“Ne demiştik” desem, ayıp olur mu?
14 Mart tarihinde bu satırlarda, “Bahçeli erken seçimi açıklayacak” diye yazdım.
Duayen gazeteci Rahmi Turan nezaket göstererek bu yazımı Sözcü gazetesine taşıdı.
(Milliyet gazetesi bir gün sonra bir muhabir aracılığı ile alıntıladığı yazıma kaynak göstermedi. En komiği de; ANAR Şirketi Başkanı İbrahim Uslu'nun benim yazımdan, yazımdan alıntı yaparak Sözcü'nün birinci sayfasından duyuran Rahmi Turan'ın yazısından tam 20 gün sonra sanki yeni bir bilgi almış gibi davranması tam bir Cem Yılmaz komedisi gibi. TV'de bu satırların yazarının bilgisi ile show yapan İbrahim Uslu yeni Cem Yılmaz!)
Ve bu yazıdan sonra küfür, hakaret dolu sayısız mesaj atıldı.
Fitnelikten tutun da, aklınıza gelebilecek her türlü hakarete maruz kaldım.
Tahmin ediyorum Rahmi Abi’ye de aynı dozda mailler gitmiştir.
Ve sonuç….
Bugün MHP Lideri Devlet Bahçeli TBMM gurubunda yaptığı açıklamada, “ERKEN SEÇİM “ istedi.
Beni yalan yazmakla, fitnelik yapmakla suçlayan her partiden kişiler acaba utandılar mı?
Bu nasıl bir tahammülsüzlük böyle…
En çok yazılan da, “Binlerce gazeteci var onlar bilmiyorlar da sen mi biliyorsun” gibi anlamsız, mantıktan uzak bir teori ile saldırdılar.
Umarım bunları yazanların yüzleri biraz olsun kızarmıştır.
Amacım, “Ben dedim de çıktı” demek değil aslında.
Neden bu kadar birbirimize tahammülsüz olduk.
Ne ara bu kadar kötüleştik?
Neyse…
Gelelim erken seçimin neler getireceğine…
İktidar partisi özellikle ilk dönemlerinde büyük işler yaptı.
Son dönemlerinde geçmişte yaptığı atılımlardan ziyade FETO ve kendi iç karışıklıkları ile uğraştı.
Ve eski dönemlerini aratır hale geldi.
Seçmen açısından bir kara delik oluştu.
Bu kara deliğin iktidar partisini ne kadar tehdit ettiğini bilmiyorum ama negatif bir etkisi olacağını düşünüyorum.
Tahminim şu;
Cumhurbaşkanlığını Erdoğan alır ama genel seçimler ve yerel seçimler de iktidar yara alır.
Birkaç ay sonra daha berrak bir tahmin yapmak üzere…
Sevgiler…