İlk 2 dönemi hariç üretmeyen, tüketen...
Kendisinden olmayana su vermeyen..
Karşıtlıktan oy çıkarma pratiğini sonuna kadar kullanan...
Bir iyinin yanına 3 kötü koyan...
Devleti realiten çok duygusal ve subjektif reflekslerle yöneten...
TBMM lojmanlarını satan sağduyudan 1200 odaya....
Oradan yarım düzine makamlara...
Sayısı bilinmeyen danışman, siyaseti bilmeyen bakanlara...
Komşu devletlere pata küte girişen..
Posta koymak ile pardon arasında ışık hızı mesafe bırakan..
ÇAMLARI KÖKÜNDEN KESEN İKTİDAR VAR!
Saymakla bitmez çamları kökünden baltayla kesen bir iktidar var karşımızda.
Duruma bakınca, muhalefetin gümbür gümbür geldiğini söyleyebiliriz değil mi?
Yanıtınız evetse, fazla safsınız...
Bazen etkili muhalefet örnekleri olsa da dağınık, birbirini gözetleyen, CB adaylığı enflasyonu ve HDP açmazı ile açık yaraları komplikasyona müsait bir muhalefet ordusu var.
Liderleri büyüten net tavırlarıdır.
HDP konusunda karnından konuşan...
Muhâlefet yapmayı 2 dükkan, 3 çarşı dolaşıp, "Açsınız de mi... Bak, demedik mi? " tiyatrosuna hapseden...
" Öyle değil, böyle yapacağız " yerine..
"Eccik de bize! " hissi veren sığ, tutarsız bir muhalefet refleksi erken zafer ilan ediyor.
OBEZLEŞEN BİR MUHALEFET...
Muhalefetin oyunun artması hakettiği için değil...
İktidara kızdığı için...
Yani...
Oturduğu yerde obezleşen bir muhalefet var.
Madem muhalefet oturduğu yerde obezleşiyor, madem alın teri az....
O vakit iktidar gücü elinde olan, fabrika ayarlarına döndüğünde hala geniş kitleleri etkileme potansiyeli olan bir iktidarla karşı karşıya muhalefet!
Ya Türk Solu!
Bu topraklara ait solun vicdan damarı yüksek, ufku geniştir.
Sokağı, şehri, köyü kuşatan bir adalet anlayışı, manevi hassasiyetlere duyarlı ruh potansiyeli vardır.
Bir kaç ciddî hatasının dışında Ecevit bu manevi kuşatmayı becermişti.
Şimdi peki?
PKK'ya karşı dahi karnından konuşan..
Neyi, niçin dediği anlaşılmayan...
Çizgileri silikleşen...
Hiçbir tanıma uymayan...
Sadece oy için aynı sağ siyaset gibi takiyye yapan bir sol var...
Hatta bunu bile yüzüne gözüne bulaştıran...
Sokaktaki sağcı seçmene göz kırparken, yanıbaşındaki devasa sağcı siyasetçilere gurbet hissi yaşatan kafası karışık bir sol siyasetten söz ediyorum.
İKTİDARIN YANLIŞLARI FONLARI MEŞRU MU YAPIYOR?
Kafa o kadar karışık ki...
Fon diyorsun. Fön anlıyor.
Hangi milli sol, ABD'nin fonladığı bir parayı meşru görebilir ki?
Solun tarihine hakaret, varlık nedenini tam inkar bu..
"İktidar da kendi medyasını fonluyor" gibi çocukça meşruiyet arayışları....
Eeee... İktidarın yanlışları, fonları meşru mu yapıyor?
Kötü dediğine benzersen ne farkın kalır kötü dediğinden!
Her biri kendisini köroğlu zanneden, kişisel şöhretini cilalayan sözde solcu gazetecilerle sahte/sanal bir psikolojik üstünlüğe fit muhalefet!
Ne güzel değil mi?