Meridyen Devlet
ÖN TARİH ( ORJİN ) : Altı asırlık imparatorluğun yürek burkan bunama dönemine girildiğinde ; ilkin yakın hafıza kaybı , altını ıslatma ve tepkilerin çocuksu hal alması şeklinde ortaya çıkan dışavurumlar , ardından bir huzurevi ve hastabakıcı arayışı ile devamlılık arz etti.., Matbaa resti ile başlayan aklın yadsınması , ilmin son bulduğu ve iradenin dışarıdan ısmarlandığı dönemlerin kapısını açtı.., Bereket ki yüksek bir emir vuku buldu ve imparatorluğun parçalarından bir kısmı kabiliyetli bir askerin önderliğinde kurtarılabildi.., Birçokları ardından gelen değişimlere devrim demiş olsa da , sosyolojinin literatüründe bu bir devrim değildi. Çünkü ; devrimin ilk ve kuşkusuz en mühim aşaması olan halkın müdrikesinde bir önceki rejime karşı fikri bir karşı birliktelik durumu ,mevcut değildi.., Her şey Mustafa Kemal'in tasavvurunda idi. İkinci aşama olan fiili darbe aşaması ise kurtuluş savaşının kazanılmasına karşı oluşan hürmet ve vefa duygularının sırtına bina edilmiş bir parametre ithalatı mahiyetinde idi.., Çeşitli Avrupa devletlerinden ve Rus devletinden ithal edilen vertebralardan ulusal bir omurga bina edildi. Ve bu da devrimin son aşaması olarak telakki edildi. Sosyolojik olarak askeri darbe kapsamına da alınamayacak bu durumun nedeni ise eski rejimin yıkılmasında etken olan kuvvetlerin, yeni rejimin militer ve içtimai gücüne değil emperyalist devletlerin şehvani kudretine muhalif olma güdüsüne bağlanabilmesi olgusudur.., Ve kurucu aklın hakka intikal etmesi ile meridyen kendiliğinden çizilmiş oldu.
MERİDYEN DEVLET : Siyasal anlamda bir çok basiretsizliği fikri özgürlüklerin arttığı aşamalarda tartışılmış olan milli şef için içine düşmüş bulunduğu tek adamlık durumu meşakkatli bir hal aldı.., Demokrasiye geçiş zorlamalarının terlettiği dönemlerde ilk yankee dış yardımının alınmasından dolayı pişman olduğuna dair günah çıkarmanın hikmeti ise açık bir doktrindi ; " Biz parasal ve askeri yardım yaptığımız ülkelerin iç işlerine karışma hakkını elde ederiz ". Şef artık milli değildi. Ancak çizdiği meridyenin farkında olabilecek kadar da entelektüel değildi.., İki yarım küreden biri devletin temsili kanadı olup ardına kutsallaştırılmış ordu gücünü almıştı. Meridyenin diğer yarım küresi ise demokrasi aşısını kaldıramayacak bünyeye sahip ve nefret birlikteliğinden asalet devşirmeye yeltenen bir halin temsili idi. Gücü eline geçirdiği anda tahkikat komisyonları yoluyla muhalif düşüncenin kökünü kurutmaya yeltenen , askıya astığı ceketinin askının bulunduğu vilayette milletvekili seçilebileceğine inanan dönemin cahil muktedirlerinden bahsediyorum ki bu zihniyet te anakronik bir sağlamanın müsebbibidir.., İşte çizildiği dönem itibariyle yerel politikacıların nemalandığı bahsi geçen meridyen , yazının yazıldığı an itibariyle de geçerliliğini sürdürmeye devam etti. Dönemlerin algı kuvvetine göre yarım kürelerin tanımları kısmen farklılık arz etmiş olsa da ( Sağ - sol , liberal - sosyalist , Müslüman -kafir , sağlam - çürük , vitamini kabuğunda- çürüğü çekirdeğinde ) , esasen ayrım bizimkiler ve ötekiler nitelemesinden fazlası değildi.., Meridyenin yarısının körlemesine aşık olup diğer yarısının sövülmesine nefret ettiği lider tipolojilerinin ortaya çıkışında esas etken ise bir önceki makalemde bahsettiğim yüceltme sapması olgusu ile açıklık kazanabilir kanaatindeyim .., Tabii bir de kutsal makamlardan gelen meşhur uyarı da konuyu açıklamakta danışabileceğimiz bir açılım sunar ki ; " Eleştirdiği şeye dönüşmeden kişi kendini tamamlamış olmaz ". Milli şefliğin tamamlanamamasının nedeni , devrimlerin tamamlanmadan geriye dönmesinin makul sebebi ; meridyen siyasetinden nemalananlara atfedilen yersiz kudretin yanında demokrasinin bireysel olgunluğuna erememiş halkın mitoz hevesidir..,
DİP NOT : Meridyensiz ve huzurlu bir yıl dileği ile ..,