Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Durum Tesbiti
Bülent Kuşoğlu
YAZARLAR
27 Haziran 2011 Pazartesi

Durum Tesbiti

Genellikle seçim sonuçlarına odaklanıyor, sonuca göre yorumlar yapıyoruz. Hani futbolda maç sonrası sonuca göre yorumlar yapılır ya, bizim siyaset değerlendirmelerimizde öyle... Maç/seçim  sonrası değerlendirmeleri de çok zevkli olur şüphesiz ama seçim sonrası yapısal koşulları ve gelinen noktayı da farklı  yönlerden değerlendirmekte yarar var.

Yapacağım değerlendirmeyi tümüyle iktidarın sorumluluğuna bırakmak istemiyorum. Muhakkak hepimizin hem gelinen nokta, hem de çözüm için sorumluluklarımız var.

12 Eylül darbesi sonrası daha önce tasarlanan “yeşil kuşak” planı devreye sokuldu, biliyorsunuz. Nakış gibi sabırla işlendi, bayağı da bir mesafe alındı. Bugün seçim sonrasında ana iki kutup ve iki de tamamlayıcı kutuptan oluşan bir siyaset tablosu var. A&G’nin araştırmasına göre CHP ve AKP’ye oy verenlerin ancak yüzde 10’u ikinci tercih olarak diğer partiyi seçiyor. Karşıtlık inanılmaz boyutta. İki büyük parti yanlıları diğer tarafı “Hain”, “Satılmış”, “Dinsiz” gibi sıfatlarla itham ediyorlar. Karşıtlık sadece siyasi değil, sosyal düzeyde de… (Diğer iki parti arasında ise oy geçişi malum hiç olmadığı gibi gerçek anlamda düşmanlık var.) Günlük yaşamımızdan, yaşam ilkelerimize kadar hemen her şeyimiz derin bir şekilde ayrılmış vaziyette. Alış-veriş yerlerimiz farklı, medyamız farklı, mekanlarımız farklı, düğünlerimiz farklı, ruhlarımız farklı… Her iki tarafı da anlayabilen çok az kişi kaldı. Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, 1990’larda yüzde 15 olan aşırı sağcı oranının, (özellikle muhafazakar)  bugün yüzde 45’e çıktığını, merkezin özellikle merkez sağın çöktüğünü söylüyor. Dolayısı ile mevcut siyasi tablonun bir tarafında dindar/dinci muhafazakar ve gittikçe ekonomik olarak güçlenen bir çoğunluk, İhsan Eliaçık Hoca’nın deyimiyle “Abdestli kapitalist” bir grup, diğer küçük ve karşı kutupta ise kendine göre  milliyetçi/ulusalcı, Atatürkçü, laik, sosyal demokrat, sosyalist bir grup var. Güçlü olan grup devleti, yargı da dahil olarak tümüyle ele geçirmiş vaziyette. Diğer iki grubu bir tarafa bırakalım bu iki grup arasında siyasi imiş gibi görünen rekabet bir taraftan da sosyal ve ekonomik hayatın her alanına yayılmış durumda.

Gözlerinizi yumun ve şu tabloyu yazamadığım bazı isim ve kavramlarla birlikte düşünün. Bu hukuk düzeni ile bu siyasi ve sosyolojik tablodan bir hayır çıkar mı?

Demokratik siyasi düzene uygun bir tablo mu bu?

Hemen geçmişte şöyle-böyle oldu demeyin… Bu tabloyu beğeniyor, makul görüyor musunuz?

Ekonomi yönüyle bakalım; Büyüme , borçlanma, cari açık handikaplarını bir tarafa bırakalım. Mevcut ekonomik anlayış innovatif midir? Yani buradan bir ekonomi ağırlıklı şahlanış çıkar mı?

Kimse bu soruya olumlu cevap veremez.

Toplum açısından bakalım; Rijit siyasi ve toplumsal anlayıştaki, kutuplaşmış toplum kesimlerinden makul bir toplum oluşur mu?

En azından kısa vadede sorun görmüyor musunuz? 

Kamu açısından bakalım; Yürütmenin, yasama ve yargıyı kontrol ettiği, bakan yardımcıları aracılığı ile de yürütmeyi vesayet altında tuttuğu bir yapıdan hayır çıkar mı? 

İslam açısından bakalım; Evet, şeriatçılık veya radikal İslamcılık yok ama, İslam için bir derinlik ve gelişme bu yapı içersinde söz konusu mu?

Farkında mısınız artık din anlayışımız ve yaşantımız sadece şekli oldu… Abdestli ve kapitalist…

Aklınıza gelen diğer konuları ve siyasi tablodaki diğer iki milliyetçi parti ve destekleyen kesimleri de hesaba katarak tekrar düşünelim. Moralinizi bozmak istemem ama, geldiğimiz veya belki daha doğru bir tabirle getirildiğimiz noktanın hiçte sevimli olmadığını göreceksiniz…

Hepimiz sorumluyuz, hepimiz çözüm aramak zorundayız… 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 30 Haziran 2011 Perşembe 09:54
Ah benim zavallı demokrasi sevdalısı arkadaşım, senin için geçerli olan mantık şudur sanırım: " Gerçekler acıdır; biber de acıdır; o halde gerçekler biberdir." önermesindeki doğruluk payı, tıpkı senin doğrularında gizli :)) allah ıslah etsin nedeyim, ama merak etme ben senin de hakkını savunacak kadar demokrat, ama ülkem için, ilkem için de bir o kadar senin gözünde faşist olabilirim, bu benim tercihim, çünkü biat ruhu sana demokratlık bana has:)) üzülme sen de çalış senin de olur:)) M.Ş.
 Misafir
 30 Haziran 2011 Perşembe 01:02
Kara gömleklilerinden medet uman fasist oldugunu kabül eden vatandasim,ben diyorum canakkale bogazi sen diyorsun baska bir sey..tedavide asil olan hastanin tedaviyi kabül etmesi ve aranan nitelikte hekimin bulunmasi safhasidir,benim sana yönelik yazacagim recete su asamada senin tarafindan onaylanmamistir, yani tedaviyi kabullenmedin, zorlada ben size demokrasi recetesi uygulamam söz konusu degildir, basinin caresini baska yerde ara bir zahmet.Ben kefenimle geziyorum,doktora ihtiyacim olmaz.D.s
 Murat Şimşir
 29 Haziran 2011 Çarşamba 23:46
Vallahi Aziz Nesinin ruhu fatiha istedi. Demokrasi sevdalısı arkadaşım, sizde Aziz NEsin kriterleri içerisinde bir arkadşsınız yazdıklarınızdan bunu anlamak zor değl, bir defa kaç defa yazdım bilmiyorum ben CHP li değilim. Sizde demokratsanız kusura bakmayın, ben faşistim. Ve aman dikat edin kendinize, kara gömleklilerimi salarım ha üzerinize :))))) sanırım siz anca böyle anlarsınız :)))) Bişey sorsam size: Doktorunuz bu durmunuza ne diyor acaba??
 Misafir
 29 Haziran 2011 Çarşamba 13:50
11:32 niye isi yokusa sürüyorsun be kardesim,yazdigim yorumda hastaliginizin ne denli tedavi gerektirdigi hususunda ön ayak olmak istedim, ben zannettim yaptigim teklife baliklama atliyacaksiniz.Iddia ediyorum Halk partililerin % 70 tedaviye muhtactir,yillarca kafalarini kuma sokmuslar dünyada ne oluyor ne bitiyor haberleri yok, durum o kadar vahimki bunlar acisindan uygulamali olsun diye yurt disinda devletin kasasindan mecburi demokrasi dersi alsinlar diye teklif getirdim ne var bunda.
 Misafir
 29 Haziran 2011 Çarşamba 11:32
Demokrasi sevdalısı, sanırım sen devlet bütçesinden gezmeye alışkınsın, kaç ülke gezdin, yoksa buyüzden mi demokrasi sevdalısı oldun? Gülüyorum ağlanacak halimize ne deyim; sözün bittiği noktadayız artık, kırık çizgili arkadaşlar, dün öyle bugün böyle düşünenler gerçek demokratlar olsa gerek,
 Misafir
 28 Haziran 2011 Salı 23:58
Hasan Bey gitme arkadaslarin üstüne bu kadar,ne yapsinlar bunlar yeterki komsunun merkebi olmasin ben devede istemiyorum diyenlerden.Cunta ASY ile barisik ve sarma dolas dolma olma gibi bir nihayi hedefleri var.Esasinda bunlara devlet bütcesinden harcirah vereceksin söyle bir dünyayi dolassinlarda demokrasi ve demokrasi ile yönetilenleri görsünler belki yola gelirler. Demokrasi sevdalisi.
 Misafir
 28 Haziran 2011 Salı 16:35
14:10 yav arkadaş senin haberin yok galiba, "bende bir AB-D projesiyim ya (!)"...Yüce TANRIM size akıl versin,fikir versin.Ne diyeyim ben sana.H.Tahsin
 Misafir
 28 Haziran 2011 Salı 14:10
Ha başkan bişey daha dikkatimi çekti. Sende mi, beşiktaş adliyesi ile birlikte çalışıyosun , malum imamın gazetecileri gibi de biliyosun çok yakında 28 şubatçıların yargılanacağını, he anam buna da bir açıklık getir bari, demokrasi adına ne olur.. Seni ABD nin AB nin planı projesi bağlamıyorsa, hangisi bağlıyor, imamın projesimi yoksa ?
 Misafir
 28 Haziran 2011 Salı 14:03
İlahi başkan, yada eski başkan, yeni AKEPEsevermi demeliydim:)) demek ki sende hidayete erenlerdensin, e bunu daha yazsan da boşuna parmaklarımızı yormasak be başkan. Sana hiç bir örnek vermeye gerek yok, sen bulmuşsun örneğini bu yolla devam et, yaşadığın bu ileri Demokrasi !!! iklimi sana hayırlı olsun.. Orta doğuaya gelen demokrasi ! inşallah bize de uğrar, e malum imamın çocukalarının el verdiği her ülkede maşallah bir demokrasi var bir demokrasi var deme gitsin.Sana bol demokrasili günlerMŞ
 Misafir
 28 Haziran 2011 Salı 13:30
Kök (3), Batı yanında ortak olarak Türkleri istemektedir. (Müslüman Türkleri-Osmanlı ruhu-gaza ruhu"nu değil. Bu nedenle bizlere cumhuriyet ve Laiklik dayatılmıştır. Ve cumhuriyeti öneren de İngilizlerdir. (Kaynak; Kazım Karabekir Paşa'nın günlüğü) Toparlarsak, Dünya da doğu ve Batı uygarlığı gerçeği vardır. Ve batı adının başına "laik" koymakla birlikte dünya siyasetini Hıristiyan anlayış-beklentisine bırakmaktadır. Bunları kavramadan meselelere yorum getirilemeyecektir. (canmehmet)
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2025 Turktime