Bu siyaseti dizayn değil mi?
Türkiye 3 gündür, AK Parti genel başkan yardımcısı Süleyman Soylu’nun Aydın Doğan’la ilgili sözlerini tartışıyor.
12 Mayıs Perşembe günü, Kanal A’da, moderatörlüğünü Fatin Dağıstanlı’nın yaptığı ve benim de katıldığım programda Soylu şunları söyledi;
“Demokrat Parti Genel Başkanlığı'nı bırakacağım zaman o grup benden partiyi Abdüllatif Şener'e teslim etmemi istedi. Şimdi bu işi bırakacak bir adam olmama rağmen 'eğer böyle bir şey olursa bu işi devam ettiririm' dedim. Bunu bana gazetecileri aracılığı ile söylediler. Bu insanlar şu an mesleklerine devam ediyorlar. Bu isim bana da yakınlığı olan sevdiğim bir insan. Bu yüzden ismini söylemem ama bunu arzu ettiler ve bunu istediler. Bunların hesapları bambaşkaydı. Yani çok zorlarlarsa onun da ötesini paylaşacağım. Daha ötesi var hepsi peyder pey. Bunların siyaseti dizayn etme çabaları bugünün işi değildir. Bütün bunları görünce Selahattin Demirtaş meselesini çok rahat okuyorum…"
Dün, Güneş’in de zekice bir manşetle verdiği programda, Soylu’ya, “Bu talep, söz konusu gazetecinin durumdan vazife çıkarması olamaz mı? Belki de Aydın Doğan’ın haberi yoktur. Emin misiniz?” diye sordum.
Soylu, “Hayır, biliyorum. Haberi var” şeklinde kesin bir yanıt verdi.
Bu programdan sonra açıklama yapan Aydın Doğan, Soylu’yu yalanlasa bile, Soylu’nun canlı tanığı ve söyledikleri kamuoyunda inandırıcı bulundu.
Kişisel kanaatim, Süleyman Soylu’nun sözlerinin doğru olduğu yönündedir.
Soylu’yu DP genel başkanlığından bu yana tanırım.
Emin olmadığı bir konunun altını bu kadar kalın çizmez.
Anladığım şu;
Aydın Doğan bu konuyu yalanlamaya devam ederse, ayrıntılara da inerek, söz konusu talebi belgeleyecek.
Soylu’nun bu açıklamasının en önemli özelliği şu;
Medyanın, siyaseti dizayn ettiğinin belgesi olarak tarihe geçti.
Talat Atilla/Güneş