Ah Özgecan! Şeytan utandı bizden!
Özgecan cinayetinden sonra insanlık onurumuz dumura uğradı.
Hangi hayvana bizden daha vahşi diyebiliriz ki artık.
Sülale boyu bir alçaklık.
Alçak oğlu alçaklık karşısında, hangi kelime bu vahşeti anlatabilir.
İnsanlık; bizi insanlıktan çıkaran ne varsa, hepsini kutsadı.
Irak’ta kadınlara tecavüz edildi, sustuk…
Suriye’de çocuklar öldürüldü, sustuk…
Mısır’da genç bir kızın beynine sıktılar, sustuk…
Arakan’da çocukları yaktılar, sustuk…
Myanmar’da diri diri gömdüler, sustuk…
Elbette hepimiz değil ama çoğumuz sustuk ve köşemize çekildik.
Ve o sınıf tanımayan şeytan, bu sefer de Mersin’de ortaya çıktı.
Genç bir kıza tecavüz etmek için önce bıçakladı, sonra elini keserek öldürdü.
Buradan yazamadığım tüm lanet ve küfürleri o alçağa gönderiyorum.
Şeytan’ın bile lanetlediği o alçağın hakkı sizce nedir?
Ömür boyu hapis mi, yoksa idam mı?
Bir avuç sözde demokratın, duygusal refleksle idam cezasına karşı çıkmasının hiç bir önemi yok.
Özgecan’ın katilinin hakkı idamdır.
İnsan olmaktan yorulmadıysak, onurlu olmak halen bizim için bir anlam ifade ediyorsa, özellikle bu suçlar için idam cezasını mutlaka getirmeliyiz.
İdam; Haksızca öldürülen kişiye duyulan manevi borcun ete kemiğe bürünmüş halidir.
İdam; “Senin hakkını, sen öldükten sonra da savunacağım” diye haykırmaktır.
İdam; “Adalet nerede?” diyenlere, “Burada” diye haykırmaktır.
İdam; Mağdura, “Seni unutmadık” diyebilmektir.
İdam; Yere düşen insanlık onurunu, düştüğü yerden kaldırmaktır.
Talat Atilla/Güneş