Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
CUMHURİYET HALK PARTİSİ İSMİNİ KORUMA KANUNU ÇIKARILMALI
Adnan Küçük
YAZARLAR
25 Aralık 2023 Pazartesi

CUMHURİYET HALK PARTİSİ İSMİNİ KORUMA KANUNU ÇIKARILMALI

CHP-PKK Güdümlü DEM İşbirliği

Türkiye’de toplum hafızasına fiili algı olarak kazınan bir hakikat şudur: “HDP’nin devamı olan DEM, PKK terör örgütünün meşru siyasi parti görünümlü temsilcisidir”.

İki gün önce Amerika ve İsrail’in mutlak güdümünde vekâlet savaşı yürüten, bu kapsamda yıllardır ülkemizi parçalamak için kanlı eylemler gerçekleştiren PKK, 12 kahraman askerlerimizi hunharca katletti.

Cumhuriyetin kurucusu olan bir partinin, bu eylemleri en başta ve en şiddetli tonda kınaması beklenirdi. Hatta bu partiden hunharca işlenen bu katliamı kınama yönündeki işbirliğinin başlatıcısı olması da beklenirdi. Ama bu parti, ne bu işi başlattı, ne de bu yöndeki işbirliğine yanaştı; PKK’nın uzantısı DEM ile olan ilişkilerini daha da sıkılaştırdı. Gittikleri her bir şehit cenazelerinde, şehidin can parçaları (anneleri, babaları, eşleri, evlatları vd.), CHP yönetiminin bu tutumuna yönelik en üst perdeden tepki vermelerine rağmen, CHP-DEM ilişkileri aksamadı, daha ileri aşamalara taşındı.

Ülkemizde Cumhuriyetin Kuranlar ve Cumhuriyetin Mana ve Gerekleri

Ülkemizde eğitimin tüm aşamalarında öğretilen bir bilgi vermek istiyorum:

“Türkiye’de Cumhuriyeti kuran parti Cumhuriyet Halk Partisi’dir”.

Zaten ülkemizde bunun aksini iddia eden bir kesim de yoktur.

Peki, Cumhuriyet nedir?

Hukukî anlamda Cumhuriyet, monarşik olmayan devlet demektir. Yani, Cumhuriyetin hukuki manası, monarşik olmayan devlet olmasıdır. Buna “dar manada cumhuriyet” de denir.

Bir yönetim sistemi olarak cumhuriyet, demokrasiye tekabül etmektir; yani egemenliğin halka ya da millete ait olduğu yönetim sistemine demokrasi dendiği kadar cumhuriyet de denir. Buna “geniş manada cumhuriyet” de denir.

Cumhuriyetin bir de, siyasi felsefi manası vardır. Bu manada cumhuriyet, monarşinin karşıtlığı şeklinde ifade edilemez.

Burada kısaca, Cumhuriyetin siyasi felsefi manasının gereklerine temas edeceğiz:

(1) Kamu işleri, vatandaşların aktif katılımıyla kararlaştırılır;

(2) Vatandaşlar, vatandaşlık ve müşterek faydalar etrafında örgütlenmiş bir topluluktur;

(3) Cumhuriyetçi geleneğin özünü, “yönetimin, kamunun kendisi tarafından idare edilecek olan bir ‘kamusal mesele’ olduğu inancı” teşkil eder;

(4) Siyaset, bir siyasi hak kullanımı kapsamında, “özel” alana ait, herkesin yapabileceği, şahsi bir iş değil; kamusal bir iştir ve sonuç olarak, “kamusal alanda” aleni olarak icra edilir;

(5) Kamusallık, özel ve şahsi olmaktan çok, açık ve kamusal olma şartını ifade eder;

(6) “Siyasetin kamusal bir iş” olarak görülmesinin neticesi olarak, bireysel çıkar, kaygı ve talepler yerine, toplumsal sorumluluk ve vatandaşlık erdemi ön plana çıkar;

(7) Toplumsal ve kamusal yararların bireysel yararların önüne geçirilmesi kaygısı öne çıkar;

(8) Vatandaş, siyaseti, kendi özel menfaatlerini izlediği bir arena olarak göremez; müşterek menfaatler özel menfaatlere üstündür;

(9) Vatandaşlık, hiçbir kimliği, vasfı, niteliği olmayan kamusal statü değildir; belli bir “erdemlilik” anlayışına sahip olmayı mutlak olarak lüzumlu kılar. Kamu işlerine aktif olarak katılan vatandaş, herhangi bir kişi değil, “sivik/vatandaşlık erdem”leri ile donanımlı kişidir. Bu erdemlerden bazıları şunlardır: Bağımsızlık”, “kamusal ruha (hamiyetperverlik) sahip olmak”, “vatanseverlik”, “vatanperverlik”, “onur”, “milliyetperverlik” ve “ortak iyinin özel menfaatlere üstün tutulması”.

(10) Cumhuriyetçi felsefenin önemli kavramlarından biri de “öz-yönetim”dir. Bu düşünceye göre, vatandaşlar, genel olarak, yönetmeyi ve yönetilmeyi paylaşan kişilerdir. Tabii ki öz-yönetimle kastedilen, ülkenin bölünüp parçalanarak, her bir parçanın kendini yönetmesi değildir. Vatandaşların, yönetilmek kadar yönetmeye katılımı da birinci derecede önemlidir.

CHP’nin Terör Örgütleri ile Bütünleşen Partilerle İlişkisi

Yukarıda sözü edilen Cumhuriyetçi vasıfların, CHP’nin, terör örgütleri ile içli dışlı olan, hatta bir terör örgütü konsorsiyumunun siyasi uzantısı olarak faaliyet gösteren bir siyasi parti görünümlü yapı ile ittifak kurması ile bağdaşırlığı sıfırdır (0), hatta eksi (-∞) sonsuzdur.

DEM, hakkında bölücülük suçlaması ile kapatma davası açılan bir partinin adıdır.

Bu parti daha yeni ortaya çıkan bir parti de değildir. Daha önce, bu partinin selefi olan çok sayıda parti Anayasa Mahkemesi kararı ile kapatıldı. DEM, daha önce bölücülük iddiası ile kapatılan partilerin son temsilcisidir.

Belki birileri şunu söyleyebilir:

“Efendim, DEM, kapatılıncaya kadar, anayasal ve kanuni olarak meşru bir partidir”.

Bunun söylenmesi, bu parti ile olan ittifakı meşrulaştırmaz. İnsanlarda VİCDAN diye bir şey vardır. İnsanların vicdani kanaatlerine göre, DEM, bölücü PKK’nın, kapatılıncaya kadar meşru görünümlü mutlak uzantısı, temsilcisi konumundadır. Bunu bilmemek mümkün değildir. Bunu bilmediğini söylemek, Türk Milletinin AKLI ile alay etmektir.

Şimdiye kadar, DEM ve selefi partiler, hiçbir zaman PKK ve uzantıları ile çatışma içine girmedi; sürekli bölücü yapıyı koruyucu çabalara girişti. Hatta bu partinin fiili yönetimi bizzat PKK ve uzantıları tarafından gerçekleştirilmektedir. Bunu görmek için öyle basiretli falan olmaya da gerek yoktur. Görmeyen ya da görmediğini söyleyen bir kişinin, ya basireti bağlanmış demektir ya da bu kişiler, bu partinin gerçek kimliğini bildiği halde halka karşı iki yüzlü davranarak bilmiyor görünerek hareket etmektedirler.

Bu memlekette, en âmî, anlaması en kıt kişiler bile, selefi HDP olan DEM’in PKK ve uzantıları ile olan ilişkisini biliyor. CHP gibi Cumhuriyeti kurduğunu söyleyen bir partinin yöneticilerinin bütün bunları bilmemesi imkânsızdır. CHP’li yöneticilerin DEM’in bu kimliğini bile bile bu parti ile diyalog yapması, seçim ittifakına girişmesi, hem yukarıda bahsini ettiğimiz siyasi felsefi anlamda cumhuriyetin tüm temel ilkeleri ile yüzde yüz çelişmekte, hem de bu tutumla Cumhuriyetimizin kurucu felsefesi imha edilmiş olmaktadır.

Bir soru sormak isterim:

“Cumhuriyetin banisi olarak bilinen Cumhuriyet Halk Partisinin kurucu genel başkanı Mustafa Kemal Atatürk, bu ülkeyi tuz-buz etmek, bölük pörçük hale getirmek isteyen, Sömürgecilerin bu ülkeyi parçalamak için aparat olarak kullandıkları PKK’nın uzantısı bir parti ile yan yana gelmeyi bırakalım, kuruluşuna bir saniye bile tahammül edebilir miydi”?

Mustafa Kemal Atatürk ile alakalı “bir kelime” bilen bir kişinin bile bu soruya HAYIR cevabı vereceğini söylemek isterim.

Son yıllarda CHP Yönetimi Neler Yapıyor?

CHP, son yıllarda PKK ve uzantısı partilerle sürekli işbirliği halinde hareket ediyor. Bu yöndeki ilk işbirliği, CHP ile aynı kulvarda faaliyet gösteren ve Türkiye Cumhuriyetinin Atatürk’ten sonra gelen ikinci Cumhurbaşkanı vasfını haiz olan İsmet İnönü’nün oğlu Erdal İnönü’nün genel başkanlığını yaptığı SHP’nin 20 Ekim 1991 günü yapılan Genel Seçimlerde dönemin PKK uzantısı partisi olan Halkın Emek Partisi  ile ittifak yapması ile gerçekleşti. Bunu, ileriki yıllarda CHP ile PKK’nın uzantısı olan partiler arasında ittifaklar takip etti. Bu yöndeki son ittifak, 2023 TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gerçekleştirildi. Şimdi de, PKK’nın uzantısı DEM ile CHP yerel yönetimler seçimlerinde ittifaka hazırlanıyor.

CHP-DEM ittifakının zarar görmemesi için, CHP yönetimi, iki günde 12 yiğit askerlerimizi şehid eden PKK’li terör eylemlerine güç birliği ile tepki verilmesi hareketine katılmıyor. Bahanelerinin, sırf DEM’i rahatsız edecek bu güç birliğine katılımı yapmamayı haklılaştırma çabasından öte bir manası yoktur. Bu parti, her ne kadar kendisi zevahiri kurtarmak için bir açıklama yaptı ise de, cumhuriyeti kurduğunu iddia eden bir partinin bu güç birliğinden kaçınması inanılmaz çelişkiler arz etmektedir.

Yapılması Gereken: Cumhuriyet Halk Partisi İsmini Koruma Kanunu

Yukarıda Cumhuriyetin gereklerine temas ettik. PKK’nin uzantısı bir parti ile işbirliği içinde olan şimdiki CHP’nin politikalarının, Cumhuriyeti kuran CHP’nin kurucu kimliği ile uyumluluğu sıfırdır. Hatta yeni kimliği ile CHP, Cumhuriyeti kuran CHP’nin kurucu kimliğine ihanet içindedir. CHP’nin kuruluşta yok etmek istediği ayrılıkçılığı, şimdiki CHP diriltmeye çalışıyor. En azından ayrılıkçı bu parti ile güç birliği yapıyor.

Bence, tüm Cumhuriyetçiler ittifak halinde şu yönde bir kanun önerisi vermeliler:

Cumhuriyetin kurucu değerlerini yok eden, Bağımsızlık’, ‘kamusal ruha sahip olmak (hamiyetperverlik)’, ‘vatanseverlik’, ‘milliyetperverlik’, ‘onur’, ‘vatanperverlik’ ve ‘ortak iyinin özel menfaatlere üstün tutulması’” gibi cumhuriyetçi felsefenin kurucu ilkelerini inkâr eden mevcut Cumhuriyet Halk Parti’sinden bu isim alınmıştır. Hiçbir parti, Cumhuriyetin kuruluşunu sembolize eden Cumhuriyet Halk Partisi ismini kullanamaz”.

Bu sayede, Cumhuriyetin kuruluşunu sağlayan, Cumhuriyetçi kurucu ilkelerle bütünleşen bir parti isminin bölücü bir parti ile ittifak yapan bir başka parti tarafından istismar edilmesi önlenmiş olur. Aksi halde, mevcut CHP yönetiminin bölücülerle olan işbirliği Cumhuriyetin kurucu değerlerine zarar vermeye devam eder.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 ADNAN METİN
 25 Aralık 2023 Pazartesi 20:26
AYNEN TÜM GEÇMİŞLERİMİZE İÇTENLİKLE KATILIYORUM SAYIN HOCAM BAŞARILARINIZIN DEVAMINI DİLİYORUZ KOLAY GELSİN. SELAMÜNALEYKÜM.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime