Doğrusu İHA’ların Rusya karşısında bu kadar etkili olacağını çoğumuz tahmin edemiyorduk.
Nokta atışı hedeflerle, 3 general, 1 albayın vurulması yüreğimizi ayrıca bir parça soğuttu.
Peki, Rusya geri adım atar mı?
Metrekareye 10 uzman düşen Türkiye’de kendisini yorumcu/uzman ilan edenlerin “Rusya artık geriye adım atmak zorunda” kelimeleri izaha gerek olmayacak sığlıkta.
Rusya, Suriye’de asla geri adım atmayacak.
Peki, Türkiye ne yapacak?
ABD/RUSYA arasında tost olma potansiyeli taşıyan nazik ilişkilerimiz med-cezir yaşamaya devam edecek.
İnşallah yanılırım ama 20 gün önce attığım twitter mesajında işaret ettiğim noktadayım.
Zor, çok zor bir sürecin içindeyiz.
Şu aşamada dahi “karşıtlıktan oy çıkarma pratiğinin” devam etmesi üzüntü verici…
Meseleyi “Şehitler tepesi boş kalacak/kalmayacak” tartışmasına taşımak, bu tartışma ile çözüm kanallarını tartışmayı kilitlemek lüksü ne iktidarın, ne muhalefetin var…
“Şehit olmak” seküler bir kavram olmadığı için atama ile gerçekleşmez.
Kader, kaderi yazan ve kaderin içindeki insan iradesinin Allah katına sunulduğu bir arz olduğunu düşünüyorum şehit olmanın.
İnsan, yatağında da şehit olabilir, cephede de…
Peygamberlikten sonra en büyük makamlardan birisi olan şehitliğin siyasi bir argümana, ya da bir beşerin dağıttığı makam konumuna düşürülmesi, ya da o anlama kapı aralayacak ifadeler problemlidir.
Elbette tarih boyunca milyonlarca şehit verdik, bundan sonra da verme ihtimalimiz görünür gerçeklikle yüksek ihtimal…
Allah’ın davası dirilerledir.
Temel meselemiz insanı yaşatmak için fiziki şart/duaları gerçekleştirmektir.
Yerinde, gereğinde, siyaset kokmayan, toplumun ortak vicdanına hitap eden, duru, dupduru kelimelerin insan kalbine geçirgenliği de o derece yüksektir.
Suriye sınırlarında güvenlik hattı kurmamız tercih değil, zorunluluktu.
Geç kalmış bir zorunluluk hatta.
İktidar ve muhalefetin ‘ego’dan sıyrılmış reel bir diplomasi ile kucaklaşma temennisi ile Allah’tan şehitlerimize rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum….
CHP KURULTAYI…
Hiç bu kadar güçlü olmayan Kılıçdaroğlu’na rakip çıkacak mı, çıkacaksa ne olur gibi tartışmalar çok anlamlı görünmüyor.
Muharrem İnce dahil muhalif grupların bu çabaları siyaseten elbette anlaşılır.
Kahvede gidip pişti oynayacak halleri yok ama…
Kabul edelim ki bu çabalar, CHP lideri ile bir pazarlık marjı oluşturmak için yapılan siyasi denelerin ötesine geçemez.
Şu dip notu da ekleyelim ki;
Kafasını gösterenin, vücudunu kesen bir Kılıçdaroğlu var karşılarında..
Derinden… Çaktırmadan…
“Aaaaa… Havada kuşa bak!” derken, onlarca siyasi geleceği olan CHP’liyi siyasi mevta yaptı….
Üzerine beton döktü…
Bazen de mezarlarının dibinde göz yaşı akıttı…
İnsan da bazen acıma duygusu uyandıran naif beden dilinin ardında, “Siyasette merhamet olmaz!” düsturuna iman etmiş bir genel başkan var… Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu özelliğini bilmeyen CHP’li kaldı mı bilmiyorum!
Varsa da, artık siyasete devam edemeyecek kadar saf olduğunu kabul etmeli.