HANCI : Çocuklar söz ettiler bana .., uyanıklık ...
YOLCU : ( Araya girer ) Sessiz anımda tanıklık ,
HANCI : Ama bütün eklemlerinle ayık diyelim .., bir şeyler sayıklayıvermişsin.., Dalgalar , kaygan urganlar , saç kadar ince metaller demişsin .., sonra da bir hengame demişsin ..., öyle kalıvermişsin. ..
YOLCU : Sonrası Allah a kalmış ..., öncesi senin yüzün...
HANCI : Hangi yüzüm .., bilsem de ben seçebilsem ...
YOLCU : Seninkisi şeytanla kıyafet çekiştirme ..., benimkisi de uyanığın rüyası ..,
HANCI : Geri gelmekten hoşlanmadığına göre ..., hayırlı rüya ... yüzüm ( Sağ eliyle yüzünü sıvazlayıp odadan çıkar )
YOLCU : ( Sesini yükseltir ) Bir taşkınlık anında susamamak benimkisi .., ilham denilen şey gösterişli bir incidir .., gaybın midyesinde gizli..
HANCI : ( Alt kattan yüksek sesi yankı bulur ) Marangoza ihtiyacım var benim .., rüzgar sert esiyor bu gece ..., şiirlerini sobayı yakamadığımız zamana sakla ...
YOLCU : ( Odada yalnızdır ) Marangozun yarısı kadar bedenim .., ben terk ederken resmeder , giderim .., yorgun olmasam rüzgarı dahi resmederim ...
( Gecenin ortasında alt katta , kapının eşiğinde yolcu belirir )
YOLCU : Aslında insanların sözlerini , seslerini , hatta hıçkırıklarından artan nefeslerini , bir anda uzaklara götürmek konusunda maharetlidir rüzgar ...,
HANCI : Yüzünü dahi okşar .., bazen avuç içi gibi ..., Sobayı yaktım , gir içeri ..,
( Odun sobası , gaz lambası , gözü ısırmayan duman ..., yolcu keçenin üzerine oturur )
HANCI : Cahil bir ihtiyar belleme beni .., belki de babandan da yaşlıyım .., geçen sene yaşlı , temiz sakallı ve muhterem yüzlü bir kişi gelmişti hana .., sırtından rahatsızdı ki , yavaş adımlarla yürüyebiliyordu .., çocukların yardımıyla çıkabilmişti odasına ..., gecenin gri vaktinde çocuklar .., hızla dolaşan birinin ayak seslerini duyup beni çağırdılar ..., kulaklarım bana olanı söyledi ..., Sonrasında , sabah vakti .., uykunuz rahat mı geçti diye sordum gayri ihtiyari..., arkası dönük kapının demir anahtarını kaldırırken şöyle dedi ; bazen altı duvarın arasında , gözün sana varlığını ispat edemeyeceği kimseler de olabilir .., hemen dışarda Allah'ın selamını sana ilettiğimde .., sesimi göreceksin .., beni değil dedi .., aleyküm selam dedim , sanki yaşlı muhterem koşarak gitti..,
YOLCU : ( Ellerini sobanın yakıcılığından geri çeker ) Doğrusu .., ısındı ellerim .., ısındığını söyleyen hikmet yolu ellerim ..., gözlerim açık olmasına rağmen ...
HANCI : Mazur gör beni ..., merak etmem isimleri .., aklı ve hisleri kuvvetli birisin belli ki ..., ama kanımın ısındığı yolculara istikamet sorarım ekseriyetle ...?
YOLCU : Gözlerim açık bir şekilde ..., artık kapısına geri dönemeyeceğim bir mesafede .., karanlığın eşliğinde öyle ilerliyorum ...
HANCI : Uzun olmasından şikayetçi olamayacağın , kısa olmasını bir ihtimal ki istemeyeceğin bir çeşit hicret midir söylemeyi dilediğin ...?
( Kısa sessizlik .., azalan duman .., belirginleşen yüz hatları )
YOLCU : Şu .., sesleri işiten ve seni çağıran, muhtereme eşlik eden ..., çocuklardan bahsetmiştin ..., bu soğukta neredeler ...?
HANCI : ( Ayağa kalkar , pencereyi biraz zorlanarak açar ) Rüzgar sertliğini yitirdi gibi .., üşümediklerini biliyorum ...,
gerisi senin yüzün ..., hayırlı geceler...