Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Tükürmedim, Yalamam ve Yalnız Değilim!
Bülent Kuşoğlu
YAZARLAR
4 Temmuz 2011 Pazartesi

Tükürmedim, Yalamam ve Yalnız Değilim!

Düzenli e-mailler alıyorum. Hepsi belli ki bir yerden çıkmış; “Oyumun hakkını istiyorum” diyen, “Sayın Kemal Atatürk’ün partisine ihanet ediyorsunuz” yazıp kendince CHPli üslubu tutturmaya çalışan ve yemin etmemi isteyenler. Yorumcularımızın bazılarının yazdıklarına bakıyorum onlarda aynı doğrultuda yorumlar. “Görünüşte makule benziyorsunuz ama…”Bir kısmı belli ki konuyu dahi anlamamışlar. Beni zamanında siyaset ve tarih konusunda uyandıran ve sabahlara dek sohbetler yaptığım Tuğan Abim dahi telefonda sitemli idi… Başbakan, “Tükürdüklerini yalayacaklar” diyor, general bakışlı, kibirli üslubu ile. Medya zaten ağırlıkla yandaş, “Maaşınızı hak edin” diyorlar sanki yemin edince hak ediliyormuş gibi… Partiler hariç, bazen yolda gördüğüm, bazen telefon edenler veya ziyaretime gelenler de benzeri moral bozucu şeyleri söylüyorlar. Söyledikleri şeyler konusunda derinlemesine düşünmediklerinden eminim çünkü, birkaç itiraz cümlemden sonra “Muhakkak ki siz daha iyi bilirsiniz, benim ki sağdan-soldan duyduklarımı size aktarmaktı” diyip başka konulara geçiyorlar.  Tüm bunların sadece halkın milletvekili seçtiği iki kişinin yemin ettirilmemesine karşı yapılan bir eylem olduğunu sanıyorlar. Biz de CHP olarak anlatamadık, eksiğimiz var ama karşımızda müthiş bir propaganda gücünün olduğu da açık. “Olsun” diyorum, Atatürk’ün gençliğe hitabı aklıma geliyor, “Tüm bu ahval ve şerait içerisinde dahi vazifen…”, Akif’in dizeleri geliyor, “Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var”, Nazım aklıma geliyor, “Bu memleket bizim

Bakın değerli kardeşlerim, yaptığım sonuçta bir demokratik hak kullanımı. Meclis’e gittim göğsümü kabartarak İstiklal Marşı’mı okudum. Gece 23.00’a kadar Meclis’ten ayrılmadım. Artık, işimi-gücümü tasfiye edip sadece ülke sorunları ile ilgileneceğim. Ben aldığım maaşı fazlası ile hak ederim. Kendimi de bu ülkeye feda ederim ama siz de eğer iyi niyetli iseniz beni anlamaya çalışın. Bakın tekrar yemin boykotumun hukuki olanlar dışındaki (Çünkü, çoğunluk yasa ve hukuku karıştırıyor ve hak-hukuku umursamıyor) sebeplerini kısaca anlatmaya çalışayım;

Emperyalizm denen bir gerçek var. Dün de vardı, bugün de var. Bir az tarih okumayı biliyorsanız bunu özellikle Osmanlı’nın son döneminde görürsünüz. Emperyalizm bizi ve bölgemizi en yoğun şekilde dini inançlarımızı kullanarak sömürmüştür. Çünkü en hassas yerimiz burasıdır. Bu gün de bu hassasiyetimiz, diğer değerlerimizle birlikte kullanılıyor. Evet, darbeler ve darbeciler var, demokrasimiz vesayet altında, statüko yanlış, yanlışlık çok ama bizim değiştirmekte olduğumuz bir şey de yok. Gerçek statüko sahipleri olan dış dinamikler gevşeyen durumlarını, yeni küresel anlayışa uygun hale getirmek ve hakimiyetlerini daha sağlam ve uzun süreli kılmak istiyorlar, buna uygun birlerini de bulmuşlar, o kadar… Geldiğimiz noktaya bakın birbirimize düşman gibiyiz. Normal bir siyasi tablo değil bu. Merkez yok, uçlar var ve bol bol düşmanlık tohumları atılıyor. Ne YÖK değişti, ne siyasi partiler, ne seçim kanunları, ne de yapısal reformlar yapılabildi. Sadece statükonun sahipleri değişti. Biz istediğimiz için değil, birileri istediği için… Bu arada hep birlikte borçlandık, tükettik ve sıcak yabancı parasına dünyanın en yüksek faizini verdik. Dış dinamikler için kıvama gelmek üzereyiz.

Hatırlayın belki haklı bir dava öne sürülerek önce güçsüz bürokrat ve yazar-çizer takımı alındı, sonra üniversite hocaları, sonra emekli paşalar, sonra muvazzaflar. Yıllar oldu, hangisi ceza aldı? Kaçının iddianamesi bitti? Ünlü davalar belki haklı başladı ama tamamen siyasallaştılar. Bu arada tek unutturulan Deniz Feneri…

Şimdi, YAŞ öncesi yine 20-30 muvazzaf subay alınacak, ordu karıştırılacak. Sonra sıra milletvekillerine gelecek. “İleri demokrasi” diye Hitlervari bir yönetim oluşacak. İçeriye Hitler, dışarıya Saakasvili… Görmüyor musunuz ülke devlet kurumları ile, istihbarat örgütleri ile, belediyeleri ile, medyası ile yargısı ile ellerine geçti. Kalan birkaç yer var; Başta TSK. CHP’de terbiye edilmesi gereken yerlerden biri. Ben en azından bazı şeyleri geciktirmeye, halkı uyandırmaya çalışıyorum.

Bakın yüce İslam dini dahi derinliği olmayan, kazan-tüket, kırkta birini ver, kenz de olsa zenginleş anlayışı ile küresel kapitalizmle uyumlu bir hale getirildi. Entelektüel seviyede Müslüman olmak anlam, felsefe ve derinliğini yitiriyor. Tüm değerlerimizi yitiriyoruz. “Arap baharı” ile birlikte ne olacağını bilmeyen kurbanlıklar gibiyiz.

Ben bunların mücadelesini yapıyorum. İnanıyorum. Bir nebze olsun nereye gittiğimizi, daha doğrusu götürüldüğümüzü görebilirseniz mutlu olurum. CHP olarak bu noktada sembolik olarak “Dur” diyoruz. Konu bu… Hukuk ve demokrasi yoluyla, küresel oyunlara ve yerli oyuncularına bir ihtar.

Anlaşıldı mı?

Elimden şimdilik yemin etmemek geldi…

Evet, yalnızım belki ama bana Yaradan’ım yeter…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 7 Temmuz 2011 Perşembe 01:10
CHPye ve diğer tüm muhalif kesimlere 9 senedir dozu giderek artan mobbing uygulanıyor. Mobbingten en fazla nasibini alan kesimse siyasi partiler değil de Türk devletinin belkemiğini oluşturan Türk ordusu. CHPnin toplumbilimciler ve psikanalistlerle bu konuda acilen detaylı bir çalışma yapması ve tedbir alması şart.
 Misafir
 7 Temmuz 2011 Perşembe 00:16
tebrikler chp ye.sonuna kadar.
 Misafir
 6 Temmuz 2011 Çarşamba 22:52
Durus budur iste,tum kurumlar yikildi simdide CHP,yi dizayn etmek istiyorlar eger CHP buna boyun egerse namerttir.CHP, Mhp gibi bozuk para gibi harcanmayacaktir buna eminim..
 Misafir
 6 Temmuz 2011 Çarşamba 13:46
Faruk Nafiz Özak'ın Bakanlar Kurulunda olmasını isterdim, kendisine saygı duyarım ama yine de yeni bakanlar kurulu ülkemize faydalar getirir diye umuyorum. Coğrafi dağılım da başarılı. Ülkemize hayırlı olsun. GKA
 Misafir
 6 Temmuz 2011 Çarşamba 13:39
Bu ülkeyi satmaya yeltenen değil CHP'li, babamın oğlu olsa tepelenmesi gerekir diye düşünürüm. Sonuçta siz mahalle muhtalığı değil, anlı şanlı Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetiyorsunuz. Muhtar yetkilerine sahip değil iktidarsınız. Bu yüzden o şunla ilişkili, bu bunla şunu yapıyor diyerek içeriği bulandırma hakkınız yok. Ergenekon da dahil, hem adli hem vicdani anlamda sonuçlansın artık diyorum; yoktur olamaz demiyorum. Bu arada da suçu kesinleşmeyenler haklarından alıkonmasın diyorum. GKA
 Misafir
 6 Temmuz 2011 Çarşamba 13:06
Salı 20.51 yorumunda Ergenekon için "Şu detaylar yandaş medyaya servis lafına kendin inanıyorsan sana şaşarım.Bu bilgiler hepsine gidiyor ama sadece bazıları yazabiliyor." diye yazmıştın. Şimdi Almanya'dan dosyayı Ali Kılıç getirmiş, derin ilişkileri var ondan diyorsun. Burada bir tarafta Alman mahkemeleri bir tarafta Türk mahkemeleri var; bir yanda Almanya'da sonuçlandırılmış, bir tarafta da Türkiye'de süren bir dava var. Sence bu açıdan iki yorum aynı potada mantık çelişkisi içermiyor mu? GKA
 ÖzayAtay
 6 Temmuz 2011 Çarşamba 13:00
düşündü,hatta basına bilgi sızdırıp nabız yokladı.Ama tabandan öyle güçlü tepki geldi ki mecburen tekrar aday gösterdi.Ya Baykalla uzlaşacaktı ya tabanıyla.tercih taban oldu.tayyip bunun için güçlüdür,zira kararlarında milleti her zaman gözetir...
 ÖzayAtay
 6 Temmuz 2011 Çarşamba 12:59
Partyi kişiler değil felesefesi ve davası,programı taşır.Bunlar iyi lider kötüyse de tepetaklak gidersin.parti örgütü ve kadrolarıyla zihinaltında Davutoğluna hazırlanmıştır.başkası liderim diye çıksa da sen kabul etmesende AKP'de taban siyaseti belirler.tayyip bunun için kamuoyu yoklamalarına ve teşkilat tepkilerine çok duyarlıdır anında politikasını değiştirebilir,bunlara göre.Bak sana yazayım 2007 seçimlerinden sonra tayyip Gül'ü tekrar aday göstermemeyi,CHP ile uzlaşmayı ciddi olarak
 Misafir
 6 Temmuz 2011 Çarşamba 12:56
O dönemde Adalet Bakanlığı'nın harekete çok geç geçmiş olması eleştirilerin ana kaynağıydı. Uluslararası davalarda Adalet Bakanlığı harekete geçmeden, savcılar adım atamıyor, atamaz da. Yani bu belgelerin farklı mecralar tarafından deşilmesine sebep olan etkenlerin başında bizim tarafın harekete bir türlü geçmemesi yatıyordu. Ayrıca, ben Ali Kılıç'ı tanımam, bağlantıları nedir de bilemem ama derin bağlantıları vardır iddiası ispatlanmaya mahkum bir iddiadır ve belirleyici değildir. GKA
 ÖzayAtay
 6 Temmuz 2011 Çarşamba 12:54
Geçmişteki karizmatik kurucu liderler sonrası partilerinin durumu konusundaki uyarında haklısın.Haklı olduğunu Tayyip ve AKP'yi kuran akıl da biliyor.O nedenle tüzükte milletvekilliği üç dönemle sınırlanıyor,o nedenle her seçim parti grubunun %30'u yenileniyor.Bak birazdan kabine açıklanacak ama önemli değişiklik olmayacak.Asıl değişiklikler 2012 AKP kongresi ve devamında olacak.Hükümetin son iki yılı yepyeni bakanlarla olacak,gelecek kadrolar o zamandan hazırlanıp tecrübe sahibi yapılacak.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2025 Turktime