Cumartesi bahçe işledi.
Çarşamba sabahı toprağa yüzün döndü.
Öğle sonu ayakucundan tuttum kefeninin / ömrünün.. Girdim kabrine; yerine yerleştirdim.
Yağmur sonrası toprak koktu yeryüzü..
Yağmur, yağmasa da olur.
Gülleri budadı, asmanın yerini hazırladı;
Cam kırığı her yerim. Güller açmasa, asma üzüm vermese de olur.
Bahçede yeşerecek dikmeyi hayal ettiği fideler. Velimin yarım işidir, her biri tastamam olacak. Fideler, domates vermese de olur.
Kiraz dalları arasından akıp gelen rüzgâr; yangınımı harlasa da olur.
Daha çok ağlarız duvar dibi, masa ucu, yedi yıldır odamda asılı notasına basılmamış keman teli;
Ağlarız daha.
O parmak ucuyla gösterilen bi’ kadehçikten sonra ‘Urfa’nın Etrafı’ duyulmasın bir gece vakti..
Siyim siyim damlamak için bardağımda rakı kadehi, olmasa da olur.
‘Benim zalım derdim cihanı dağlar..’
Kanserdi, böbreğinin biri alındı. Kalkamazsa içinde kalmasın diye: ‘Siyasete girmek için uğraşıyor yalaka.’ Yazmış ameliyat öncesi. İki polis geldi eve. Yatağında ifade verdi.
Barolar Birliği Başkanı, gedik mezara ordusunu gönderse de olur.
Her sene Milli Bayramlarda arayan hukukçu öğrencileri: ‘Haberimiz yoktu hocam, siz sağlığınıza bakın lütfen, o işleri biz hallederiz.’
Demese de olur.
Ne kolaymış büyümek. Ne yangın yeri..
Beyaz önlüklü birinin ‘Hastanın durumu kritik’ sözüne bakarmış. ‘Hastanın durumu kritik’ büyütürmüş adamı..
Başıboş hesapsız adımlayarak koridorları; yandım, soğudum, büyüdüm.
Doktor sıradaki o sözü, söylemese de olur.
Bir bahar sabahı
Baba ölür..
Bisiklet, plastik top, ayakkabı, bayram sabahı, yılbaşı akşamı, Ankara’dan gelen simit, torlanır toplanır bozulmuş bağa dönmüş içinden tel tel dökülür.
Büyüdüm.
Çocukluğum; köye nazır manzarada, babamın ayakuçlarına..
yaslansa da olur.