Vahyin ilk sarsıcı kelimeleri Alak suresinin başında bir seslenişle dile gelir . Alaka mana itibari ile embriyon ( İnsan tohumu ) anlamı ile bütünleştiğinden sure ; İnsanın tohumunun vasıflarını ve kabullenmesi gereken yükümlülüklerini anlatmaktadır.., Biyolojik olarak embriyondan , ruhani olarak ise sevgi ve ilgiden yaratılan insana bir emir ile ilk uyarı verilir.., "Oku " denildikten sonra bu direktifi verenin kalemle öğreten olduğu vurgulanır. Oku; anlamak üzerine bir eylemin istencini betimleyen bir seslenişten öte ayrıca da " Öğret " der .., İlk dört ayetle okuma ve yazmanın , Müslümanın ilk görevleri olduğu da kayıt altına alınmış olunur. Devamında bir kan pıhtısı ( Embriyondan) yaratılan insanın en mühim nefsani kayması olarak azgınlık tanımlanır; Kendini müstağni görerek yaratıcının vasfını çalmaya yeltenen azgınlar .., Perçemlerinden tutularak yerde süründürülecek olan bu azgınlar sadece inanmayanlar değil, inandıktan sonra yüz çevirenlerdir de .., Doğruyu bilip eylemleri ile yalanlayanların dahil olduğu zümredir kast olunan.. İşte ilk vahyolunan sure ile insanlar ; yaradılış hakikati , insanın tohumundaki vasıfları , ilk emir ve tedbirleri öğrenmeye başlar.., İkinci süre ; oku emrini destekleyecek kalemin hikmetine göndermedir ve ; " Kaleme ve yazdıklarına ant olsun " der.., Öncelikle vahyin ileticisine, sonrasında tüm itikat sahiplerine boyun eğmemeleri gereken kişiler ve tabii olarak olmamaları gereken kişilikler tane tane anlatılır ; Çok yemin eden aşağılıklar , daima kusur arayıp kınayanlar , laf getirip götüren dedikoducular , iyiliği engelleyenler , saldırganlar , günaha saplanmışlar , kaba kimseler , oburlar ve kötülükle damgalananlar.., Surenin devamında , döneme özgü bir karakter üzerinden örneklem yapılır. Ve 36. ayet itibari ile ilk sarsıcı ve de silkeleyici anlatım şekli ile karşılaşılır ; " Neyiniz var sizin. Nasıl hüküm veriyorsunuz ..? " Hesap soran bir anlatımla devam eden ayetlere muhatap olanların bir kısmının inanmayanlar , diğer kısmının ise kitabı kendi çıkarına uyacak şekilde bir kısmı ile anlayıp asıl sözü yalanlayanlar olduğu anlaşılmaktadır.., Ve surenin devamında bir başka emir vardır ki peygamber üzerinden tüm İslam alemine bir sözdür ; " Bu yalanlayıcıları bana bırak ! " Kendince aceleci olma çünkü onlara ben mühlet veriyorum derken, Müslümanlara içinde olmaları gereken tavrı telkin eder yaratıcı .., Ve ikinci sure Yunus peygamberin seçilip kurtarılması , yüceltilip nimete ulaştırılması hikayesi ile sonlanır.., Bu peygamber örneği , Kuranda ilk anlatılan tarihsel hikaye olup , kutsal kitapların önemli bir bölümünün tarih kitabı olmalarının nedenini de tanımlar.., Kalem aynı kalemdir .., Kuranın ilk ayetlerinden itibaren sıkça karşılaşılan sesleniş ve itiraz kelimeleri ; " Dur " , " Hayır " , " Öyle değil" ve ayrıca hesap sormaya yönelik " Yoksa siz " ile başlayan cümleler göze çarpar .., İlk vahiyler ile birlikte talep ve emirler bildirilirken sarsmaya ve kendine getirmeye yönelik bir dil kullanılmakta olduğu göze çarpar.., Kuran ayetleri yaygınlaştıkça kendisine mecnun veya deli gibi nitelemelerde bulunanlara yönelik bir eylem yapmaktan geri bırakılan Resul'e ise " Bu kitap tüm alemler için bir öğüttür " diyerek kitaba sarılması telkin edilir ki bu cümle Kalem suresinin sonudur..
Ve gelelim tohumuna sıkışan ya da sıkıştırılan İslam aleminin hastalıklı durumuna ; Yukarıda yazının girizgahı olan , aslında yaratıcının ilk emirleri olan okuma ve yazma konusundaki İslam aleminin mevcut durumu herkesin malumudur.., Dünya eğitim- öğretim düzey ortalamasını aşağılara çeken toplumların kendilerini Müslüman bilmelerinin nedeni olsa olsa daha ilk ayetleri bilmedikleri kuran dininden olduklarını zannetmek olabilir mi..? Yalancıları bana bırak direktifine rağmen , birilerini kafir ya da mülhit olarak görüp cezalandırmaya soyunanların dayanakları nelerdir peki ..? Şekli ibadet ritüellerine saplanıp kurtuluş garantisine yaslananların ; gıybet sever , dedikoducu , zalim , obur ve kul hakkı müptelası olmaları ne ile izah edilebilir .., Kendi şahsi dürtüleri , açlıkları , suça meyilleri ve ahlak kırıklarını kutsal kitapların bazı ayetlerine dayanak gösterenler daha önceki kutsal dinleri tahrip edenler ise ; Yoksa bu tahripçilerin nesli tükenmemiş olabilir mi ..? İlk iki ayetini anlatmaya yeltendiğim kutsal kitabın bir çok ayeti ; " Burada akledenler için önemli mesajlar vardır " derken , akıllarından mahrum bırakılmış bir din toplumu yaratmaya çalışanların kimler olduğuna dair sorgulamaları yapmak , gelenek ve görenek dininin göstergelerinin ardına soru işaretlerini koymak benim gibi her bir kul için de mecburi bir mükellefiyettir..!