Resepsiyon izlenimleri…
Abdullah Gül’ün Çankaya Köşkü’nde verdiği veda resepsiyonu, şimdiye kadar gördüğüm en diri resepsiyonlardan birisiydi.
Ankara kulislerinde, resepsiyona, “Erdoğan katılmayacak” söylentileri, akşama doğru, “Başbakan Erdoğan resepsiyona katılacak” açıklaması ile yalanlandı.
Köşk resepsiyonuna, başta Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, kuvvet komutanları ve bir çok bakanın yanında, gazeteciler, yabancı ülkelerin temsilcileri ve üst düzey bir çok bürokrat tam kadro katıldılar.
Erdoğan ve Gül söylentilerin tam aksine, her zamanki görüntülerinden daha samimiydi.
Gül, Erdoğan ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek, gece boyunca Köşk’ün salonlarını adım adım beraber gezdiler.
Hayrunnisa Gül ve Emine Erdoğan tüm gece el ele sohbet ettiler.
Gecede dikkatimi çeken ayrıntılardan birisi, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık Koruma görevlilerinin geçmiş yıllara oranla daha toleranslı olmalarıydı.
Gül ve Erdoğan’a geçmiş yıllara oranla daha rahat ulaştık.
Davetlilerin, Gül ve Erdoğan’ın yanına yaklaşmalarına makul oranda izin verdiler, kasmadılar.
İlgi ile izlediğim başka bir kadraj ise, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı oldu.
Başçı, Gül ve Erdoğan’ın elini sıkmak için kalabalığı yara yara ilerledi, amacına ulaşınca da, mutlu bir şekilde köşesine çekildi.
Geçmiş dönemlerde, kuvvet komutanlarının etrafı en az dönemin Başbakanları kadar kalabalık olurdu.
Kuvvet komutanları kendi aralarında sohbet ettiler.
Birkaç gazetecinin, “Süleyman Soylu’yu göremedik” sözlerine, “Kanal A’da uzun bir canlı yayını var” yanıtı geldi.
Gecenin en ilgi çeken konuklarından birisi olan MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın etrafı her zamanki gibi kalabalıktı.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, salonu turladıktan sonra, Bakan arkadaşları ile birlikte bir köşede sohbet etmeyi tercih etti.
Günün özeti;
Bazı gazetecilerin aradığı polemik, Köşk Resepsiyonu’nda yoktu!
Yarım kalan devrim!
Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk’ün hazırladığı, “Yarım kalan devrim; Mısır” isimli kitapçık, görsellik ve içerik olarak çok iyi hazırlanmış.
Habercilerin iç dünyası, haberci gözüyle yaşanılanlar, ilk kez yayınlanan fotoğraflarla oldukça zengin bir görselliğe sahip olan kitabı beğendim.
Kemal Öztürk ve çalışma arkadaşlarını kutlarım.
*Bu yazı Talat Atilla'nın Güneş Gazetesi'ndeki köşesinden alınmıştır...