Ayetler , hadisler ve asrı saadet yaşantısının tekmiline vakıf olmuş fakat nisyandan muzdarip İslam ümmeti için eliyle ve diliyle şirk yoğuran müşriklerden korunmak ve imanı sağlamlaştırmak her zaman en kudretli sınama olmuştur.., Sizi birazdan götürmeyi vaad ettiğim yerde rastlayacaklarınızı ilk kez okuyorsanız unutmamak için sağlam bir bellek sayfasına kaydetmenizi istirham ederim .., bir yerlerden hatırlayanlar ise imanını tazelemek için o yerlerde uzun süre daha vakit geçirmeye ve o yerleri bir daha terk etmemeye gayret sarf etsinler lütfen ...
HZ.ÖMER : Medine yakınlarına bir yolcu kafilesi gelir. ( Tahminen halifeliğinin ilk yılı 634-635 yılı ) Hz. Ömer , Abdurrahman Avfe'nin yanına gelerek ; " Bu gece seninle sabaha kadar bu yolcuları bekleyeceğiz. Onlar yolcudur , rahat uyusunlar , hırsız gelip bunlara zarar verirse kıyamet gününde mesul oluruz " der. Beraberce orada beklerlerken kesilmeyen bir bebek ağlaması duyarlar. Hz. Ömer ağlamanın geldiği yere giderek annesine seslenir ; " Oğlancığı ağlatma " , diye tembihler. Görev yerine döner ancak bebeğin ağlaması uzunca bir süre devam eder. Seher vakti tekrardan aynı eve giden Hz. Ömer birazda sert bir üslup ile ; " Sen nasıl bir annesin ki bu çocuğu sabaha kadar ağlattın " der.., kadıncağız şöyle söyler ; " Ey Allah'ın kulu , bunu kaçıncı defadır söylüyorsun , fakat benim halimi de bilmiyorsun .., ben bu çocuğu sütten kestim.., onu susturmak için yedirecek bir şeyim yoktur ki sussun ". Bunun üzerine yaşını soran Hz. Ömer , bebeğin henüz bir yaşına girmediğini öğrenince sorar ; " Peki bu çocuğu neden erkenden sütten kestin ? " der. Kadın da der ki ; " Allah , Resulün halifesine insaf versin .., çocuk sütten kesilmeyince nafakasını vermez. Bunun için biz de sütten kestik " .., Hz. Ömer ağlamaklı bir şekilde oradan ayrılır.., Ömer'e yazıklar olsun der ve herhangi bir Müslüman çocuğu doğduğunda Beytülmal ( Devlet hazinesi )'den kendilerine hemen nafaka bağlanmasına karar verir ve kimse nafaka için çocuğunu sütten kesmesin diyerek bebek ya da çocuk herkese nafaka bağlatır...
" Fırat nehri kenarında bir oğlak kaybolsa Ömer'den sorulacağından korkarım " Hz. Ömer
Medine şehrine gelen Bizanslı elçiler çeşitli hediyeler getirirler. Hz Ömer'in eşi de bir dirhem borç ederek imparatorun hanımına bir şişe güzel koku gönderir. Bir zaman sonra imparatoriçe bu hediyeden memnun olarak koku şişesinin içini mücevherat ile doldurarak geri gönderir. Eşi , mücevherleri bir tabağa koymuş seyrederken Hz. Ömer durumu görür ve ne olduğunu sorar. Mevzuyu öğrenen Hz. Ömer şöyle der ; " Bunlar senin hakkın değil.., Halife eşi olmasaydın bunları sana göndermezdi " der.., Mücevherleri satar ve hanımına ; " Senin borç ettiğin koku parası senin hakkın.., gerisi Beytülmal'ındır " der..
Hz.ALİ : Bir gün bir gömlek satın alır ve bir terziye gider. " Bunun kolları uzundur , kollarından biraz kes " der. Ancak terzi onu ayıplar ve kesmem der. Hz. Ali ayıbı benim olsun deyip diretir. Bunun üzerine onu tanımayan terzi " Bu adam deli midir ? "diye sorar. Bu soru üzerine Hz. Ali çok sevinir ve Allah'a hamd eder.., Orada bulunan bir kaç kişi neden hamd ettiğini anlayamadık deyince , Hz. Ali şöyle der ; " Resulallah bir gün şöyle buyurdu ki ;" Sizden birine bu adam delidir denmeyinceye kadar imanınız kemale ermez.., İşte bu adam bana deli diyerek imanıma şahitlik etmiş oldu ."
Bir muharebe gününde Hz. Ali , kahraman bir savaşçı olan müşrikle baş başa cenke tutuşur. Kafiri mağlup edip yere seren Hz. Ali , tam zülfikarı boynuna indirecekken , müşrik son bir gayretle yerden Hz. Ali'nin suratına tükürür. Bunun üzerine geri çekilip hasmını yerden kaldırır. Durumu anlamayan savaşçı şöyle der ; " Ya Ali .., beni mağlup etmek için bunca zaman uğraştın , benim gibi yaman bir savaşçıyı tam da yere sermiş ,boynunu vurmak üzere iken neden vazgeçtiğini anlayamadım ..?" Hz. Ali şöyle der ; " Ben seninle Allah rızası için muharebe ediyorum .., kelleni de Allah rızası için keserim.., sen yüzüme tükürünce o zaman nefsimin işin içine karışacağından korktum ve onun için vaz geçtim ". Savaşçı bunu duyunca Hak din olduğuna kanaat getirerek İslamiyet'e geçer.."
" Ali'den başka genç .., Zülfikar'dan başka kılınç yoktur ." ( Bedir harbinde semadan duyulduğu aktarılan ses )
Peygamberimiz bir gün Hz.Ali'ye şöyle der ; Sana dinine faydalı olacak beş kelime öğreteyim.., Ey Ali şöyle dua et ; " Allahım , günahlarımı affeyle .., rızkımı helalden bol eyle .., huyumu geniş kıl .., bana rızık olarak verdiğine kanaat ettir .., benden aldığın şeyin peşine nefsimi taktırma ....! "
DİP NOT : Yazıda kaynak olarak ; Tırmızi'nin yazdığı , Hüsameddin Nakşibendi'nin tercüme ve Şerh ettiği ; Şemail-i Şerife adlı eser kullanılmıştır..