Toz-duman kalkmadan yapılan yorumların isabetsizliğini biliriz.
Görüntüyü karartmak için siyasete atılan sis bombalarını kimin attığını bulmak her zaman kolay olmaz ama bazı ipuçlarını takip edebiliriz…
İki olağan şüpheli var.
Siyasetin dışına itilenler…
Siyasetin içinde rakipsiz olmak isteyenler…
Bu ikisinin beraber hareket ettiğini düşünmek daha mantıklı.
Peki, sonuç alındı mı? Alınır mı?
Sorunun yanıtına şimdilik, kısa, orta ve uzun vade diye ayırarak tek tek yanıt vermek iyi olabilir.
Oyun kuranların şimdilik algı düzeyinde başarılı olduğunu söylemek mümkün ama reelde henüz amaçlarına ulaşamadılar.
Süleyman Soylu’nun bir numaralı hedef olduğu çok açık.
Hatta 2 ve 3 numaralı hedeflerin sürecin içine çerez diye yerleştirildiğini söylemek de mümkün.
Peki, Soylu ne yaptı da bu kadar büyük hedef oldu?
Terörle mücadelesindeki performansı, sert dili ve kendisine atfedilen liderlik karizması desek, ‘yeter de artar’ dersiniz…
Peki, bu simetrik/asimetrik saldırıdan Soylu çıkabilir mi?
Başka bir siyasetçi olsaydı bu ağır teyakkuza şimdiye kadar dayanamazdı.
Soylu’ya kalkan olan başına bela müstakil sosyolojik tabanı oldu.
Bir de hakkındaki iddiaların somut olmaması oldu.
Gittiği yerlerde ismi okunduğu zaman gök gürültüsü gibi tezahüratların çıkması, reelde süreçten etkilenmediğini belgeliyor ama…
Siyaset yapma enerjisini, daha doğru deyimle siyasete, yol arkadaşlarına inanma refleksini hırpalamış olması çok mümkün ve insani…
Kısa ve orta vadede iktidarın kendisini seçime hazırlaması, fabrika ayarlarına dönüş yapması, böyle bir gayret içinde bulunması zorunlu görünse de…
Alıştığı siyaset pratikleri, görüntü ve ruh kirliliği yapan unsurlarını birden fazla nedenle temizlemesi çok zor görünüyor.
Sadece Erdoğan’ın sırtına yüklenmiş ve Erdoğan’ı da artık yoran bir öykü haline geldi iktidar partisi…
Bu haliyle işi çok zor ama muhalefetin attığı zafer çığlıklarının da erken olduğunu düşünüyorum…
Çok yönlü kurgulanan mıntıka temizliğinin bir süre sonra muhalefete gelmesi, o cenahta depremler oluşturması da pek mümkün.
İktidara yönelik ithamların alıcı bulmasının temelinde…
20 yılın en az 10 yılında ortalığa verdiği negatif elektriğin, adam kayırma, yolsuzlukların payı büyük.
Müsait bir negatif alanın üzerine yapılan ithamların “Evet ya, bunlar yapmıştır!” diye alıcı bulmasına neden şaşıralım?
Kriz yönetiminde eskisi kadar başarılı olunamamasının nedeni sadece liderin yorulması değil, lidere yaslananların da bir çok konuda rahatlamış olmasından kaynaklanmıyor mu?!
Tersten de bakalım…
İktidarın şansı yine muhalefet olabilir mi?
Muhalefetin henüz bir blok lideri yok!
Birden çok lider aday olması, bu sürecin çatlak verme potansiyeli olduğunu da gösteriyor.
Örneğin İmamoğlu’nun süreci sonuna kadar zorlayacağı, hatta bazı ilginç hamleler yapacağının işaretleri var.
GAZETECİLER
Popüler gazetecilerin, ya da konjonktürel olarak tanınanların tamamına yakınının özel yetiştirildiği çok açık.
İktidar ve muhalefeti aynı anda idare ederek para ve sözde şöhret kazandılar. Bu şöhretleriyle halkı yönlendirmeye çalışıyorlar.
Bu tiyatro nereye kadar devam eder?
Fazla sürmez ama kaybedilen gerçeklik, yitirilen zamanın bedelini yine halk ödeyecek.
Sağ ve sol görünümlü gazetecilerin ezici bir çoğunluğu çakma ve yapaydır.
Peki onları nasıl tanırız?
Gözlerine… Gözbebeklerine iyi bakın!
Sizin gözleriniz yerine, ekranda nasıl çıktıklarını merak ederken onları yakalayabilirsiniz!