Çanakkale ve Bedir’de Bile Bu Vahşet Yaşanmadı!
En sık duyduğum soru;
“Tehlike geçti mi?”
Bu soruya, “Evet geçti, ya da geçmedi” demenin bir anlamı yok. Hatta net yanıt vermenin kendi içinde komplikasyonları bile var.
Şu an için hoşumuza gitmese de en anlamlı kelime ne yazık ki, teyakkuz…
“Peki, neden teyakkuz?” diyeceksiniz haklı olarak.
Devlet; paralel, simetrik, asimetrik saldırı altında.
Daha da ötesi Devlet şu anda kendi adamlarını tanımıyor/tanıyamıyor!
Darbeciler dışında hiç kimsenin şüphesi yok ki;
Bu darbeciler istila ve işgalci kuvvetlerinin askerleri.
Darbe teşebbüsü sırasında bile lazer güdümlü füze, skorski helikopterden betonu delen 15 santimlik mermi, TBMM’ye bomba, halka kurşun sıkanlar var karşımızda…
Düşünün, bir de darbeyi Allah korusun yapmış olsalardı, neler yapacaklarını, yaptıklarından tahmin edin!
Halkın üzerinden tankla geçtiler…
Sosyal medyada yüreğiniz kaldırıyorsa bakın, tank üzerinden geçtikten sonra kafaları betona kağıt gibi serilen, vücudunun yarısı kopan şehitleri göreceksiniz.
Darbeciler; 35 savaş uçağı, 37 savaş helikopteri, 3 gemi, 3 bin 992 silah, 74 tank eşliğinde saldırdılar.
Çanakkale’de, hatta Bedir’de bile bu kadar vahşet yaşanmadı, çünkü o dönemin en ağır silahı mızrak ve kılıçtı.
Bu alçak kalkışmayı yapanlar ve buna destek verenler saklanmaya çalışıyor.
Simitçiyi bile dinlediği söylenilen devlet aygıtının, en az 1 yıl olduğu anlaşılan darbe hazırlığı ile ilgili tek bir telefon ya da mail yazışmasını ele geçirememiş olması inanılır gibi değil.
Hadi diyelim ki ağır zafiyet var.
İyi de kardeşim darbe teşebbüsü olduğu gün sosyal medya, telefon ve mail hareketlenmelerinde herkesin gerçek yüzü ortaya çıktı.
Sessiz kalanlardan tutun da darbeye destek verene, aniden yurt dışına çıkan gazetecilerden kedi iken kaplan kesilenlere kadar yüzlerce tanık olduğumuz vakalar orta yerde değil mi?
Peki, hiç değilse darbe teşebbüsü gecesindeki haberleşme ağından da mı kriptoları ortaya çıkaramıyorsunuz?
Devlet ihanete uğradı.
İhanet, devletin içine saklananlardan geldi ve bu ihanet lokal olsa da devam ediyor.
Suçüstü yakalananlar bile, “Ben yapmadım!” diyor, sizce neden?
Bu, “Beni kurtarmazsanız, darbe ortağımı açıklarım!” tehdidi olabilir mi?
Darbenin 13. günü ve darbe teşebbüsünü yapan “Yurtta Sulh Konseyi”nin şimdiye kadar tek bir üyesi dahi ortaya çıkarılamadı!
Kim saklıyor bunları?
Darbenin sivil ayağı kimler?
Darbe olsaydı, Cumhurbaşkanı ve Başbakan kim olacaktı?
Cunta ve sivil ayağının ortaya çıkmadığı bir darbe teşebbüsü olur mu hiç?
Devleti sil baştan kurmadıktan sonra zamanı belirsiz bir günde iç savaş ihtimali kaçınılmaz görünüyor.
Evet, “Geldikleri gibi gittiler” ve yine gelirlerse yine, “Geldikleri gibi gidecekler” ama…
Bu ‘ama’nın bedeli Türkiye için çok ağır olur.
İşgalciler şunu gördü;
Mantar tabancası kullanmadan tankı durduran, helikoptere, “Erkeksen aşağı in” diyen bir Türk Milleti var karşılarında…
Panik yok ama bundan sonra uzun bir süre uyanık olmak zorundayız.
Aksini söyleyen ya cahil, ya da kötü niyetlidir.
Son söz;
Allah korusun ama bu millet eline şayet silah alırsa, darbecileri bu sefer Washington’a kadar kovalar.