Akranlarına "zorbalık" yapan çocukların, genellikle sevgi ve şefkatin az, şiddetin daha fazla yaşandığı aile ortamlarında yetiştiği belirtildi.
US Psikiyatri Enstitüsünden Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç, yaptığı açıklamada, zorbalığın, kendini savunamayacak bir kurbana karşı sistemli ve tekrarlayıcı bir biçimde şiddet kullanımı olarak tanımlanabileceğini ifade etti.
Burada söz edilen şiddet kavramının, fiziksel güç kullanımının yanı sıra sözel ve duygusal olarak uygulanan şiddet davranışlarını da kapsadığını aktaran Kılıç, şu bilgileri verdi:
"Zorbalığa maruz kalma nedeniyle yaşanan travmalar, ergenlikte sık karşımıza çıkan durumlardır. Çünkü bu dönemde sosyal farkındalık artar, grup içinde sevilmek ve saygı görmek önem kazanır. Grup içinde aşağılanmak ya da gruptan dışlanmak, ergenler için korkutucudur. Eğer grup liderleri konumundaki çocuklar saldırganlığa eğilimli ise saldırganlık grup normu haline gelebilir. Bu gruplarda, grup normlarına uygun davranmayan çocuklar alay edilerek, aşağılanarak ya da dışlanarak ruhsal travmalara maruz kalabilirler. Bazen zorbalık, fiziksel şiddet kullanımı ya da tehdit etme, tehditle para alma gibi boyutlara da varabilir."
Prof. Dr. Kılıç, erkek çocuklarda fiziksel zorbalığın daha fazla görüldüğünü dile getirdi. Özellikle fiziksel olarak daha güçsüz çocuklara karşı sıkça bu tür davranışlarla karşılaşıldığını ifade eden Kılıç, şöyle devam etti:
"Bunun dışında ruhsal sorunu olan ya da otizm gibi gelişimsel bozukluğu olan çocuklar da daha fazla zorbalığa maruz kalıyor. Kızların özellikle kilolu oluşu, sıklıkla sözel şiddete maruz kalmalarına neden olan durum oluyor. Sosyal medyada kişi hakkında olumsuz konuşma, dışlama, arkadaş grubundan atarak cezalandırma, özel bilgi veya görüntülerini yayma şeklindeki davranışlar da zorbalığa giriyor."
Prof. Dr. Kılıç, saldırganlık eğilimlerinin yüksek olması ve ilişkilerde güç ile etkinlik kazanmak için şiddet kullanmanın olumlu görülmesinin, zorbalık yapan çocukların ortak özellikleri olduğunu vurguladı.
Zorbalık yapan çocukların bu şekilde kendilerini kabul ettirdiklerini düşündüğünü anlatan Kılıç, "Korkutarak ve sindirerek akranlarına karşı üstünlük elde ederler. Ancak bunu kendilerine saygı gösterilmesi gibi algılayabilirler. Çalışmalar, akran zorbası çocukların, sevgi ve şefkatin daha az ve şiddetin daha fazla yaşandığı aile ortamlarından geldiklerini göstermektedir. Bu ortamlarda yetişen çocukların saygı kavramının yanlış gelişmiş olması, bu yanılgıya neden olur." değerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç, ailede şiddete ve zorbalığa izin vermeyen bir yapı olması gerektiğine, bunun için eşlerin de birbirlerine saygılı ve değer veren biçimde davranmasının çok önemli olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Eğer evde güçlünün güçsüzü fiziksel ya da sözel olarak ezdiği bir ortam varsa çocukların da bu davranışları benimsemesi kaçınılmaz olacaktır. Aile içindeki ilişkiler şefkat ve sorumluluk duygusuna dayanmalıdır. Ebeveynlerin çocuklarını disipline sokmak için uyguladıkları yöntemler, onu sindirmek ve korkutmaya değil eğitmeye yönelik olmalıdır. Ebeveyn, çocuğun akran ilişkilerini izlemeli, onun başka çocuklara karşı acımasızca davranışlarını gözlemlediğinde sorgulamalıdır. Genel olarak zayıfın yanında olmayı prensip edinen bir dünya görüşüne sahip olan aileler içinde yetişen çocuklar, akranlarına karşı da daha koruyucu olurlar."
AA