasta adam bizi barbar olarak mi görüyor?Bunlarin cevaplarini ararken bizden ne istiyorlar ve biz onlardan ne istiyoruz?Ben bu sorulara simdilik cevap vermiyorum,yazilan yorumlardan sonra finalde sizin ile birlikte olacagim.Fanatik
 Misafir
 25 Şubat 2011 Cuma 18:25
Tekrar basa donersek ABD ve diger somurgeci devletler ya Irak gibi savas acarak, silahla isgal ediyorlar ve kaynaklara el koyuyorlar. Ya da Turkiye gibi silahin sokmedigi durumlarda cevirdikleri binbir cesit dolapla siyaseti kullanarak ayni etkiyi yaratmaya calisiyorlar. Sonuc; Hasimlarimizla dise dis mucadele edebilecek beyni, cigeri ve bilegi guclu olanlari sahaya surmemiz lazim. Bu islerle cemaatciler, cemiyetciler degil ulkemizin en idealist ve en zeki genc insanlari ugrasmali. HEPARLI
 Misafir
 25 Şubat 2011 Cuma 18:11
Turkiye'yi sirtimiza alip Karayiplere veya kutuplara tasimadiktan sonra da bu baskilara maruz kalacagiz. Nedense bizim mevcut ve eski politikacilarimiz taviz vererek batinin baskisindan kurtulmak ve kendilerini kabul ettirmek istemislerdir. Oysa yapmamis gereken "sifir piroblem" yerine "sifir taviz" politikasi olmalidir. Nitekim AKP daha kurulmadan pacasini bu dis odaklara kaptirdi. Uzerinde ne gomlek kaldi ne de altinda don. Sekiz senede delinmedik yerleri kalmadi, kalbura donduler. HEPARLI
 Misafir
 25 Şubat 2011 Cuma 18:02
Batinin Turkiye'ye bakisi tektir ve 1850 lerdeki Paris Konferansindan beri degismez. Sark Meselesi olarak adini koyduklari olay Anadolu'da Turklugun silinmesidir. Istanbul'da Vatikanvari devletcik, Buyuk Ermenistan ve bagimsiz Kordistan bu Sark Meselesinin olmazsa olmaz hedefleridir. Bizim parti liderimizin "Bu hamam eskidir. Osmanli Hamami tasiyla kurnasiyla yerli yerindedir. Sadece hamamlar yikananlar yenidir." seklinde ozetledigi olay batinin Turkiye'ye bakisidir. HEPARLI
 Misafir
 25 Şubat 2011 Cuma 17:56
14:43,13:37.Yorumlarınızda dile getirdiklerinize genelde katılmakla birlikte,"Batının İslamı bırakın da gelin" noktasındaki fikrinize katılmıyorum.Çünkü Bu Fikri BATI değil, içimize yerleştirilen,"İçimizdeki IRLANDALILAR" söylüyor.O yapılar Türk-İslam Düşmanı ve Kökenleri itibarı ile "Kripto Kimlikli" Türk olmayan yapılardır.İslamı ve Türk Milletinin DİNİNİ, "İrtica YAYGARASI" kopararak,çeşitli hassas KURUMLARIMIZA sızan,Hunçakçı yapılardır."Casusluk SORUŞTURMASINA" dikkat buyurun.H.Tahsin.
 Misafir
 25 Şubat 2011 Cuma 17:51
Sayin Kusoglu, Giraham Fuller, Corc Fridman bilim veya fikir adami degildir! Devletlerinin Turkiye gibi ulkeler uzerinde yuruttukleri baski politikalarini pilanlayan, uygulayan yonetici konumdaki ajanlardir. Emirleri altinda diplomatlar, gasteciler, mason-donek-satilmis yazar-cizer-bozar takimi, gasteci, avantasindan baska birsey dusunmeyen isadami ve her turlu kiriminal tipte insanlar bulunur. Soyledikleri, dile getirdikleri yeni birsey degildir. Sadece sizin dikkatinizi yeni cekmis. HEPARLI
 Misafir
 25 Şubat 2011 Cuma 14:43
(13.37) Devam edersek, Türklerin batı ile veya Batının Türklerle ne sorunu vardır? Türkler tarihte çok devlet kurmuştur. Ancak, Osmanlı bir başkadır. Osmanlı'da; Türklerin girişimciliği, cesareti ile İslam'ın mükemmel (Adalet-devlet)anlayışı vardır. Bu nedenle yıkımı dahi yüz yıl sürmüştür. Batı, Türklere "gelin ancak, İslam'la değil." demektedir. İyi bir gelecek için Lütfen, tarihimizi çok farklı kaynak ve anlayışları okuyarak (doğru) öğrenelim.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2025 Turktime