Sosyal psikolog Leon Festinger’in ‘Bilişsel uyumsuzluk teorisi’ 1957 yılından bu yana yanlışlan(a)madı.
Festinger’e göre ‘İnsan beyni birbirleriyle çarpışan düşüncelerle karşılaştığında ekstra nöronlar çalışıyor ve beyin zorlayıcı bir sürece giriyor…”
Bu aktif durum kişiyi rahatsız ettiği için doğal olarak insanlar yeni bilgiyi almamak ve kendi düşüncelerinde ısrar etmeyi seçiyorlar.
Yani, sabit fikrimiz…
Sabitten öte putlaştırdığımız seküler görüşlerimiz
Bizim tembelliğimiz…
Zihin konforumuzu bozmamamızdan ibaret…
“Müziğin sesini duymayanların, dans edenleri deli sanması” gibi bir şey bu hayat…
Hadi beraber şu müziğin sesini biraz açalım!
Madem CHP’yi eleştirmenin konforu var, konforlu yerden başlayalım…
CHP artmayan, önümüzdeki 50 yılda da artması beklenmeyen oylarına rağmen muhalefetin koç başı olma özelliğini koruyor.
Bu özellik bile CHP’yi başlı başına fenomen yapmaya yeterli!
Kılıçdaroğlu’nun kurduğu masa kazandı!
Ankara/ İstanbul dahil belediyelerin alınması, Kılıçdaroğlu’nun muhalefeti bir araya toplamayı başarmasında gizli!
Pardon! daha da büyük bir güç mü muhalefeti toparladı yoksa?
Şimdi işin yoksa ekstra nöronlar çalıştır!
Hiç gerek yok. Görünür gerçekliğe bakalım biz…
Kılıçdaroğlu’nun kurduğu masa kazandı ama…
Kazananlar, masayı kimin kurduğunu unutmuşa benziyorlar…
Her CHP’li başkan cihan pehlivanı gibi peşrev atarken…
CHP genel merkezi ve liderinin toplumsal görünürlüğün giderek azalmasının komplikasyonlarını…
Cumhurbaşkanı adaylığı sırasında net olarak göreceğiz!
Ama şu kadarını net olarak yazabilirim!
Beklenilen kişi Cumhurbaşkanı adayı yapılmayacak!
SÜLEYMAN SOYLU SAYESİNDE SALGININ CİDDİYETİNİ ANLADIK…
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifa girişimi olmasa, sokaktaki insanlar Pandemi tehlikesini bu kadar içselleştiremeyecekti.
Öyle ya…
Kabinenin en başarılı Bakanı birkaç saatlik öngörülemeyen sokak kargaşasından kendisini sorumlu tutarak istifa etmesi, salgına en tereddütle bakanlarda bile ‘Bu hastalık çok ciddi’ olgusunu çivi gibi zihinlere çaktı…
Soylu’nun istifa sürecinden sonra salgında kötüleşme beklenirken, tam aksine iyileşmenin hızla artması tam da bu yüzden…