Ölüler bile daha canlı bizden!
Aydınlar terörün iş birlikçisi mi, sorusuna hayır demek giderek zorlaşıyor.
Bu topraklara yabancılaşma, sanat diye sunulan bazı metazori işlerle başladı.
“Ya ahlak?” diyen herkesi medeni ölü yapacak kadar büyük bir gaddarlıkla…
Ve bu sözde aydınlar; Burnu yere düşse almayan ama başında ya da sonunda milli olan her şeye burun kıvıran küstah bir nesil yetiştirdi.
Arkasından medya devşirmeleri, siyaset tüccarları ve hatta “Hz. Adem’in babası kimdi?” diyecek kadar cahil hocaları şöhret yaptığı gibi, İslamı bu sözde hocalardan öğrenen başka bir nesil de türedi bu topraklarda…
İşi o kadar abarttık ki; bize ait olan her şey, bizden olmayanlar tarafından küstahça yok edildi.
Başkentin ortasında üst üste patlayan bombalardan sonra bu toprakların çocuklarının terörü kınayan tek protest aksiyonu yok.
Çünkü o çocukların bir bölümü; içi boş, şöhret budalası aydınların öğrencileri.
(Allah korusun) Düşman Kızılay’a dayansa Adana’ya, İstanbul’a gelse Mersin’e kaçacak çocuklar bunlar.
ya muhalefet?
Yeni bir yol, yeni bir üslup bu kadar zor mu?
Ya hükümet?
Haksız bile olsa eleştirilere sabırlı, ötekileştirmekten süratle kaçınması gerekmiyor mu?
Ya Allah korkusu olan nesil?
Bozulmadı demeyi çok isterdim ama üzgünüm.
Hedonizim onların da büyük bölümünü esir aldı.,.
Zevk. Daha fazla, sonsuz zevk arzusu ile yanan bir kuşak amentüsünü kaybetmek üzere.
“Allah korkusu olan” nesil yetiştireceğiz derken bile ağır dini ve sosyolojik ihlaller yaptık.
Allah korkusunun, yanma/yıkılma olgusundan önce, “Allah’a mahçup olma” olduğunu bilmemize rağmen es geçtik.
Tövbe etmenin bile diplomasisini icat ederek, Allah’ı (Haşa) zevklerimizin noteri yapma edepsizliğine bulaştık.
Hangi sosyolojik katmana baksak, perişanız.
Ne yana dönsek, kırılmışız.
Her şey bu kadar basit olabilir mi?
Asla…
Şu Küre-i Arzı hiçbir destek olmadan ayakta tutan…
Bal Arısı’na kursa gitmeden bal yapmasını öğreten…
Gökyüzünde Dünya’yı ve daha büyük milyarlarca gezegeni futbol topu gibi döndüren…
Aynı atomlardan meydana gelen 10 santimlik burnuna kainatın tüm kokularını aldıran, 5 santimlik kulağına tüm sesleri sığdıran…
Kendi haline kalsa sert bir odundan ancak kütük olurken; sana elma, armut, kiraz uzatan bir el var …
Aynı güneş; domatesi kırmızı, biberi yeşil, patlıcanı morartmıyor mu?
Güneş’in aklı, Arı’nın zekası mı var?
Ressam eserinden bilinir.
Şu Küre-i Arzın sahibi bizden ücret olarak haddini bilen kulluk istiyor.
Bu kadar verdiği nimete karşı çok mu?
Haşa…