Gül’ün adaylık şartı, RTÜK ve Hürriyet Bombası!
Kritik konularda yazdığımızda, okurlarımız, “Yazdıklarınız yüzde yüz doğru mu?” diye tereddüt izhar eden sorular soruyorlar.
Haklılar. Hatta kendi açılarından değil, her açıdan haklılar.
Okur doğal olarak bir yazı ya da haberin önü ya da arkasını bilmez. Bilmek zorunda da değil. Sadece önüne konulan bilgi ile ilgili.
Mazeretsiz bir yanıtı fazlası ile hak ediyorlar.
Değerli insanoğlu;
Gazeteci anı, siyaset son anı somutlaştırır.
Her gün 10 manşet değiştiren gelişmelere yetişmek, bunları yüzde yüz bir doğrulukla vermek fizik kuralına ters.
Çünkü tek karar verici siyaset.
İçinden geçtiğimiz süreç; çalışma şartları kadar, bilgi alma açısından da gazeteciler için en ideal süreç değil.
Her şey Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zihninin içinde.
Bu gidişle hepimiz zihin okuma uzmanı, birer medyum adayıyız!
Şaka bir yana Türkiye’de muhtemel gelişmeleri analiz edebilmek için elimizde çok fazla alet yok.
Siyaseti analiz etmek ve siyasetin içinde yer alan siyasetçilerden, “Bundan sonra ne olur?” sorusunun yanıtını almaya çalışmaktan başka çaremiz yok.
Gazetecilerin ruh hali ve çalışma şartlarını bir parça izah edebildiğimi düşünerek son dakika gözlem ve bilgilerime geçiyorum.
Abdullah Gül’ün yakın çevresine Nisan ayında adaylığını açıklama şartını açıkladığı bilgisi var.
Gül, eski üst düzey bir bürokratına, “Adaylığımı açıklamak için AK PARTİ’nin içinden bir damarın bana yönelik açık bir talebi olmalı. Aksi halde ihanet suçlamalarına yanıt vermekten başımı kaldıramam!” demiş.
Gül şunu demek istiyor;
Beni aday görmek isteyen, mevcut iktidardan rahatsız olan siyasetçiler ortaya çıkarak rahatsızlıklarını açıkça ilan etmeliler ki adaylığım eski partimin tabanında da meşruiyet kazansın.
Erken seçim adeta borsa gibi. Bir iniyor, bir çıkıyor.
Şunu kesin görüyorum;
Cumhurbaşkanı deneyimli bir siyasetçi. Gül’ün adaylığı, İYİ Parti’nin performansı, sınır operasyonları sürecinin seyrine bakarak erken seçim ihtimalini masada tutmaya devam ediyor.
Bazen, “Erken seçim yok!” derken, bazen de , “Erken seçim KESİNLİKLE yok!” diyor.
Yukarıdaki parametreleri okuyarak tabi!
Erken seçimi Nisan hareketlenmesi belirleyecek gibi görünüyor!
İNTERNET YERALTINA MI İNİYOR!
İnternet ve sosyal medyanın büyük bölümü gerçekten bir çöplük ve haysiyet cellatları ile dolu bir alan.
Ne yazık ki düzeleceğine dair bir işaret de yok.
Fakat…
RTÜK’ün internet yayınlarını denetlemek için çıkan kanunla ilgili ciddi tereddütler var.
Federasyona üye olan tanıdık ya da dostların ezici bir çoğunluğu, “Bu gidişle internet ve sosyal medya yeraltına iner” görüşündeler.
Doğrusu korsan yayınlarla ilgili şimdiye kadar benim de bilmediğim çok şey öğrendim.
Bir yayıncı niyeti bozarsa, hiç iz bırakmadan sağa sola Deli Dumrul gibi yayınlar yapabilirmiş.
İlgililer yayıncıları sorumlu yapayım derken onları yeraltına indirecek eylemlerden de kaçınmalı.
Görünür olan her zaman hesap verir!
Ya görünmeyen?
HÜRRİYET VAKASI!
Milliyet gurubunun patronu Demirörenler, Hürriyet gurubunu satın almak üzereler.
Milliyet kara delik gibi.
Hürriyet’i ikinci kez yutmak üzere!
Yara beresine rağmen Türk medyasında büyük unvanını hak eden tek gazeteydi Hürriyet…
Doğrusu bir gazeteden çok, Devletin hafızası, adeta siyaset merkezi gibiydi.
İktidarları beşik gibi sallar(dı).
Esrarengiz gücü biraz da buradan geliyor.
İşin gerçeği nedir henüz bilinmiyor ama Hürriyet satışında iktidarın parmak izlerini arayanlar çoğunlukta.
Bu tezi savunanlara göre bu satış iktidarı güçlendirmeyecek, aksine zorlayacak!
Yapılan objektif haberler bile sübjektif bir mercekle algılanacak!
“Türkiye’de basın özgür değil” iddiasında olan Avrupa’nın eli güçlenecek!
Elbette bu iddiaların hangisinin doğru olduğuna zaman şahitlik yapacak ama neresinden bakarsak bakalım.
Olağanüstü bir durum bu…