Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
GELECEĞİ GÖRMEK!
Bülent Kuşoğlu
YAZARLAR
10 Nisan 2011 Pazar

GELECEĞİ GÖRMEK!

Seçim dönemine girdik. Partiler düzenli olarak projelerini açıklıyorlar. Ben siyasetin projeler üzerinden yapılmasını çok arzularım ama maalesef öyle değil, siyaset esas olarak değerler ve kimlikler üzerinden yapılıyor, vitrine de projeler konuyor. Siyasi partilerimizin sık projeler açıklaması yine de güzel. Fakat daha dikkatli ve daha gerçekçi olmaları lazım. “Zaman içersinde o da olur” temennisinden sonra sizinle bir araştırma makalesini paylaşmak istiyorum. Müthiş tezler öne sürüyor. “Küresel Yaşlanma ve 2020’ler Krizi” adlı Neil Howe, Richard Jackson’a ait makale bir Amerikan propagandası da olabilir ama karşı argümanlarını da bizim geliştirmemiz lazım. Önce bazı bilgiler vereyim, bazı hatırlatmalar yapayım; Biliyorsunuz  aslında bir din adamı olan Malthus ekonomi disiplini için çok önemli bir teori geliştirmiş ve bir çok ekonomi ütopyasına, özellikle de zaman içersinde her şeyin mükemmel olup tam rekabetin oluşacağına ve işsizliğin ortadan kalkacağına dair önemli darbe vurmuştur. Malthus’un ünlü teorisine göre nüfus geometrik artar, beslenme için gerekenler ise aritmetik. Dolayısı ile her hal ve karda açlık ve sefalet kaçınılmazdır. Paul Kenedy gibi ekonomistlerde nüfusun kalkınmada çok önemli bir faktör olduğunu savunmuşlardır. Yani, nüfusun ülkelerin kalkınmasında önemli bir yer tuttuğu öteden beri kabul edilen bir düşüncedir. Gelelim tekrar makaleye;

Roma ve Maya İmparatorluklarından, 20. yüzyılın genç kuşak tarafından yönlendirilen ayaklanmalarına kadar geçen süreçte, bir çok büyük istila, politik ayaklanma, göç ve doğal afetlerde demografik eğilimler çok belirleyici bir rol oynamıştır.  2020’lere gelindiğinde, demografik eğilimlerin oluşturduğu yeni olumsuz şartlar bir kez daha yaygın bir karışıklık tehdidini ortaya çıkarmaktadır. Ekonomik büyüme, yaşam standartları ve Dünya düzeninin biçimini derinden etkileyebilecek Küresel Yaşlanmadan bahsediyoruz.

Dünyanın zengin ülkeleri için 2020’ler, nüfusun hızla yaşlandığı ve azaldığı on-yıllar olacak. Gelişmiş dünya, on-yıllardır yaşlanıyor, fakat 2020’lerde bu yaşlanma daha sert bir ivme kazanacak çünkü İkinci Dünya Savaşı sonrası yüksek bebek doğumlarıyla anılan çağın bireyleri artık tamamıyla emekliliğe geçmiş olacaklar.

Çalışan kuşak nüfusu Amerika Birleşik Devletleri hariç tüm kalkınmış ülkelerde ya durağanlaşacak ya da düşmeye başlayacak. Eğer göç veya doğum oranlarında çok ciddi bir yükseliş olmazsa, Japonya ve bazı Avrupa ülkeleri, yüzyılın sonuna kadar nüfuslarının neredeyse yarısını kaybetmeye doğru ilerliyor olacak.

Gelişmekte olan ülkelerin farklı bölgelerinde, demografik fırtınalar kopmaya hazırlanmakta. Riskin en yüksek olduğu dönem önümüzde: 2020’ler. Şanssız bir şekilde, aynı onyıl, gelişmiş ülkelerin de demografik stresi en yüksek seviyede yaşayacağı yıllar olacak.

Çin, örneğin, zengin olamadan yaşlanan ilk ülke olacak muhtemelen. 2020 yılı geldiğinde Kızıl Ordu jenerasyonu çoğunlukla emekli olmuş olacak. 2030 yılı geldiğinde Çin, ABD’den yaşlı bir nüfusa sahip olacak. Bu durum, şu anki liderliğin meşruiyetinin iki önemli temel taşını olumsuz etkileyecek: Hızlı yükselen GSYİH ve Sosyal İstikrar. Çin’in sosyal çöküntü veya daha otoriter bir rejime doğru yönelme ihtimali bulunmakta.

Makale demografik fırtınalardan da bahsediyor;

2020 yılı geldiğinde Rusya, gelişmiş ülkeler kadar hatta belki daha fazla bir nüfus azalması dönemi ile karşı karşıya kalacak. 1950 yılında nüfus sayısında 4. sırada bulunan Rusya, 2050 yılında 16. sıraya düşmeye doğru gidiyor. Eğer sorun çözülemezse, Rusya gittikçe güçsüzleşen bir nükleer güç olacak.

Tabi, 2020 yılı geldiğinde bazı gelişmekte olan ülkelerde fazlasıyla genç nüfus olacak. Sahra’nın güneyindeki Afrika ülkeleri, Afganistan, Filistin, Somali, Sudan, Yemen gibi istikrarsız Müslüman ülkeler bunlar arasında sayılabilir. Eğer genç nüfus ile şiddet arasındaki bağlantı ortadan kalkmaz ise 2020’li yıllarda da bu coğrafyalara şiddetin hakim olması muhtemel olacak.

Pakistan ve İran’da demografik iniş çıkışlar etkili olacak, bu sert iniş çıkışlar hali hazırda hızlı gelişme sebebiyle sosyal dokusu zaten zedelenmiş bu toplumlarda yüksek seviyede oluşacak.”

Makale iddialı bir tespitle bitiyor.

Birleşmiş Milletler’in düzenli olarak yayımladığı nüfus sıralaması raporlarına bakıldığında: 1950 yılında, ilk 12 içerisinde yer alan ülkelerin 6’sı gelişmiş ülkelerdi; 2000 yılına sadece 3’ü;  2050 yılına gelindiğinde ise sadece 1’i: ABD (ve üçüncü sırada yer alarak). O dönemde, nüfusu en kalabalık ilk 12 ülke arasında kuruluşundan bu yana demokrasi, serbest pazar ve insan haklarına kendisini adamış tek ülke Amerika Birleşik Devletleri olacak.

Bu bilgileri saçma bulabilirsiniz ama karşı argümanlarını geliştirmek zorundasınız.

Projelerimizi her şey aynı kalacak varsayımı ile yapıyoruz. Başta nüfus olmak üzere o kadar çok değişken var ki…

Bu bilgiler ışığında geleceği tasavvur edebilir misiniz?    

       

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 18 Nisan 2011 Pazartesi 13:19
Bir RİCA da benden.Sn Yazarımız,YENİMAHLLE belediyesi CHP ye geçti,hizmetler SIFIR oldu.Bunun sebebi mucibesi nedendir acep.Sn Genelbaşkan,yenimahalleye bağlı mahallelere bir müfettiş göndersede yolların halini ahvalini bi öğreniverse diyorum.Saygılar. M.D.
 Misafir
 17 Nisan 2011 Pazar 23:48
Sevgili yazarimiz, dert ortagimiz, aylardir ülkemizin meselelerini masaya yatirip tartismaya seviyeli bir bicimde actigimiz sutünümüzde Bülent Beyden bir istirhamim olacak, kendiside bunun farkindadir.Acizane istegimin yapilmasi cok güc olmasina ragmen meyvesi tatli olacaktir.Her kesim, her parti Türkiyeyi ve dünyayi degistirmek icin ortaya cikiyor, hic kimse insani ve insanligi degistirmek ortaya cikmiyor, insan ve insanlik degismeden dünya degismez.Lütfen bu ricami projelerinizin icine alin.
 Vefacan
 15 Nisan 2011 Cuma 18:05
Geleceği görebilmek için, en başta insanı, Konfüçyüs'ü, Soktares'i, Eflatun'u, Aristo'yu, Makyavel'i bilmek gerekir. Neden? Konfüçyüs doğu'yu, Makyavel batının bakış açısını, değerlerini temsil eder. Bunlarla, doğunun ve batının gideceği yeri bilirsiniz. Bilebilir miyiz? Elbette, bugünler dünlerden doğar... Özetle, insanı inandıkları ve beklentileri, çıkarları yönlendirir. Bunlarla geleceği de tahmin edebilirsiniz. Ayının kırk türküsü vardır, hepsi de armut üzerine, İnsanın da!
 Misafir
 15 Nisan 2011 Cuma 10:25
ÖzayAtay bey,Asıl kıyamet,Haberal şirketleri ile ilgili dosyalar ortalığa saçıldığı zaman kopacak...CHP "Haberal Yükünü" bence taşıyamaz...
 ÖzayAtay
 14 Nisan 2011 Perşembe 22:46
Darbe sanıklarını hiç olmazsa hayali ihracattan yargılanmıyorlar diye savunuyor Kemal.Yani darbeciliği hayali ihracattan daha evla görüyor.Aslına bakarsan suç olarak bile görmüyor,yine aslına bakarsan vatanseverlik görüyor.Onun için gitti buldu,üye oldu Ergeneoconu,muradına erdi,seçime onunla girdi.Tamam tamam da mesela şu Gürsel Tekin'e kimsenin birşey dediği yok.Yerel mahkemede SAHTEKARLIKTAN mahkum oldu,dosyası Yargıtayda. Onanırsa sahtekarlıktan hükümlü olacak.Kemal ona ne diyecek?
 Misafir
 14 Nisan 2011 Perşembe 22:32
Sayin yazar, her türlü bilgiyi yazinizda döktürmüssünüz, Allah nazardan saklasin diyelim.Yazinizin arasina "En kötü sivil yönetim, en iyi Askeri yönetimden iyidir" gibi demokrasimizi yüceltecek sözlerede yer verseydiniz.! Mensubu bulundugunuz partinin demokrasimizin kör ve topal olmasinda günahlarinin ve hatalarinin oldugunu size hatirtlatmak demokrasi borcudur.BG
 Misafir
 14 Nisan 2011 Perşembe 19:52
Sevgili AB;Düzeltiyororum 17:41 yorumumu.Sayin Kilcdar Bey,milletin büyük cogunlugunun vicdaninda suclu olan,organize yaptigi mitinglerde "Ordu göreve" Pankarti ile barisik yasayabilen birini aday göstermesini demokrasiye susayan Ülkemiz adina vahim bir durum olarak görüyorum.Bir kac tane gücünü ve nemasini darbelere bagliyan militan görüslüler icin degermiydi..!!!
 Misafir
 14 Nisan 2011 Perşembe 19:23
kemal başkanımız ile dengir mir mehmet fırat dosya harbi sonuç bakanlık makamını ter eyledi mehmet bey ve mecliste geride kaldı artık milletvekili olamayacak bu arada hatırıma geleb bir isim daha oldu Şaban dişli ilede kemal başkanımızın dosya açıklaması olmuş şaban bey ortalardan kaybolmuşdu,merak ettim acaba aday oldumu diye bir de ne göreyim zatıalilerinin durmak yok hizmete devam düsturu gereği sakarya ilimizden 3.sırada hamdolsun,durmak yok dedim fırata dur şabana yürü diyen iradeye selam..
 -AB-
 14 Nisan 2011 Perşembe 16:49
Hasan Tahsin abimin bahsi geçen adayların neler getireceğine dair kaygılarını anlayabiliyorum ve şahsi kanaatim İzmir ve Kastamonu'da artış yaşanacakken, Ankara'da S. Aygün ile +/- bir etki görülmeyecektir. Fakat 17:41 Misafir dostumuzun olaya sadece "sanık" tabirinden bakmasını anlayamıyorum. Unutmayın ki, dokunulmazlık zırhı olmasa şu anda Sn. Başbakan da, daha bir çoğu da sanık durumundadır. Yasal olarak "sanık" olmak "suçlu" olmak değildir. Amacım savunmak değil, hakkı teslim etmek. A.B.
 Misafir
 13 Nisan 2011 Çarşamba 23:28
*VE ARAP COĞRAFYASI: Bu coğrafyada olanları anlamak, anlatmak uzun iş. Ben şimdilik bir fıkrayla geçiştireyim."ABD dışişleri bakanı Hilary ablamız(!), Kahire havaalanında sıkışmış bir halde koştururken yanlışlıkla erkekler tuvaletine girmeye kalkmış. Görevli ,"Orası erkekler tuvaleti." diye uyarınca da Hilary Clinton gülerek: "Ne fark eder ki, bu coğrafyada erkek mi kaldı? " demiş.ABD'nin ne işi var orda ardından izmir limanımızı kullanıcaklar nasıl oluyo bunlar ey aziz milletim anlayamıyorum
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2025 Turktime