Azerbaycan ve İngiltere izlenimleri…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la birlikte 2-5 Eylül tarihleri arasında, Azerbaycan (Bakü) ve İngiltere (Galler) seyahatine katıldık.
Cumhurbaşkanlığı makamına ait, 103 yolcu kapasiteli yeni TC-TUR uçağı ile yaptığımız yolculuk, özellikle telefon ve internet kullanımının serbest olması açısından oldukça rahattı.
Bakü’yü oldukça gelişmiş bulmakla birlikte, henüz demlenmiş bir kent izlenimi almadım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a onur nişanı veren Aliyev ve heyeti, Cumhurbaşkanı ve beraberindeki ekibi çok sıcak karşıladılar.
Gazeteciler olarak, Azerbaycan Parlamentosu’nun hemen karşısında yer alan, orta büyüklükteki sevimli bir cami’nin neden kapalı olduğunu merak ettik ama yanıtını hiç birimiz bulamadık.
İngiltere Cardiff’de karşılaştığım bir fotoğraf, benim açımdan şaşırtıcıydı.
Bir Türk, eski ama büyük bir kiliseyi kendi parasıyla satın alarak cami haline getirmiş.
İngiltere Cuma’sını çoğunlu Pakistanlı olan cemaatle burada karşıladık.
İngiltere’nin bir başka özelliği de, yüzde 40’a yakın bir ateist nüfusu barındırmasıymış.
Geriye kalanların önemli bölümü de kiliseye gitmeyince, müteşebbis Türk bu fırsatı kaçırmamış.
İngiltere peyzaj ve mimaride çok gelişmiş ama bir süre sonra insanın gözü bu güzelliğe alışınca, cezp edici ruhu olmadığı hissediliyor.
İngilizler fiziki ve ruhsal olarak tornadan çıkmış gibi aynı insanlar.
Mesafeli ve sıkıcı bir disiplin anlayışları var.
Bizim gibi mütevazi değiller; güçlü olduklarını muhataplarına hissettirmekten hoşlanan bir anlayışları var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan ve Galler’de önemli görüşmeler yaptı.
Obama’nın Erdoğan’a ayırdığı vakit, oturuş düzeni ve konuşulanlara baktığımızda, bu ziyaretlerin verimli geçtiğini söyleyebiliriz.
Erdoğan, Ankara’dan güçlü bir ekiple hareket etti.
Başta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz olmak üzere, İbrahim Kalın, Yiğit Bulut, Lütfullah Göktaş ve Mustafa Varank gibi Erdoğan’ın A Takımı da Azerbaycan ve İngiltere’de Cumhurbaşkanı ile birlikteydi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özel danışmanı Mücahit Arslan’da…
Arslan kendisine atfedilen güce rağmen mütevazi bir isim.
Dobralıkla ketumluk arasındaki dozu iyi ayarlayan, zeki bir danışman izlenimi aldım.
Basın Müşaviri Lütfullah Göktaş’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gösterdiği titizliği ve Mustafa Varank’ın koşturmaktan sürekli ter içinde kaldığını da, son sözler olarak kayıtlara geçirelim.
*Bu yazı Talat Atilla'nın Güneş Gazetesi'ndeki köşesinden alınmıştır...