Dün...
Saat 17:39’da avukatım Murat Sultansu’ya cep telefonundan kimliği belirsiz bir kişi tarafından “Seni ve o gazeteciyi öldüreceğim!” şeklinde telefon açıldı.
Avukatım, arayan şahsa gerekli yanıtları vermiş.
Bir süre önce de, bana, “Kaynağını açıklamazsan, yaşamayı hak etmiyorsun!” mesajı iletildi.
Her iki tehdit de aynı konuyla mı ilgili?
Yoksa son dönemde yaptığım birisi haciz konusu, diğeri malum haberle ilgili mi acaba?
Onu şimdilik bilemiyorum ama...
Sanki iki ayrı tehdit gibi duruyor!
Tehditler konusunda yasal girişimlerin yanında...
İlgili birimlere de bilgi verdim, gerekli ihbarlarda bulundum.
Gelen ilk bilgilere göre...
Beni ve avukatım Murat Sultansu’yu tehdit eden kişinin ismi M. A.
Başta uyuşturucu olmak üzere birçok suçtan sabıkası var ve çevresinde Liceli M. olarak biliniyor.
Ve kendisi geçmişte polis tarafından işlediği suçlardan aranıyor ama nedense bir türlü bulunamıyor!
Beni ve avukatım Murat Sultansu’yu ”Ölümle tehdit eden sabıkalıyı” bulmak...
İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’a düşüyor!
Tabi lütfederlerse!
Bana hakaret ve iftirada bulunan...
Bununla yetinmeyip...
Bana MİT’çi...
Kumpasçı...
“20 yıllık dostunu oyuna getirdi!” diyerek...
Açıkça şahsımı hedef gösterenler umarım mutludurlar!
Bana gelince...
Hem fikren...
Hem ruhen...
Hem fiziken durduğum noktadayım...
Ankara’nın tam ortasındayım...
Ve yerimi herkes biliyor.
Düzenli olarak işime gidiyorum...
Hala üzerimde bir çakım bile yok.
İnsanım, elbette ürktüm ama...
Kalben, ruhen taşıdığım bir korkum yok!
Allah şahit ki;
Korkmuyorum...
Manevi tarafım...
“Üzerinde adım yazmayan kurşun bana isabet etmez!” diyor.
Seküler tarafım “Ya istiklal ya ölüm!”