Alasya’dan geriye kalan!
Büyük sanatçı Zeki Alasya’nın vefatı hepimizi derinden sarstı.
Çoğumuzun evinden cenaze çıkmış gibi, ruhumuzun bir yanı çöktü.
Zeki Alasya’yı diğer sanatçılardan ayıran en temel özelliği; Nişantaşı değil, halk sanatçısı olmasıydı.
Türkiye’de mimiklerini onun kadar iyi kullanan başka bir sanatçı yoktu.
Alasya’yı şimdi İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Başkanı olan, dönemin Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı değerli dostum, Prof.Dr. Vecdet Öz’ün makamında tanıdım.
Vicdanlı, güler yüzlü, insani hasletleri çok güçlü, büyük bir aktördü.
Neticede özel hayatıdır ama arkasından sosyal medyada asılsız bir çok bilgi yayıldığı için açıklama ihtiyacı duyuyorum;
Zeki Alasya inançlı bir insandı.
Allah’a inanırdı.
Birkaç kendisini bilmez, hayatında Alasya ile iki kelime etmemiş insanların ahkâm kesmesi yok yakışıksız.
Allah rahmet eylesin.
Zeki Alasya’nın cenazesinde bir kez daha görüldü ki; sanatçıların cenazelerini gösteri merkezine dönüştürmek isteyen, sırf televizyona çıkmak için cenazeye gelen sanatçı ve vatandaşlar yine boy gösterdiler.
Cenazede kahkahalarla gülen, birbirlerinden telefon alıp veren, ekranda görünmek için spikerlerin arkasına kümelenmiş insanları görmek çok üzücüydü.
Ünlü sanatçıların cenazelerine, cenazeye katılan ünlülerle fotoğraf çekilmek için gelen vatandaşlar yine akın etmişti.
Gerçekten büyük şuursuzluk.
Cenazeye, cenaze yakınlarına ve katılanlara yapılabilecek en büyük hakarettir bu…
Hele spikerin arkasında kıkır kıkır gülüşenleri görünce ekranı kapattım.
Diriye saygımız yok, bunu biliyoruz ama hiç değilse ölüye saygı duymayı öğrenelim…
Size bir sır vereyim;
Zeki Alasya’nın cenazesi alkışlandı.
Alasya, dua edilmesini tercih ederdi!