Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Deli, Yaratıcı, Adam ve Devlet Olmak!
Bülent Kuşoğlu
YAZARLAR
2 Mart 2011 Çarşamba

Deli, Yaratıcı, Adam ve Devlet Olmak!

Kitabı okumadım ama bir kitap ekinde okuduğum kitapla ilgili bilgiler dahi çok ilginç geldi. Abdullah Turhal’ın “Deliler, Osmanlı’nın Muhteşem Süvarileri” adlı eserinden bahsediyorum. Gerçekten deli değillermiş ama çok çılgın bir grupmuş. “…öylesine cesur hareket ederlerdi ki, insanları gölgelerinin bile öldürücü olduğuna inandırmışlardı” Deliler dünya askeri tarihinin en renkli simaları imişler. “Önceleri birer bölük halinde doğrudan beylerin çevresindeki muhafız birlikleriyken sonraları sayıları artırılarak ve geliştirilerek korkunç bir savaş unsuru haline getiriliyorlar.

Bu girişi okumadığım bir kitabı tanıtmak için yazmadım. Osmanlıların ne kadar farklı ve yaratıcı ancak ne kadar düzenli olduklarını anımsadığım için yazdım. Osmanlıların geliştirdikleri vakıf sistemi, tımar sistemi aklıma geldi. Enderun’u düşündüm. Gittikleri, ele geçirdikleri ülkelerden küçük yaşta çocukları alıp, devlet hizmeti için yetiştirmelerindeki cüreti düşündüm. Bilim ve teknolojinin en ileri seviyesine sahip olmalarını, en büyük, en güçlü topları dökebilmelerini tahayyül ettim. Hakikaten müthiştiler.  Müzikleri dahi farklı ve etkileyiciydi. Hayal edebiliyor musunuz, Osmanlı ordusu karşınızda, şehrinizi fethetmek üzere kapınıza dayanmış… Uzun bir geceden sonra şafak sökmek üzere. Mehter bölüğü o şafağın sessizliğinde o ürkütücü, o muhteşem marşları çalıyor, tokmak davula değil kafanıza iniyor, zurna gecenin karanlığını değil beyninizi yırtıyor, o tok “Allah, Allah” nidaları tüm direncinizi alıp götürüyor. Müzik bu kadar mı etkileyici bir silah olabilir? Allah kimseyi Osmanlı’nın karşısına çıkarmasın. Kim direnebilir o çağda Osmanlıya?

Mimarisinden, müziğine, askerinden alimine, hatta cinsel yaşamına her şeyi ve her yeri farklı, yeni ve muhteşem... En azından bir süre muhteşem…

Devlet olmak; yaratıcı olmayı, yenilikçi ve farklı olmayı, düzen kurabilmeyi gerektiriyor. Taklit olmamayı gerektiriyor.  Taklit olmamayı, kişilik, kimlik sahibi olmayı gerektiriyor. Kolay değil tabi bu. Zaman, çalışma ve birikim gerektiriyor. Eğitim gerektiriyor. Adam ve adamlar gerektiriyor.

Bazen hayıflanıyorum, yükselme döneminde olan bir devlette yaşamadığıma… Ne köylü, ne kentli, ne gelenekleri ne de kuralları olan bir toplumda yaşadığım için üzülüyorum ama sonra bunun da bir şans ve sorumluluk olduğunu düşünüyor tekrar mutlanıyorum. Bazen tüm partilerimizin programlarını düşünüyorum hiçbir farklılık, olağanüstülük olmadığını görüp zayıf buluyor, sonra sanki sıra dışı konular olsa parti oy alır mı diyorum. Osmanlı yapacaklarını bir demokratik düzen içersinde önceden oylasa başarabilir miydi, mümkün değil diyorum.  Demokrasiye olan inançsızlığımdan değil demokrasiyi yetersiz bulmamdan dolayı bunları düşünüyorum. “Deliler” sadece savaşta değil, her alanda gerekli galiba… (Hiç deli tarafınızı sevdiğiniz oldu mu?)

Hep birlikte mimarisinden müziğine bu ülkenin her şeyini farklı ve bize özgü kılmamız, yeni bir düzen oluşturmamız lazım. Zorluklarımız çok, doğru, ama zorluklar yaratıcılığı ortaya çıkarırmış. Biz zorluklar içersindeyiz fakat, yeni ve bize özgü bir düzen oluşturmak ve yaratıcı olmak yerine tüm enerjimizi birbirimizi karalamak üzere harcıyoruz. Neden bir az da “delilik” yapmıyoruz!

Şimdi “Nereden çıktı bu yazı?” diye sormayın. Bazen ben de efkarlanıyorum, delleniyorum. Siz hiç  efkarlanıp, dellenmez misiniz, “bre” e-dergahlılar?     

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 5 Mart 2011 Cumartesi 12:14
Yorumcu arkadaşlar,LOZANIN imzalandığı dönemlerin öncesi ve sonrasındaki dönemlerde, bugün dünyada ABD nin oturduğu koltukta İngiltere oturuyordu.Bahse konu Koltuğu ABD,İngiltereden 2 ci Dünya Savaşı sonlarına doğru devraldı.Birinci Dünya Savaşında ABD nin konumu,bugünkü Fransanın konumundan farklı olmayan bir konumdu.H.Tahsin.
 Misafir
 5 Mart 2011 Cumartesi 10:04
03:11,Sn Dostum,"Lozanı Bayram" diye kutlamamamızın nedeni,henüz hesabımızın bitmemiş olmasından kaynaklanmaktadır.Hatay VİLAYETİ,Lozan sonrası alınan Topraklardır.Tarihe bak kaç yıl sonra olduğunu görürüz.Keza KIBRIS,Loznda tamamen bizim dışımızda kalmıştır.Aynı şekilde "MISAKI MİLLİ SINIRLARI" bünyesinde olup da,dışarıda kalan Topraklarımızı sıralamaya kalksam,yorum odası yetmez.Onlarında Fiili Sınırlarımıza katılacağı günler ÇOK YAKINDIR.Bı İltihaklar,SAVAŞSIZ olacaktır.Gençler görür.H.Tahsin
 Misafir
 5 Mart 2011 Cumartesi 09:58
22:22 de Kara Sevdalı ile yazan dostum.Türkiyede Yahudi düşmanlığını,körükleyen,Antisemitizmi körükleyen,Sabetaycılar üzerinden IRKÇI saldırıları körükleyen KİTAPLAR,yayınlar hazırlayıp piyasaya sürenlerin, KARANLIK ODALARDA,planlar yapanların maksadı bellidir.Bu tür yayımları yapanların ETKİSİNDE kalmamalıyız.Bunların tamamının maksadı,Türkiyeyi,Batı karşısında Irkçı bir atmosfere sokup güç durumda bırakma planlarının birer parçasıdır.Aponun KANKASI kırmızı Atkılının maksadı bellidir.H.Tahsin.
 Misafir
 5 Mart 2011 Cumartesi 09:52
Sevgili 02:59 Dostum.Aşağıdaki yorumlarımdan birinde belirtmiştim."Tarihe,olayın yaşandığı ZEMİNDEN bakmaya çalışalım".Buyuruyorsunuz ki,"Lozanı ABD neden onaylamadı?".Lozanı ABD nin onaylamasını gerektiren bir ŞART yok da ondan.ABD Lozanda TARAF değil ki.ABD Lozanda sadece gözlemci.Uluslar arası Anlaşmalarda Taraf olanlar,yapılan Anlaşmayı,Anayasal Meclislerinde ONAYA sunar,gözlemcilerin böyle bir onay yapmasına gerek yok ki.Lozanın Taraflarının kimler olduğuna,TARİHE dönüp bakıverin.H.Tahsin.
 Misafir
 5 Mart 2011 Cumartesi 03:11
ve de gecenin karanlığında aklıma geldi TURKTIME dostlara sorayım dedim: "Yıllardır İhtilal'in Bayramını (27 Mayıs) yapmış olan Biz Türkler, 24 Temmuz 1923'ü mesela Özgürlük ve Bağımsızlık Bayramı olarak NEDEN kutlamayız? yoksa henüz daha Özgür ve Bağımsız değil miyiz??? Bayram yapmaya çok meraklıyız da....
 Misafir
 5 Mart 2011 Cumartesi 02:59
"LOZAN 24 Temmuz 1923" Hasan Bey der ki,"Bugunkü sınırlarımızı ancak kurtarabildik" ve "2011 Türkiye'si olarak o masaya oturmazdık. Gücümüzü gösterirdik".Sorum şudur ki gerçekten kurtarabildik mi? Sınırlarımız kesin ise bugüne dek ABD,bu Lozanı NEDEN ONAYLAMAMIŞTIR? Mademki 2011 Türkiye'si olarak güçlüyüz, bu gücümüzü onaylaması için bugün neden göstermiyoruz? Çekincemiz mi var? yoksa Kamuran Gürün'ün dediği gibi"Pamuk İpliğine"mi bağlıdır?Sahi neden onayla şunu demiyoruz, yoksa diyemiyor muyuz?
 Misafir
 4 Mart 2011 Cuma 22:22
Sayin Hasan Bey dostum,Bg´ye yönelik 18:48 yorumunda birazcikda olsa kantarin topunu kacirdigin kanaatinddeyim.Gerci BG bu yorum ile ilgili bir sey yazmissa hakli sebepleri vardir her halde.Benim konuda söyliyecegim tek sey var Ülkenin bekasini ve birligini bozmak icin karanlik kaynaklardan beslenen her kimse kalemi elinden,sandalyesi altindan alinmalidir.Yok ifade özgürlügü,yok basin özgürlügü,bunlar kelime oyunlaridirlar. Kara sevdali
 Misafir
 4 Mart 2011 Cuma 19:21
"Selanikliler" den kastedilen Sabetaylar,Osmanlıya ne gibi ihanetlerde bulunmuşlar,doğrusu kaydadeğer Tarihi bir bilgiye rastlamış değilim.Kastedilen GALATA BANKERLERİ ise,amaçları maddiyattır.LOZANA bakacak olursak,altını çiziyorum,O zeminde Yahudi Lobisi,Türkiyenin LEHİNE bir tavır sergilemiştir.Tek neden,Türk sevgisi değildir.Asıl neden,Ermeni-Rus-Rum ortaklığındaki ORTADOKS ittifakını kendileri için tehlike olarak görmeleridir.İngilizlerin ikna edilmesinde rol almalarının nedeni budur.H.Tahs
 Misafir
 4 Mart 2011 Cuma 18:56
BG Kardeşim, Biz LOZAN Masasına,2011 TÜRKİYESİ olarak Oturmuş olsaydık,O masadan kesinlikle,24 Temmuz 1923 günü Kalktığımız HALİMİZLE kalkmazdık.Hatta daha ileri gidiyorum, O MASAYA OTURMAZDIK.Bizi o Masaya OTURTACAK gücü anasından doğduğuna pişman ederdik,buna inanın.Fakat,Yemende 100 bini aşkın Askerin çakılıp kalmış, Keza Irakta,Filistinde,durum aynı,toplayıp geri getirecek Lojistik gücün sıfır.Büyük ATA ve arkadaşlarının DAHİYANE SİYASETİ ile ancak bugünkü sınırlar KURTARILABİLDİ.H.Tahsin.
 Misafir
 4 Mart 2011 Cuma 18:48
Son yapılan yorumlarda,16.42, BG,ve Heparlı dostumuz dahil herkes haklı.Hele hele,HEPARLI dostumuzun son zamanlarda yaptığı yorumlarda MUTABIK olmamıza şaşırır gibi oluyorum.:),Fakat hepimiz şuna azami dikkat göstermek zorundayız.Tarihe yaşadığımız zeminden değil,Tarihin yaşanıldığı zeminden bakmak zorundayız.Günün şartları ile,geçmişi değerlendiremeyiz.BG dostumuza naçizane bir tavsiyem var,"İçerdeki Selanikli ve dışardaki destekçileri",gibi tanımlamalar PROVAKASYONDUR bilesiniz...H.Tahsin.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2025 Turktime