‘Havacılık, askeri bakımdan olağanüstü önemli.. Avrupa, Amerika havacılığı ayrıca bir spor konusu olarak görmeye başladı, iyi düşün. Geç kalmayalım, bilgili, yürekli, kanatlı bir gençlik yetiştirelim. Hayalini geniş tut. Uçak yapmayı bile düşün. Cemiyeti kur ve bana çalışmaya başladığınızı bildir.’
Dedi Atatürk, Bolu Milletvekili Cevat Abbas Bey'e.
Az bir zaman sonra, 16 Şubat 1925’te ‘Türk Tayyare Cemiyeti’ kuruldu. Atatürk, dillere pelesenk olan o veciz sözü orada söyledi:
‘İstikbal Göklerdedir.’ Dedi.
Ve devam etti..
‘Çünkü göklerini koruyamayan milletler yarınlardan asla emin olamazlar. Her işte olduğu gibi havacılıkta da en yüksek seviyede, göklerde bizi bekleyen yerini az zamanda dolduracaksın. Ey Türk Genci! Kısa zamanda gökte seni bekleyen yerini alacaksın..’
Memleket istiklal harbinden henüz çıkmış, ağır yaralarını sarmakla meşguldü Atatürk, Türk Tayyare Cemiyeti’nin açılış töreninde bu konuşmayı yaptığında.
Tarih 16 Şubat 1925’te mavilerini göklere diktiğinde; yerle alakasını hiç kesmemişti ama..
Aynı yıl, ‘Paşam burada ot bile bitmez.’ denilen yere fidan dikti. Kısa sürede orman çiftliği oldu, kıraç topraklar cennet bahçesine evrildi.
Aynı yıl, Şeker Fabrikalarının kurulması ile ilgili kanun kabul edildi. Kadastro Kanunu kabul edildi. Çiftçiden Aşar (öşür) vergisi adıyla toplanan haraca son verildi.
Aynı yıl, "Ticaret Sanayi ve Maadin Bankası Kanunu" kabul edildi. (Ben Sümerbank’ın temeli diyeyim, gerisini sen anla.)
Aynı yıl, Bursa dokuma fabrikası açıldı. Ankara'da Birinci Türk Tıp Kongresi toplandı.
Aynı yıl, Ankara Hukuk Mektebi açıldı. İzmir Erkek Muallim Mektebi'nde yaptığı konuşmada : ‘Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak muallimlerdir.’ dedi.
*
Az bir zaman sonra, 16 Şubat 1925’te ‘Türk Tayyare Cemiyeti’ kuruldu. Atatürk dillere pelesenk olan o veciz sözü orada söyledi:
‘İstikbal Göklerdedir.’ Dedi.
*
96 yıl sonra bugün..
Dün İstanbul’da genç bir çift, 1 buçuk yaşındaki çocuklarını komşularına bırakıp yoksulluktan intihar etti; istikbal, komşuya bırakılmış 1 buçuk yaşındaki bebektir.
Lokantalar kapalı, çalışan da işletmeci de perişan; istikbal, çocuğunun bir eksiği çıkmasın diye dua eden annenin / babanın titreyen şakaklarındadır.
TMO geçtiğimiz ay yurt dışından ithal etmek üzere 400 bin tonluk buğday ihalesi yaptı; istikbal, traktörüne mazot alamayan, buğday ekemeyen çiftçinin tarlasındadır.
1. derece sit alanı olmasına rağmen 12 maden ruhsatı verilen, 33 bin ağacın kesileceği Muğla Köyceğiz'deki Sandras Dağı'ndadır istikbal.
Yazamayan gazetecinin kaleminin mürekkebindedir istikbal.
İstikbal, atanamayan 460 bin öğretmenin tebeşirindedir.
‘3 buçuk lira ciro yaptım.’ diyen esnafın kepenginin asma kilidindedir istikbal.
Boğaziçili öğrenciler ‘Atanmış rektör istemiyoruz.’ dediler. İstikbal, Boğaziçi’nin bahçesine kurulmuş çadırın içindedir.
Kolundan tutulup mahkeme koridorlarına götürülmektedir istikbal.
Bugün, Ay’dan bahsedilen memleketimde istikbal; çadırlardadır, duruşmalardadır, okul bahçelerinde hakkını aramaktadır..
Memleketin istikbali yerlerdedir.
Sürünmektedir.